"VATAN SAĞOLSUN" (ALNAZ)

"VATAN SAĞOLSUN" (11. BÖLÜM/1. SEZON)

Bir sürelik yolun ardından Ali mezarlığa gelmiştir, arabayı park ettikten sonra arabadan iner ve bir mezarın başına gelir, önce duasını eder, sonra kuru otları temizler son olarak da toprağı sular. İşi bitince uzun uzun mezar taşına bakar "Onur Vefa"....
ALİ: Onur kardeşim ben geldim, özür dilerim eskisi kadar sık sık yanına gelmiyorum (derin bir nefes alır) ben seni çok özledim kardeşim. Belli etmiyorum ama insan ölen kişiyi arıyor, öldüğünü bile bile yine de arıyor. Çok erken gittin kardeşim, daha yapacak çok şeyimiz varken sen gittin. Takdiri ilahi Onur, Allah'tan gelene boyun eğeceğiz, çok zor be kardeşim çok zor. İlk başta kabullenmek istemedim benim kardeşim güçlüdür bunu da atlatır dedim. O gün keşke dışarı çıkmasaydık, o gün oraya gitmeseydik, sen şu anda burda yanımda olacaktın (Ali'nin aklı geçmişe gider)
(**Flaş beck**)
Vefa ailesi Pazar günü hep birlikte (ekip dahil olmak üzere) dışarı çıkmıştır. Birlikte çok güzel bir gün geçiriyorlardı. İlerleyen saatlerde Ali asker olmanın verdiği hissiyatla gözü sürekli dışarıda, devamlı tetik halindeydi. Ali bir terslik olduğunu anlamış ve tedbir almak istemiştir ama çok geç kalmıştır. Terör unsurları kendini gösterir
ALİ: (bağırır) HERKES ÇABUK YERE YATSIN ÇABUK ÇABUK
Ali masayı devirerek kendine kalkan yapar ve beylik tabancasını çıkararak terör unsurlarına karşılık verir. Ali çatışmaya girmişti ama tek kişi olduğu için zorlanıyordu ALİ: Herkes iyimi (orda bulunanlar evet diye cevap verir) çok şükür
Çatışma bir süre daha devam ettikten sonra terör unsurları geri çekilir. Ali etrafın güvenli olduğuna kanaat getirince saklandığı yerden çıkar. Geri kalanlar da saklandıkları yerden çıkarlar
ADİL: Oğlum bu adamlar da kim
ALİ: Onların hedefi benim baba. Son operasyonda terör örgütünün üst düzey sorumlularından birisini etkisiz hale getirdik. Onlarda intikam peşine düştüler. Kimseye bir şey olmadı ya
Ali kimseye bir şey olmadı diyordu ama üç kurşun kardeşine isabet etmişti
ONUR: A... Anne
Onur daha fazla dayanamaz ve olduğu yere yığılır ekip hemen Onur'un yanına gelir
ALİ: Onur Onur kardeşim
SELVİ: (ağlıyarak) Onur oğlum
Hemen ambulansa haber verirler, ilk müdahale yapılır ama ekipman olmadığı için ellerinden pek bir şey gelmiyordu. Sadece kanamayı durdurmaya çalışıyorlardı. Bir süre sonra ambulans gelmiş, Onur'u hızla ambulansa alarak hastaneye doğru yola çıkmışlardır. Ameliyattan sonra 10 günlük bir yaşam mücadelesi vermiş ama 10 günün sonunda bu mücadeleyi kaybetmiş ve vefat etmiştir.
(ŞİMDİ Kİ ZAMAN)
Ali biraz daha mezarın başında durup kardeşiyle dertleşir. Gitmeye yakın telefonuna mesaj gelir Ali kimden olduğuna bakınca Enes olduğunu görür. Bir evin adresi vardır.
ALİ: Senin Allah'ına kurban koçum
İçinde ki dürtü hemen gidip hesap sor diyordu ama hayır öyle yapmayacaktı. Sağlam bir planla harekete geçecektir. Ali mezarlıktan ayrılır ve arabasına binerek gizli eve doğru yola çıkar. Bir sürelik yolun ardından Ali gizli eve gelmiştir. Bu evi ailesi dahil hiç kimse bilmiyordu, Ali arabayı park ettikten sonra arabadan iner ve kapı kilidini açarak içeriye girer, ardından kapıyı kapatıp kilitler. Bir odanın önüne gelir, kapı şifresini girer, kapı sağ ve sol tarafa açılır, kapı sağ ve sol tarafa doğru açılır, Ali başını dikleştirir, ağır adımlarla içeri girer. Her türlü ekipman vardı içerde, boks ekipmanları, dövüşte kullanılabilecek her türlü ekipman vardı, tabancadan makineli tüfeğe kadar her şey vardı. Ali önce üstünü değiştirir, sonra eline el bandajını giyer, sonra ise boks eldivenlerini giyer, kum torbasının karşısına gelir. Torbaya vurmaya başlar, vurdukça daha da çok vurur, bir süre bu şekilde devam ettikten sonra halterin başına geçer, halterin her iki ucuna daha çok ağırlık katar, sonra iki eliyle halterin ortasından tutar, iyice kavrar, sonra halteri yukarı aşağı doğru kaldırmaya başlar, Ali'nin vücudundaki kaslar daha da belirgin bir hale gelmiştir. Ali bir süre sonra barfiks aletinin başına geçer, önce iki elini birleştirir ve öne doğru uzatarak çıtlatır, sonra havaya zıplar ve barfiks aletini tutar, bir süre bu şekilde devam ettikten sonra yere iner, sonra şınav çekmeye başlar, şınav çektikten sonra sırt üstü yere uzanır, mekik çekmeye başlar. Mekik çektikten sonra silahların başına gelir, önce silahı kontrol eder, sonra hedef tahtasının önüne gelir, kendisini hazırlar ve nişan alır şarjörün hepsini boşaltır, sonra hedef tahtasını öne doğru, tam karşısına getirir, hiç ıskalamamış hep tam nokta atışı yapmıştır. Bir süre daha o odada spor yapar, sonra başka bir yere geçer, burda haritalar ve harita üzerinde işaretlenmiş noktalar vardır. Haritanın üzerine Erman, Komer ve Çolak'ın fotoğraflarını yerleştirir. Çolak şimdilik geri planda bekleyecektir, Ali'nin önceliği Erman ve Komerdir, uzun uzun iki resme bakar
ALİ: Bekleyin soysuz herifler bekleyin, sizin için geliyorum, Ali Vefa geliyor
Ali işini bitirdikten sonra gizli odadan çıkıp banyoya gider, güzel bir duş aldıktan sonra banyodan çıkar üstünü giyinir sonra gizli evden çıkar, arabasına binerek Enes'in attığı adrese doğru yola çıkar. Burda bunlar olurken pençe timi oturmuş kara kara ne yapacaklarını düşünüyorlardı
ENES: (oturduğu yerden kalkar) Yok abi yok benim aklım almıyor, Ali yüzbaşı diyoruz ya kimden bahsediyoruz farkında mıyız
AKİF: Bu işte bir bit yeniği var arkadaşlar
MEHMET: Benim aklıma bir şey geliyor ama
İSMAİL: Nedir
MEHMET: Bu Erman ve onun iş ortağı Komer. Bunlar bir şey yapmış olabilir
ENES: Olabilir değil Mehmet onlar zaten. Hatırlayın Ali yüzbaşı ne demişti bu adamlar beni ziyaret etti diye
MURAT: Her şeyin kaynağı bu adamlar
EFE: Ali yüzbaşı olmadan buranın tadı yok ya
ENES: Öyle valla yok. Bakın ne dicem
MURAT: Ne oldu Enes
ENES: Ben diyorum ki madem Ali komutanımız yok o vakit bizde onun yanına gidelim
İSMAİL: Yani bizde istifa edelim mi diyorsun
ENES: Evet öyle diyorum
MURAT: Biz istesek bile Ali yüzbaşı izin vermez. Kendi derdi yüzünden bizim mesleğimizden olmamızı istemez. Üstüne üstlük bize olan güveni sarsılır
ENES: Böyle hiç bir şey yapmadan oturmak ağrıma gidiyor. Adam gönülden bağlı olduğu mesleğini sırf bazı şerefsizler yüzünden bıraktı ya
MURAT: Haklısın Enes haklısın
Pençe timi kendi arasında konuşmaya devam ederken odanın kapısı açılır içeriye asker girer.
ASKER: (selam durur) Konutanım
ENES: Evet
ASKER: Erdem albay sizi harekat merkezinde bekliyor
ENES: Tamam (asker odadan çıkar) hadi arkadaşlar gidelim
Pençe timi odadan çıkıp harekat merkezine gider.
(BERHAYAT HASTANESİ)
Ferda iki kahve ile birlikte Beliz'in odasına gelmiştir kapıyı çalar içerden gel sesini duyunca içeri girer
FERDA: Ne yapıyorsun
BELİZ: İş güç bildiğin şeyler. Bu aralar başım çok kalabalık ya
FERDA: (gülerek) Patron olmak kolay değil hanımefendi (koltuğa oturur kahvenin birini Beliz'e verir)
BELİZ: Teşekkür ederim (kahveden bir yudum alır) iyi geldi kahve
FERDA: Beliz bir şey soracağım
BELİZ: Seni dinliyorum
FERDA: Direkt soruyorum Ferman'ı affetmeyi düşünüyor musun
BELİZ: Ferda
FERDA: Kaçma Beliz, bu işin içinde başka bir iş var bana öyle geliyor. Yani Ferman'ı bende uzun süredir tanıyorum ama bu zamana kadar seni aldatmak aklının ucundan bile geçmemiştir. Tamam sinirli bir yapısı var, biraz da egolu doğruları konuşalım Beliz. Biraz burnu havada kendini yüksekte gören biri
BELİZ: Öyle huyları var evet doğru
FERDA: Ne düşünüyorsun peki.
BELİZ: Bilmiyorum Ferda inan bilmiyorum, zaten Leyla sürekli Ferman'ı soruyor artık ne cevap vereceğimi bilmiyorum
FERDA: İkiniz de birbirinizi çok seviyorsunuz Beliz bunu görüyorum inkar etme. En azından bana yapma bunu
BELİZ: Biraz düşünmem lazım Ferda
FERDA: İstediğin kadar düşün Beliz doğru kararı vereceğinden şüphem yok (kahvesini bitirir) artık bana müsaade
BELİZ: Teşekkür ederim konuşup dertleşmek iyi geldi
FERDA: Ne zaman istersen burdayım sadece çağırman, bir telefon etmen yeterli olacaktır.
Ferda odadan çıkar, Beliz ise kendi işinin başına döner... Ali bir sürelik yolun ardından gideceği yere varmıştır, arabayı park ettikten sonra arabadan iner, üstünde ki tüm kıyafetler siyah renktedir. Tanınmamak için kapşonu yüzüne geçirir. Bir villanın önüne gelir, şöyle göz ucuyla villaya bakar
ALİ: Ya Allah bismillah....