"VATAN SAĞOLSUN" (15. BÖLÜM/1. SEZON)

224 28 10
                                    

(1 SAAT SONRA)

AdSel acil kapısından hızla içeri girmiş ve AlFer ve Nazlı'nın yanına gelmiştir. Hepsinin kemeri takılı olduğu için hafif yaralı atlatmışlardı kazayı
ADİL: Çocuklar
ALİ: Anne baba size kim haber verdi
AÇELYA: Ben haber verdim
ALİ: Ya Açi
AÇELYA: Hiç öyle bakma Ali bey, sana kalsa hastaneye dâhi gelmeyecektik
ALİ: Gelmeyecektik çünkü gerek yoktu
SELVİ: Ne demek gerek yoktu ya, kaza bu Ali kaza hafife alma
ADİL: Annen haklı Ali
ALİ: Ya ben bir askerim, dağlarda onca teröristle savaşıyorum. Hayatın bir gerçeği bu ben vurulurum, yararlanırım, ölürüm
SELVİ: (ağlıyarak) Ya bu ölürüm kelimesi senin için ne kadar basit bir kelime ya. Sen benim oğlumsun Ali oğlum, seni ben doğurdum ben büyüttüm. Anneyim ben anne biraz bizi de düşün be oğlum bizi de düşün yapma bunu yapma
Selvi son sözlerini söylemiş ve ağlıyarak hızla bulunduğu ortamı terk etmiştir Ali'de peşinden gidecek iken Adil izin vermemiştir
ADİL: Yalnız kalsın biraz
ALİ: Baba
ADİL: Şu an sinirleri bozuk
NAZLI: Canım annen haklı
ALİ: Nazlım ben haksız demiyorum ama ölüm de hayatın bir gerçeği bunu kabullenmeniz gerekiyor. Ben bir askerim ölümle her gün içiçeyim
FERDA: (ağlıyarak) Ya şu ölüm kelimesini kullanmayı bırak artık, bu kadar basitleştiremezsin bunu Ali
ALİ: Peki ben şu an nerdeyim kanlı canlı karşınızdayım önemli olan da bu ve gerisinin bir önemi yok iyiyim ben
Onlar öyle konuşurken pençe timi ve Erdem albay gelir. Ali onları görünce ayağa kalkar ama kalkmasıyla başının dönmesi bir olur. Nazlı hemen Ali'nin koluna girerek kalktığı yere geri oturtur
FERDA: Gördük iyisin çok iyisin hatta
ALİ: Abla
ERDEM: Ali
ALİ: Komutanım size kim haber verdi
ADİL: Ben aradım haber verdim
ALİ: (başını tutar) Ba... Baba bu kadar (konuşmakta zorlanır) bu kadar büyütmeye gerek var mıydı
ADİL: Sen iyi değilsin kafanı çarptın mı (AçDem'e bakar) olayı gördünüz nasıl oldu
ALİ: Aracın frenleri ile oynanmış
DEMİR: Yani hocam normal bir şekilde yolda gidiyorduk, araç yavaşlamadı Ferda hocam son çare olarak ağaca vurdu arabayı. Büyük ihtimalle çarpışma esnasında darbe almış olabilir
ERDEM: Peki kim yapmış bunu Ali bir isim var mı aklında
ALİ: Aklıma gelen tek isim Erman ve Komer. Hatta mahalleme gelip beni tehdit edecek kadar ileri gittiler
ERDEM: Bize bunu daha yeni mi söylüyorsun Ali. Ben sana ne dedim
ALİ: Komutanım (Erdem elini havaya kaldırarak Ali'nin sözünü keser)
ERDEM: Bunu seninle daha sonra konuşacağız Ali, şu anlık kazadan dolayı bir şey demiyorum
ADİL: Biz bir beyin filmi çekelim
ALİ: Baba gerek yok
ADİL: Senin sözün nasıl dağlarda geçiyorsa, benim de sözüm bu hastanede geçiyor. İstediğin kadar diret o film çekilecek (NazFer'e döner) kızlar siz
NAZLI: İyiyiz hocam bir şeyimiz yok
AÇELYA: Nazlı
NAZLI: Açi iyiyim canım
ADİL: Anlaşıldı (hemşireye seslenir) kızım buraya gel (hemşire Adil'in yanına gelir) üçünü filme götürün sonuçlar çıkınca odama getirin
HEMŞİRE: Tamam hocam
AlNaz ve Ferda hemşireler eşliğinde teste götürülür... Burda bunlar olurken Erman, Komer ve x kişisi bir depoda buluşmuştur.
ERMAN: Arabanın frenleri ile mi oynadın
X: Siz iş yapmasını bilmiyorsunuz. Ben sana Ali'yle baş edemezsin dedim ama siz iki gerizekalı beni dinlemediniz.
KOMER: Laflarına dikkat et
X: Lan Komer misin her ne (küfür eder) sen ne aptalsın ya (Erman'a bakar) adam diye yanında gezdiriyorsun bunu
Bu lafın üzerine Komer x kişisine silah çeker, hal böyle olunca geri kalanlar da silah çekmiştir
KOMER: O silahı indirmen için 5'e kadar sayacağım
X: Ben 3'e kadar sayacağım
ERMAN: Beyler kendinize gelin sakin olun. Hepimizin düşmanı aynı. Burda birbirimize girmek ona artı olarak dönecektir, silahlarınızı indirin (X ve Komer silahlarını indirir)
X: Size iş nasıl yapılır göstereyim mi, akşamı bekleyin Erman akşamı bekleyin
KOMER: (x kişisi depoyu terk eder) Şerefsiz
Erman derin bir nefes alır ve depodan ayrılır arkasından Komer ve adamları da ayrılır
(AKŞAM SAATLERİ)

Vefa ailesi iş çıkışında önce Açelya ve Nazlı'yı eve bırakmış ardından kendileri eve geçmiştir, hesaba katmadıkları ise takip edildikleridir. Ferda ve Adil içeri girer en son Ali kalır
FERDA: Ali gelmiyor musun
ALİ: Geliyorum abla bir görüşme yapıp geleceğim
FERDA: Tamam canım
Herkes içeri girdikten sonra Ali telefondan İpek'i arar telefon kısa bir süre sonra açılır
ALİ: İpek
İPEK: Ali abi
ALİ: Konuştun mu babanla
İPEK: Daha bir şey söylemedim seni bekledim. Sen birlikte söyleriz demiştin
ALİ: Tamam güzelim ben şimdi yola çıkıyorum. Bu akşam bu işi hallediyoruz
İPEK: Ali abi babam ya bizi dinlemez ise, o zaman ne yapacağız
ALİ: Hemen kötüyü çağırma İpek, ben gelince konuşuruz
İPEK: Tamam Ali abi
ALİ: Baban evde mi
İPEK: Evet hepimiz evdeyiz
ALİ: Tamam canım be... (Ali bir ses duyar) canım ben geliyorum
İPEK: Tamam
Görüşme biter Ali ise sesin geldiği yöne doğru gider, çalıların oraya kadar gelir. X kişisi ve Ali şu an karşı karşıyadır ama ağaç yaprakları olduğu için Ali net bir şey göremiyordur. X kişisi ile silahını çekmiş hazır bir şekilde bekliyordur Ali bir süre daha orda durduktan sonra bir şey olmadığına kanaat getirir ve ordan ayrılır, arabaya binerek yola çıkar. X kişisi ise Ali'nin arkasından bakar
X: Bugün olmazsa yarın Ali, bu karşılaşma gerçekleşecek. Elbet bir gün olacak
X kişisi daha fazla durmaz ve olduğu yeri terk eder... Bir sürelik yolun ardından Ali eve gelmiştir arabayı park ettikten sonra arabadan inip evin kapısının önüne gelir ve kapıyı çalar kapıyı ipek açar. İpek Ali'yi görünce hemen Ali'ye sarılır
İPEK: Hoşgeldin Ali abi
ALİ: Hoşbuldum güzelim
O sırada Güler gelir kapıya
GÜLER: İpek ki... (Ali'yi görür) Ali hoşgeldin oğlum
ALİ: (ikili bir süre sonra ayrılır) Hoşbuldum yenge komutanım içerde mi
GÜLER: İçerde hayırdır
ALİ: İpek meselesini konuşacağım
GÜLER: Geç bakalım
ALİ: Sen sakin ol tamam mı olsa da olmasa da canını sıkma
İPEK: Teşekkür ederim
Üçü birlikte içeriye girer Erdem içerde oturmuş televizyon izliyordu
ERDEM: Güler kim geldi
ALİ: (salona girer) Benim komutanım
ERDEM: Ali hoşgeldin evlat
ALİ: Sağolun komutanım
ERDEM: Karargahta değiliz rahat ol
ALİ: Komutanım sizinle konuşmak daha doğrusu İpek ile birlikte konuşmak istediğimiz bir konu var
ERDEM: (İpek'e bakar) İpek
İPEK: Baba ben bir şey yaptım
ERDEM: Ne yaptın
GÜLER: Siz oturun ben yeni çay demlemiştim çay getirim
Güler mutfağa giderken Ali ve İpek de koltuğa oturur. Erdem gözlerini bir Ali'de bir İpek de gezdirir
ERDEM: Ne konuşacağız
İPEK: Baba
ERDEM: Kızım
İPEK: Anlatacaklarım belki seni sinirlendirebilir ama lütfen senden ricam anlatmamı bitirene kadar beni dinlemen
ERDEM: Kızım korkutma beni
O sırada çaylar gelir Güler çayları dağıttıktan sonra oturur.
ALİ: Mustafa'nın hastaneye kaldırıldığı zaman İpek bana bir takım şeyler anlattı. Onda o isteği gayreti görmesem en başta ben müsaade etmezdim komutanım. Benden yardım istedi bende kabul ettim
ERDEM: Biri bana ne olduğunu anlatacak mı
İPEK: Bana ben
ERDEM: Evet kızım sen
İPEK: Baba ben bir yere başvuru yaptım
ERDEM: E ne güzel işte bunun için niye korkuyorsun
GÜLER: Erdem başvuru yaptığı yer farklı
ERDEM: Ya Allah için bilmece gibi konuşmayın
İPEK: Baba ben asker olmaya karar verdim bunun için de başvuru yaptım
ERDEM: (hızla ayağa kalkar) Katiyen olmaz izin vermiyorum
İPEK: Baba
ERDEM: Hayır dedim ipek izin vermiyorum, başvurunu da geri çekiyorsun
İPEK: Yapamam sınavına girdim sonuçlar yarın açıklanıyor
ERDEM: Güler sen biliyordun biliyordun ve benden sakladın
GÜLER: Erdem yapma bir dinle
ERDEM: Neyi dinleyeceğim ya, askerlik bu askerlik çocuk oyuncağı değil şakaya gelmez
ALİ: Kom...
Ali'nin lafı yarıda kalmıştı çünkü Erdem elini havaya kaldırarak Ali'nin sözünü kesmiştir
İPEK: Ben artık çocuk değilim, kendi kararlarımı verebilecek yaştayım
ERDEM: Bu aldığın karar çocuk olduğunu gösteriyor
İPEK: Sen kabul et veya etme baba ben asker olacağım. Hemde çok iyi bir asker olacağım
ERDEM: İpek beni delirtme
İPEK: Yeter ya yeter benim hayalim asker olmak ve asker olacağım kimse de buna engel olamayacak
İpek son sözlerini söylemiş ve bir hışımla evi terk etmiştir Erdem arkasından gidecek iken Ali durdurur
ALİ: Komutanım müsaade edin ben gidim. Sizi yanınızda istemez şu an
ERDEM: Tamam Ali (Ali'de hızla İpek'in arkasından çıkar Erdem ise kalktığı yere geri oturur) offf
GÜLER: (Erdem'in yanına oturur) Erdem (elini Erdem'in omzuna koyar) fazla tepki vermedin mi
ERDEM: Anlamıyorsunuz gerçekten anlamıyorsunuz. Ben İpek'i o şekilde görmeye hazır değilim
GÜLER: Üniformanın içinde görmeye mi hazır değilsin Erdem
ERDEM: (oturduğu yerden kalkar) İpek geleceğini seçmiş mesleğini seçmiş. İlerde bir gün kapı çalacak ve İpek'in şehit haberi gelecek
GÜLER: Sen o yüzden
ERDEM: Başka neyden olacak Güler, başka neyden olacak Güler, hazır değilim. İpek'i öyle görmeye hazır değilim
GÜLER: İpek babasının kızı, ne kadar güçlü olduğunu biliyorsun
ERDEM: Bilmek yetmez Güler, bunlar dağın görünen yüzü. Görünmeyen yüzü var Güler, teröristlerle savaşa girecek. Bunlar çoluk çocuk yaşlı kadın genç demeden herkesi öldürürler. Vicdanları merhametleri yok, acıma yok, insanlık yok
GÜLER: Arkasında biz olduktan sonra kimse ona zarar veremez
ERDEM: Peki biz öldükten sonra
GÜLER: Anlamadım
ERDEM: Ölüm hayatın bir gerçeği Güler, ölüm var. Ben hayatta oldukça kızımı her şeyden korurum, yolunda ki taşları dikenleri temizler yoluna güller sererim. Ama biz öldükten sonra ne yapacak, nasıl kendi ayakları üzerinde duracak, ne yapacak Güler (Güler sessiz kalır)
(SABAH)

Ali sabah erkenden kalkıp kahvaltısını yapmış ve karargaha geçmiştir. Dün akşam İpek ile konuşmuş ve mesele tatlıya bağlanmıştır. İpek ile eve döndükten sonra da Erdem ile konuşmuş ve onay verilmiştir, İpek artık yakında pençe timinin bir askeri olacaktı. Ali odasında üstünü değiştirirken telefonu çalar arayan Nazlı'dır. Ali bekletmeden telefonu açar
NAZLI: (tatlı bir ses tonu ile) Sevgiliimm
ALİ: (gülerek) Hayırdır ne oldu
NAZLI: Ne demek ne oldu seni aramam için sebebe ihtiyacım yok. Kocam değil misin
ALİ: 4 gün kaldı düğüne
NAZLI: Çok heyecanlıyım
ALİ: (gülerek) Sen şimdiden bu haldeysen düğün günü bayılıp kalma
NAZLI: Ben seni de göreceğim Ali Vefa. Beni gelinlikle görünce ne yapacaksın
ALİ: İddialıyız sanki
NAZLI: Her zaman, belki alakasız olacak ama seni çok özledim ya
ALİ: Haklısın Nazlım, bazen sana istediklerini veremiyorum özür dilerim
NAZLI: O nerden çıktı şimdi
ALİ: Bir yerden çıkmadı Nazlım olan budur seninle ilgilenmiyorum sana yeterince vakit...
NAZLI: (Ali'nin sözünü keser) Sakın... Sakın sevdiğim adam hakkında böyle konuşma Ali, yüzüne dâhi bakmam
ALİ: Ama
NAZLI: Aması falan yok Ali. Ben bunların hepsini göze alarak sana evet dedim. Ömür boyu bekleme gerekirse seni ömür boyu beklerim. Sevgi sadece şu an bir kelimeden ibarettir. Gerçek sevgi her şeyi aşar Alim
ALİ: Beni o kadar güzel seviyorsun ki, senin yanında afallıyorum, sersemliyorum. Başka biri olsa kalbimi bu denli hızlı attıramazdı Nazlım seni çok seviyorum
NAZLI: Bende seni çok seviyorum Alim
Görüşme biter Ali ise odadan çıkıp pençe timinin yanına gider tim Ali'yi görünce hemen ayağa kalkarlar, tim kahvaltı yapıyordu
ALİ: Oturun arkadaşlar (hepsi oturur) afiyet olsun
ENES: Komutanım buyrun kahvaltıya
ALİ: Köy peyniri mi o
MUSTAFA: Evet komutanım memleketten geldi
ALİ: (sofraya oturur) Ulan hasret kaldık köy peynirine
AHMET: Buyrun komutanım buyrun
Pençe timi güzel bir sohbetin eşliğinde kahvaltılarını yaparlar. Kahvaltıdan sonra Ali karargah önüne çıkar dalgalanan bayrağa bakar
ALİ: Senin uğruna can feda bayrağım
Ali ordan eğitim alanına geçer orda askerler eğitim yapıyordu, eğitim esnasında komando marşı söyleniyordu , gurur dolu gözlerle onları izliyordu. Mesleğine gönülden bağlıydı. O esnada yanına asker gelir
ASKER: (selam durur) Komutanım
ALİ: Evet
ASKER: Dışarıda sizi görmek isteyen biri var
ALİ: Kim isim verdi mi
ASKER: Hayır komutanım
ALİ: Gidelim bakalım kimmiş
Ali asker ile birlikte ön tarafa gelir, sırtı dönük biri vardır. Asker ordan uzaklaşır Ali ise o kişinin yanına gider
ALİ: Buyrun beni görmek istemişsiniz (adam bir şey demez) beyefendi beni duyuyor musunuz (adam yine konuşmaz) beyefendi kimsiniz siz beni neden görmek istediniz.
Sırtı dönük kişi yüzünü Ali'ye döner, Ali gördüğü yüz karşısında neye uğradığını şaşırır...

"VATAN SAĞOLSUN" (ALNAZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin