"VATAN SAĞOLSUN" (13. BÖLÜM/1. SEZON)

209 21 8
                                    

ERDEM: (Ali'nin beylik tabancasını çıkarır ve Ali'ye uzatır) Artık resmi olarak görevine geri dönebilirsin Ali
ZİYA: Size karşı haksızlık ettik Yüzbaşım, hatayı telafi etmek istiyoruz
ALİ: Ben
MAHMUT: Bir şey demenize gerek yok Yüzbaşım daha sonra bunları konuşuruz. Şu an daha önemli meselemiz var
ALİ: Nedir komutanım
DERYA: Irak'ın kuzeyinde pençe kilit harekatı bölgesinde teröristlerin hain saldırısı sonucunda 12 askerimiz şehit oldu
ALİ: Komutanım
ERDEM: Senin için yemin töreni ve şehitlerimiz için tören düzenleniyor. Hazırlıklar bitmek üzeredir
ALİ: Mustafa burda mı komutanım
ERDEM: İstirahati bugün bitti. Biz aslında iyice dinlenmesinden yanayız ama
ALİ: Durmadı ve başladı
ERDEM: Evet. Evlat gidip hazırlığını yap
ALİ: Emredersiniz komutanım
Ali içerde ki komutanlara selam durduktan sonra silahını alarak toplantı salonundan çıkar ve kendi odasına doğru gider odanın önüne gelince kapıyı açıp içeri girer, elbise dolabının yanına gelir kapağı açar, uzun uzun üniformasına bakar eliyle üniformayı sever, ondan sonra hiç vakit kaybetmeden üzerini değiştirir ve odadan çıkarak pençe timinin kaldığı odaya gider, kapı hafif aralık olduğu için konuşmalar duyuluyordu
ENES: Acaba sonuç ne oldu ya
AKİF: İnşallah geri döner ya
ALİ: (içeri girer) Yav arkadaş bir kaç gün gelmedim bir helvamı yapmadığınız kaldı ya
MURAT: Komutanım
AHMET: Siz misiniz gerçekten
ALİ: Yok oğlum bu benim ruh ikizim. Ahmet kafayı mı yedin oğlum benim ya
İSMAİL: Komutanım
Tüm tim birlikte Ali'ye sarılır Ali'de bunu karşılıksız bırakmaz ve oda arkadaşlarına sarılır. Bir sürelik sarılmanın ardından ayrılırlar
ENES: Komutanım sizi çok özledik ya
ALİ: Bende sizi çok özledim aslanım, hepinizi çok özledim (Mustafa'ya bakar) Mustafam koçum
MUSTAFA: Komutanım
İkili birbirine sarılır uzun bir sarılmanın ardından ayrılırlar
ALİ: Hoşgeldin koçum
MUSTAFA: Sizde hoşgeldiniz konutanım
ENES: Ben biliyordum komutanım, sizin suçsuz olduğunuzu biliyordum
ALİ: Denediler ama başaramadılar arkadaşlar
İSMAİL: Zaten size inanmayan kendinden şüphe etsin komutanım
ALİ: Sağolun var olun arkadaşlar. Neyse hasret gidermeyi sonraya bırakalım, şu an daha önemli meselemiz var
ENES: 21 şehidimiz var konutanım (en son 9 şehit, bir kaç gün öncesinde de 12 şehit vermiştik toplam 21 şehidimiz var. Bunu konu almak istedim)
ALİ: Üzülüyorsun, bende üzülüyorum, ağlamak istiyorsunuz bende ağlamak istiyorum, haykırmak, avazımız çıktığı kadar bağırmak istiyorsunuz bende istiyorum. Ama yapmayacağız acımızı içimize gömeceğiz. Biz bu vatan uğruna kaç şehit verdik arkadaşlar vermeye de devam ediyoruz. Hak ile batılın savaşı haç ile hilalin savaşı bu ve kıyamete kadar devam edecek bir savaştır bu. Ağlayarak şehitlerimizin anısına leke sürmeyelim. İnanın bana bunu tüm içtenliğimle söylüyorum gidip kafalarını koparmak istiyorum akbabalara yem etmek istiyorum. Paramparça etmek istiyorum, şehitlerimizin çektiği acının 10 mislini çeksinler istiyorum (elini göğsüne götürür) burası yangın yeri cayır cayır yanıyor. (biraz bekler) Ama merak etmeyin vakti geldiğinde ise üstlerine bir kâbus gibi çökeceğiz, sorarım size. Benimle bu yolda şehitlerimizin intikamını almaya (bağırır) VAR MISINIZ
TİM: (hepsi aynı anda bağırır) VARIZ KOMUTANIM
ALİ: VAR MISINIZ
TİM: (hepsi aynı anda bağırır) VARIZ KOMUTANIM
ALİ: VAR MISINIZ
TİM: (hepsi aynı anda bağırır) VARIZ KOMUTANIM
ALİ: (pençe timi ile birlikte bağırır) İNTİKAAAAMM (ses tonunu düşürür) hadi gidelim arkadaşlar
Pençe timi odadan çıkıp karargahın önüne gelirler, her şey hazırlanmış bitmişti. Ali için ayrı bir yer ayarlanmıştır. Önce Ali yemin edecekti sonra tören başlayacaktı. Pençe timi kendilerine ayrılan yere geçerler, önce en üst rütbeli bir komutanın çıkıp konuşma yapar ondan sonra yemin etmesi için Ali'yi çağırır. Ali bir masanın yanına gelir masada Kur'an'ı Kerim ve silah vardır. Ali silaha ve Kur'an-ı Kerim'e el basar
DERYA: Söyleyeceklerimi yüksek sesle tekrar et. Barışta ve savaşta
ALİ: BARIŞTA VE SAVAŞTA
DERYA: Karara
ALİ: KARADA
DERYA: Denizde ve havada
ALİ: DENİZDE VE HAVADA
DERYA: Her zaman ve her yerde
ALİ: HER ZAMAN VE HER YERDE
DERYA: Milletime ve cumhuriyetime
ALİ: MİLLETİME VE CUMHURİYETİME
DERYA: Doğruluk ve muhabbetle hizmet
ALİ: DOĞRULUK VE MUHABBETLE HİZMET
DERYA: Ve kanunlara
ALİ: VE KANUNLARA
DERYA: Ve nizamlara ve amirlerime
ALİ: VE NİZAMLARA VE AMİRLERİME
DERYA: İtaat edeceğime ve askerliğin namusunu
ALİ : İTAAT EDECEĞİME VE ASKERLİĞİN NAMUSUNU
DERYA: Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip
ALİ: TÜRK SANCAĞININ ŞANINI CANIMDAN AZİZ BİLİP
DERYA: İcabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda
ALİ: İCABINDA VATAN, CUMHURİYET VE VAZİFE UĞRUNDA
DERYA: Seve seve hayatımı feda eyleyeceğime
ALİ: SEVE SEVE HAYATIMI FEDA EYLEYECEĞİME
DERYA: Şerefim ve namusum üzerine ant içerim
ALİ: ŞEREFİM VE NAMUSUM ÜZERİNE ANT İÇERİM
Ant içme bittikten sonra büyük bir alkış tufanı kopar, Ali ise komutanlara selam durduktan sonra kendi yerine geçer ve tören an itibariyle başlar
(AKŞAM SAATLERİ)
Ali karargahtan sonra eve gitmemiş Erman ve Komer'in bir lokantada olduğunu öğrenmiş ve arabasıyla oraya gitmiştir. Yanında da Enes, Mustafa ve Ahmet vardır. Dörtlü ikilinin olduğu mekana giriş yapmıştır, korumalar hemen Ali'nin önünü keser
ALİ: Aklının ucundan dâhi geçirme. Bana dokunursan parmaklarını söker kullanılamaz hale getiririm
ERMAN: Bırakın gelsinler
Korumalar yolu açınca Ali ve diğerleri Erman'ın masasına oturur ve ayak ayak üstüne atar
ERMAN: Oturman için izin vermedim
ALİ: Kendi ülkemde nerede nasıl oturacağımı sana soracak, senden izin alacak değilim. Kimin memleketinde olduğuna dikkat et
KOMER: Ne istiyorsun
ALİ: Ülkemden defolup gitmenizi istiyorum. Güzelim toprağımı pis ayaklarınızla kirletmeyin
ERMAN: Beni karşına almak demek Amerika'yı karşına almak demektir Ali Vefa
KOMER: Lütfen burdan gidin aksi takdirde sonucu sizin için pahalıya mal olur
ALİ: Benim ülkemde, benim vatanımda, benim toprağımda beni tehdit ediyorsunuz öyle mi (kendi adamlarına döner) bu ne diyor ya
ENES: Boş laflar ve boş tehditler komutanım
ERMAN: Nasıl sen göreve geri mi döndün
ALİ: Ya ne olacaktı Erman ne bekliyordun. Siz beni çok hafife alıyorsunuz, benim yapabileceklerimin bir sınırı yok. Siz öyle istiyorsunuz diye ben mesleğimi bırakacak değilim, beni hâlâ tanımadınız mı. Ben sizin gibi sayısız soysuzları dize getirdim beni böyle tehditlerle, böyle suikast yaparak, hain damgası vurarak dize getiremezsiniz. Ben gördüğünüz diğer düşmanlara benzemem (ayağa kalkar) 24 saatiniz var, 24 saatten sonra sizi buralarda görürsem mezarınız dâhi olmaz.
Ali ve adamları arkasını dönüp gitmeye başlar o esnada Erman hayatının en büyük hatasını yapar.
ERMAN: Bu aralar sayınız giderek azalıyor yüzbaşı 100'den 21 çıkınca kaç kalıyor ya
MUSTAFA: Lan ben senin (Mustafa gidecek iken Ali Mustafa'nın kolundan tutar) konutanım
Ali yüzünü Erman ve Komer'e döner, yüzünde öfkeden başka bir şey yoktur. Sinirden yüzünde ve boynunda damarlar çıkmıştır. Ali bir hışımla Erman'ın üzerine yürür ve Erman'a çok sert bir yumruk atar, Erman aldığı darbeyle yere düşerken dudağının kenarı patlamış ve saniyesinde gözü morarmıştı. Korumalar Ali'nin üzerine yürür iken Ali'nin adamları da korumaları dövmüş ve onları da etkisiz hale getirmişlerdir.
ALİ: Lan şerefsiz herif sen hangi hakla bizim şehitlerimizin anısıyla dalga geçiyorsun it herif. Bu hakkı kendinde nasıl buluyorsun.  Lan, lan seni şuracıkta öldürmek vardı ama sizin seviyenize inecek kadar alçalmadım ben. (Komer silah çekecek iken Ali izin vermez ve onun silahını alır sonra silahın şarjörünü çıkarıp mermileri tek tek Komer'in kafasına atar) 12 saatiniz var, 12 saat sonra sizi buralarda görürsem mezarınız dâhi olmaz anladınız mı
KOMER: Ta... Tamam tamam
ERMAN: (yerde acı içinde kıvranıyordu) Bu yaptığın yanına kalmayacak Ali Vefa, bunun hesabı sorulacak
ALİ: Elinden geleni ardına koymaz isen adam değilsin bu kadar açık ve net konuşuyorum sana. Gidiyoruz
Ali ve adamları mekandan çıkar Erman ise ayağa kalkar
ERMAN: Bu yanına kalmayacak, bunun hesabını soracağım sana (telefondan x kişisini arar telefon kısa bir süre sonra açılmıştır) alo
X: Ne oldu Erman
ERMAN: Ali'yi öldüreceğim
X: Allah Allah zaten bunun için plan yapmıyor muydunuz Erman ne oldu
ERMAN: Bana yumruk attı
X: Damarına bastıysan  yumruk da atar, kafa da atar, seni akbabalara bile yem eder. Sen şimdi Ali'den kork Erman, şimdi Ali'den kork. Ona ne söyledin veya ne yaptın bilmiyorum ama kendine kaçacak delik ara. Benim tanıdığım Ali sana gün yüzü göstermez, huzur vermez, öldürmez ama öldürmekten beter eder, seni yalvarma derecesine getirir. Fırsatın varken yurt dışına kaç, beni dinle Erman yurt dışına git, bir süre ortalıkta görünme.
ERMAN: Bana atılan yumruğun hesabını sormayacak mıyım
X: (bağırır) LAN SEN BENİ DİNLEMİYOR MUSUN, ALİ BUNUN PEŞİNİ BIRAKMAZ DİYORUM SEN HÂLÂ YUMRUK DİYORSUN (ses tonunu düşürür) Ali çok farklı bir şekilde gelecek sana Erman. 3 gün öncesini hatırla, Ali tek başına evini bastı, sana bıraktığı notu hatırla
(**Flaş beck**)
Erman ve Komer iş bitiminde eve dönmüştür. Eve gelince her yerin darmadağın olduğunu ve tüm adamların öldüğünü görürler
KOMER: Ne olmuş burda böyle
Erman ve Komer hemen bir tane adamın yanına gelirler, bilinci daha açıktı
ERMAN: Ne oldu burda kim yaptı bunu (adam konuşmaz) konuşsana be adam ne oldu burda
KORUMA: Bi... Bilmiyorum yüzünü görmedik
KOMER: Kaç kişi
KORUMA: Bir kişi
KOMER: Bir kişi mi
ERMAN: Nasıl yani, şimdi bu kadar şeyi bir kişi mi yaptı
KORUMA: Evet
ERMAN: (güler) Sen benimle dalga mı geçiyorsun lan, o kadar adam burda bir kişi ile baş edemediniz mi
KOMER: Erman
ERMAN: Ne var
KOMER: Galiba kimin yaptığını biliyorum bize bir not bırakılmış
Erman ve Komer duvarda ki kanlı yazıya bakar, şunlar yazıyordu
"Naber kanka hediye mi beğendin mi. Bir kurdu vurduğunda öldüğünden emin olmalısın, yaralı bırakmayacaksın aksi takdirde seni bulur ve işini bitirir"
ERMAN: Ali Vefa...

"VATAN SAĞOLSUN" (ALNAZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin