Ali gördüğü yüz karşısında neye uğradığını şaşırır. Şu an ne yapacağını bilmiyor olduğu yerde öylece duruyordu. Bir şey söyleyecek veya bir tepki verecek gücü kendinde bulamıyorumdu. Tüm geçmişi şu an zihninde canlanıyordu. Vücudu kaskatı kesilmiş durumdaydı. İstemsizce gözleri dolmuş bir kaç damla yaş düşmüştü
X: Beni özledin mi Ali
ALİ: S... Sen nasıl ama sen ölmüştün
X: Beni bu kadar çabuk sileceğini tahmin etmezdim kardeşim. Ben ne zamandır bu anın hayali ile yaşıyordum
ALİ: A... Ama seni
X: Ne oldu beni gördüğüne sevinmedin mi
Ali şu an sağlıklı düşünemiyordu, alakasız cümleler kuruyor, ne yaptığını bilmiyordu
ALİ: Ha... Hayır hayır, yo... Yok sen gerçek değilsin, sen öldün seni toprağa verdik
X: Ölmedim Ali karşındayım işte
ALİ: Ama nasıl olur
ONUR: Toprağa verdiğiniz başka biriydi
ALİ: O... Onur kardeşim
Ali Onur'a sarılır öyle bir sarılır ki, yılların hasreti vardı bu sarılmada. Ama aynı şey Onur için geçerli değildir. Ali bir karşılık alamayınca yeri çekilir
ALİ: Onur kardeşim
ONUR: Ben senin kardeşin değilim
ALİ: Onur kardeşim sen ne diyorsun, sen benim kardeşim, canım, kanımsın. Hem karşımıza çıkmak için neden bu kadar bekledin. Oğlum annemiz kendini yedi bitirdi hayata küstü
ONUR: O benim annem değil senin annen
ALİ: Onur ne diyorsun sen.
ONUR: Onlar benim ailem değil senin ailen senin ablan
ALİ: O nasıl laf kardeşim. Annen baban ablan hepsi perişan oldu seninle birlikte onlar da öldü (elini kalbine götürür) burası var ya, senin yokluğunda darmadağın oldum, seninle birlikte bende öldüm o mezara bende girdim seninle birlikte
ONUR: (bağırır) YALAN SÖYLÜYORSUN
ALİ: Onur kardeşim bu sen misin, çünkü ben şu an karşımıda kardeşimi göremiyorum
ONUR: Göremezsin çünkü ben eskisi gibi değilim (belinde ki silahı çıkarıp Ali'ye doğrultur)
O esnada hastane ekibi öğle molasında kantinde oturmuş sohbet ediyorlardı Tam o sırada Nazlı'nın kalbine keskin bir ağrı girer, elini kalbine götürür, nefes almakta zorlanır ağzından ise tek bir cümle çıkar. Ali'ye ne zaman bir şey olsa, kaçırılsa, vurulsa, başına bir şey gelse Nazlı hep böyle oluyordu
NAZLI: Alim
GÜLİN: Nazlı iyimisin
AÇELYA: Naziko
DEMİR: Nazlı
NAZLI: Ali Ali'ye bir şey oldu
DORUK: O nerden çıktı Nazlı
DEMİR: Nazlı evham yapıyor olmayasın
NAZLI: Ya ben hissederim (telefonundan Ali'yi arar, kamera Ali'nin odasında olan telefonu gösterir, telefon bir kaç kez daha çalar ama açan olmaz) açmıyor telefonu açmıyor kesin bir şey oldu
DORUK: Nazlı bir sakin olur musun
Onlar öyle konuşurken yanlarına Ferda gelir
FERDA: Ne oluyor burda
NAZLI: (ağlıyarak) Hocam hocam Ali'ye ulaşamıyorum telefona cevap vermiyor
FERDA: Nazlı sen ne diyorsun
NAZLI: Ya neyi anlamıyorsunuz Ali'ye ulaşamıyorum diyorum
FERDA: (telefondan Ali'yi arar ama açan olmaz, tekrar tekrar dener ama yine sonuç alamaz) Mustafa'yı arıyorum (Ferda bu sefer Mustafa'yı arar telefon kısa bir süre sonra açılır) Mustafa
MUSTAFA: Efendim Ferda abla
FERDA: Ali'ye ulaşamıyorum bir bilgin var mı
MUSTAFA: Az önce birlikte kahvaltı yaptık, sonra dışarı çıktı
FERDA: Dışarı
MUSTAFA: Burda yani içerde değil
FERDA: Anladım telefon peki
MUSTAFA: Odada bırakmış olabilir
FERDA: Tamam Mustafa geldiği zaman bizi aramasını söyler misin
MUSTAFA: Söylerim Ferda abla
FERDA: (görüşme biter) Telefonu yanına almamış hâlâ karargahta
NAZLI: Bilmiyorum hocam içimde bir sıkıntı var
O esnada tüm ekibin telefonuna acil çağrısı düşer. Ekip hemen masadan kalkıp acile gider, bir iki dakikalık bekleyişin ardından acil kapısı açılır ve içeriye sedye ile Ali gelir. Herkes Ali'yi görünce neye uğradığını şaşırır
NAZLI: A... Ali
FERDA: Kardeşim
(**Flaş beck**)
ALİ: Onur kardeşim sen ne yapıyorsun o silah nerden çıktı
ONUR: Ben senin kardeşin değilim artık senin ezeli düşmanınım
ALİ: O... Onur ben, ben anlamıyorum bunca zamandır kendini saklayacaksın, sonra birden bire aniden karşıma çıkacaksın bana silah doğrultup öldürmek isteyeceksin. Böyle biri benim kardeşim olamaz
ONUR: Gerçekten de aptalsın Ali
Ali şu anda olanlara anlam veremiyordu, kardeşi kanı canı şu an karşısında durmuş ve ona silah doğrultmuştur
ONUR: Yolun sonu Ali Vefa
ALİ: Şunu aklından çıkarma Onur, bu düşmanlığı sen başlattın, bitiren ben olmayacağım
ONUR: O zamana kadar yaşarsan dediğini yaparsın Ali Vefa
Artık sözler bitmiş ve hemen ardından silahlar ateşlenmiştir. Ali'ye üç kurşun isabet ederken tesadüfen ordan geçen Erdem olayı görmüş ve hemen koşarak olay yerine gelmiştir, ateş etse de Onur'u vuramamıştır, Onur ise hızla onu bekleyen araca binerek ordan uzaklaşır
ERDEM: (bağırır) ÇABUK AMBULANSI ARAYIN ÇABUK
Ambulansa haber verilmiş ve en kısa vakitte olay yerine varmıştır. İlk müdahaleyi olay yerinde yaptıktan sonra Ali'yi ambulansa alarak hastaneye doğru yola çıkarlar, pençe timi ise hemen ambulansın arkasındaydı. Ali'nin canı yanıyordu ama canını yakan kurşun yarası değildi. Bu hainliği bu kalleşliği kendi öz kardeşinin yapmasıydı. Bilinci kapanmadan önce hatırladığı şey ise Erdem'in bağırarak yanına gelmesi ve Onur'un kaçmasıdır.
ONUR: (Erman'ı arar telefon kısa bir süre sonra açılır) Alo Erman
ERMAN: Evet
ONUR: Atacağım konuma gel
ERMAN: Ne oldu sesin kötü geliyor
ONUR: (bağırır) SADECE DEDİĞİMİ YAP LAN
ERMAN: Ses tonuna dikkat et, aramızın bozulmasını istemem
ONUR: Çok konuşan insanları sevmem Erman, bekliyorum (görüşme biter) şerefsiz. İş bilmeyen salaklarla çalışırsan böyle olur işte (sağ eline bakar Ali'ye bu eliyle sıkmıştı, eli titriyordur bir kaç kez yumruk yapıp açar) olması gereken oldu. Ali uzun bir süre kendini toparlayamayacak artık
(**Flaş beck biter**)
Ali'yi hızla ameliyata almışlardır, Nazlı ve Ferda'nın girmesine izin verilmemiştir. Hal böyle olunca geri kalanlar izleme odasına çıkmıştır. NazFer korku dolu gözlerle ameliyatı izlerken Ali'nin durumu ciddiyetini koruyordu. Ferda'nın aklında ise bunu Adil ve Selvi'ye nasıl söyleyeceği vardır.
NAZLI: (camdan Ali'yi izliyordur, gözünde ki yaşlar durmaksızın akıyordu) Bizi bırakmaz dimi (Ferda konuşmuyor sadece ameliyatı izliyordu, yaşadığı duyguları tekrar tekrar yaşıyordu. Ne zaman Ali vurulsa hep böyle oluyordu, Nazlı elini Ferda'nın omzuna koyar) hocam
FERDA: (Nazlı'nın elini omzunda hissedince irkilir) Efendim
NAZLI: İyimisiniz hocam
FERDA: Ali vurulunca yaşadığım duyguları tekrar tekrar yaşıyorum Nazlı ve geçeceğe de benzemiyor
NAZLI: Ali bizi bırakmaz hocam hem (büyük bir şekilde gülümser) daha evleneceğiz daha yapacak çok şeyimiz var hocam
FERDA: Ali uyansın da gerisinin bir önemi yok
ERMAN: Ne yaptın
Erman, Komer ve Onur depoda buluşmuştur
ONUR: Ben size ne dedim eğer iş yapmak istiyorsan böyle oyunlarla tuzaklarla değil, icraatla göstereceksin. İş yapacaksan böyle yapacaksın oyun oynayarak değil
KOMER: 3 isabet aldı dediniz, kurtulursa ne olacak
ONUR: Yaşasa bile toparlanması uzun zaman alacak
ERMAN: Nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun
ONUR: Anlaşıldı size de işi ben öğreteceğim. Erman, beni hafife almak gibi bir hata yapmayın, sizi buna pişman ederim akıllı ol
ERMAN: Benim kim olduğumu unutuyorsun Onur, ben Amerika'yım
ONUR: (Erman'ın tam karşısına gelir) Erman hiç bir halt bildiğin yok. Bana bir şey yapmayı aklının ucundan dâhi geçirirsen sen o planı uygulamaya koymadan kendini mezarda bulursun
KOMER: Bu özgüven nerden geliyor
ONUR: Ben size gerçek yüzümü daha göstermedim Erman, akıllı ol aklını alırım (Erman bir şey diyecek iken Onur konuşmasına izin vermez) ben hastaneye gidiyorum bakalım Ali beyimiz ne durumda (Onur arkasını dönüp gitmeye başlar, bir kaç adım attıktan sonra durur ve Erman'a döner) sakın ha sakın benden habersiz bir işe kalkışmayın. Oldu da yaptınız diyelim sana öyle şeyler yaparım ki bana beni öldür diye yalvarırsın
Onur son sözlerini söylemiş ve depodan çıkmıştır arabaya biner tam gidecek iken telefonu çalar bekletmeden telefonu açar
ONUR: Evet (telefonda ki kişi konuşur) merak etme olması gereken oldu toparlanması uzun zaman alacak (telefonda ki kişi yine konuşur) anlaşıldı
Görüşme biter Onur ise arabayı çalıştırarak hastaneye doğru yola çıkar. Burda bunlar olurken aynı saatlerde savaş uçakları havalanmış ve terör unsurlarının bir çok noktasına hava harekatı düzenlenmişti. Pençe timi de karadan saldırıyordu. Ali'nin ameliyatı bitmeden intikamı alınıyordu pençe timi bu son olaydan sonra kendini kaybetmiş ve bir çok noktaya saldırı düzenlemişti en son ki baskında bölgenin sözde üst düzey sorumlularından birisi de etkisiz hale getirilmiştir. Kalan noktalarda bir bir imha ediliyordu, terör örgütüne bugün büyük bir darbe vurulmuştu Ali'nin canına karşılık yüzlerce terörist öldürülmüştü. Baskın verilen yerlerden birinde Erman ve Komer de vardı ama yine ve yine kaçmışlardı... Uzun uğraşlar sonucu Ali'nin vücudunda ki kurşunlar çıkarılmıştır, ameliyat bitiminde NazFer hızla izleme odasından çıkıp ameliyathanenin önüne gelirler, Nazlı hızla Ali'nin yanına giderken Ferda doktorun yanına gelir
FERDA: Hocam son durum nedir
SELİM: (hastanenin doktorlarından) Ferda
FERDA: Hocam ne olur bana doğruyu söyleyin
SELİM: Elimizden gelen her şeyi yaptık Ferda ameliyat sırasında Ali'nin kalbi durdu (Ferda duyduğu şeyle gözyaşlarını serbest bırakırlar)
FERDA: Gerçeği söyleyin hocam
SELİM: Ali
FERDA: Evet hocam Ali
SELİM: Ali'nin kalbi durdu evet, ama uzun uğraşlar sonucunda tekrar döndürdük (Ferda bu haberle derin bir oh çeker) ama
Ferda ama kelimesini duyunca, yüzünde ki mutluluk yerini tekrar endişe, korku ve gözyaşına bırakmıştı
FERDA: Ne aması hocam
SELİM: Üç kurşunu da çıkardık, çok uğraştırdı ama çıkardık. Bu önümüzdeki 2 gün çok önemli, Ali'nin hayati tehlikesi hâlâ devam ediyor. Ciddiyetini koruyor, Ali'yi yoğun bakım ünitesine alacağız. Şu an beklemekten başka yapabilecek bir şeyimiz yok. Keşke duymak istediklerini söyleyebilsem Ferda inan bunu bende çok istiyorum. Dua Ferda, dua. Bol bol dua edin Ali için. Geçmiş olsun
Selim ordan uzaklaşırken Ferda hasta yatağında cansız şekilde yatan Ali'nin gidişini izler sadece, elinden hiç bir şey gelmez.
(AKŞAM SAATLERİ)
Herkes yoğun bakım ünitesinin önünde bekliyordu. AdSel haberi alır almaz soluğu hastanede almıştır. Selvi ve Ferda birbirlerine sığınmış birbirlerinden güç alıyorlardı, tek başlarına ayakta duracak gücü kendilerinde bulamıyorlardı. Çok değil bir iki gün öncesine kadar Ali ölümden bahsediyor diye Selvi ona kızmıştı Ferda da aynı şekilde. "Ölüm hayatın bir parçası bir gerçeği" demişti Ali, ölüm vardı her şeye çare bulunabilirdi ama ölüme çare bulunmazdı. Adil sessiz ama haykırırcasına gözyaşı döküyordu, sürekli bu korkuyla yaşıyorlardı Adil biraz daha dayanıklıydı ama aynı şey Selvi, Nazlı ve Ferda için geçerli değildir
ADİL: Ali, oğlum (konuşamıyordur kelimeler bir yumru gibi boğazına oturuyordu)
O sırada Erdem ve ailesi gelmiştir. Erdem Adil'in yanına giderken Güler Selvi'nin, İpek ise Nazlı'nın yanına gider
ERDEM: Adil
ADİL: Bir gelişme yok, hayati tehlikesi devam ediyor
ERDEM: Sen nasılsın
ADİL: Bilmiyorum ki Erdem, sürekli bu korkuyla iç içe yaşıyoruz artık hayatımızın bir parçası haline gelmiş. Kaç defa dedim bırak dedim bırak dedim ama dinlemiyor
ERDEM: Ali güçlü biridir Adil, uyanacak ordan çıkacak
ADİL: İnşallah Erdem inşallah
Onlar öyle konuşmaya devam ederken uzaktan biri onları izliyordu
ONUR: Sıra size de gelecek merak etmeyin, en kısa zamanda görüşeceğiz
Onur biraz daha ekibi izledikten sonra hastaneden ayrılır...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"VATAN SAĞOLSUN" (ALNAZ)
ActionAlNaz''ın aşk dolu hikayesini okumaya hazır mısınız 🔥🔥🔥 🔥