"VATAN SAĞOLSUN" (4. BÖLÜM/1. SEZON)

161 7 1
                                    

AlNaz Adil hocadan izin aldıktan sonra hastaneden çıkıp nikah dairesine doğru yola çıkmışlardır. Bir sürelik yolun ardından AlNaz nikah dairesine gelmiştir, ikili arabadan inip içeri girerler, gerekli konuşmalar yapıldıktan sonra 1 ay sonrasına nikah tarihi alırlar nikah dairesinden çıkarlar.
NAZLI: 1 ay sonra Nazlı Vefa olacağım
ALİ: Benim soyadımı taşımayı bu kadar çok mu istiyorsun
NAZLI: Dalga mı geçiyorsun sen tâbi ki çok istiyorum. Ben seninle ilgili her şeye baştan varım demişim, baştan evet demişim
ALİ: Cemal Süreyya bir şiirinde: “Karşıdan karşıya geçer gibi, sev beni önce bana, sonra bana, sonra yine bana bak” demiş. İşte seni öyle seviyorum. Sana aşık olduktan sonra gözüm senden başkasını görmez oldu. Seni çok seviyorum aşkım! Yüzünde gördüğüm gülümseme aşk şarkıları söylemem için yeterlidir. Senin gibi biriyle tanıştığım için inanılmaz şanslıyım. Kimse bundan daha iyisini yaşamamıştır... Bütün yollar sana çıkıyor, film izlesem içinde sen varsın, güneş açsa sen üşümüşsündür diye bulutlar yok olmuştur, kitap okusam seni anlatıyor, arılar bugün senin için bal yaptı, ben senin için yaratıldım, kalbim senin için atıyor, dünya senin için dönüyor. Bütün yollar aşktan geçiyor görüyor musun? Tüm dünyam senin üzerine kurulu, sen yoksan bende yokum, seni seviyorum... Tesadüfen tanıştık ama o günün kader olduğunu biliyorum. İlk konuştuğumuzda, çok iyi arkadaş olacağımızı biliyordum. Arkadaş olduğumuzda sana aşık olduğumu fark ettim. Sana söz veriyorum, yaşadığım sürece seni her zaman seveceğim. Gözlerin gönlüme en yakın liman. Bense o limandaki tek adam.
Lütfen üzerine alın! Kimseyi görmedim ben, senden daha güzel gülen.
Ben seni sevmek için sevmedim. Sevmek nasıl olurmuş gör diye sevdim.
Bu kadar güzel bakma ne olur! Aşık olurum. Sonra yakarsın içimi için için.
Ben bir sana sarılınca aldım yuva kokusunu. Sen yuva kokuyordun. Sonra mucize diye bir şeyden bahsettiler. Gözlerin geldi aklıma.
Kimselere söyleme. Ben ‘Seni’ yazarım, onlar şiir zanneder.
Mutluluk nedir dediler, yanında geçirdiğim anların anlamını anlatamadım.
Bana şair diyorlar da senin şiir olduğunu göremiyorlar.
Kimseye bu kadar takılmadı aklım.
Kimsenin gülüşü yakmadı kalbimi seninki kadar.
Bir gülüşün etrafa ışıklar saçtığını sen de gördüm.
O gülüşündeki gamze olmak isterim güzelliğine güzellik katmak için.
Nazlı bir kez daha eridiğini hissediyordu, acaba bu adam daha kaç defa kalbimi fethedecek diye düşünür içinden.
NAZLI: Ağladım, mahzunlaştım, sevdim bir şiir yazdım gözlerine. Gözlerin dile geldi dilimde aklım bakışlarının derdinde seni seven kalbimle bir şiir yazdım gözlerine adını andıkça kelimeler yazdım inci misali kelimeye hece dizdim seni görmeyen gözden bezdim bir şiir yazdım gözlerine... Sana şiir yazmak ne haddime. Varlığın şiir zaten... Kıskanıyorum. Parmaklarının değdiği kapı kolunu, yastığa değen saçlarını. Bana uzak olan seni, sana yakın olan her şeyi kıskanıyorum! Ben en güzel seni özlerken, en güzel seni severken ağlarım. Senden uzak olunca kanar yaralarım. Ben en güzel nefesimi, seni severken alırım ben en mutlu anımı seni severken yaşarım. Ben; seni yaşarken, seni beklerken, seni özlerken, seni severken kadın olurum, Seni ne kadar sevdiğimi öğrenmek istersen yere düşen her yağmur damlasını tutmaya çalış. Tutamadıkların benim sana olan sevgimdir.!Kalbimi durdurabilecek tek bir güç var bu dünyada, o da senin sözlerin sevgilim. O sözler bana can da verebilir, beni bir ömür boyu yalnızlığa da kilitleyebilir. Benim ellerimi tutmak ve hiç bırakmamak ikimiz için de en güzel seçenek olabilir... Sen bu dünyada başıma gelen en tatlı belasın, sen benim içimsin sen hayatımın anlamı, dünyam, her şeyim. Sen benim için en güzel ve en özel şeysin. Çocukça eğlendiğim, ruh eşim, canım, canımın içi. Sen benimsin. Seni çok seviyorum huzur kokulum.
ALİ: Nazlı hanım sizden beklenmeyen hareketler bunlar
NAZLI: Kocama layık olmaya çalışıyorum
İkili güle eğlene arabaya binerek ordan uzaklaşırlar. Akşama kadar gönüllerince eğlenip gezerler en sonunda bir lokantada oturmuş yemek yiyorlardı
NAZLI: Bugün için çok teşekkür ederim sevgilim, çok iyi geldi
ALİ: Hiç bir şeyden mahrum kalmanı istemiyorum Nazlı. Asker olduğum için çok sık göreve çağrılıyorum. Benim yüzümdem...
NAZLI: (Ali'nin konuşmasına izin vermez) Sakın yapma bunu, kendini suçlama. Ben sana evet dediğim zaman bunların hepsini göze alarak evet dedim. Korkuyor muyum korkuyorum, bir gün senin ölüm haberin gelecek diye çok korkuyorum. Ama diğer taraftan da çok gururluyum, çünkü yakında asker karısı olacağım. Bu herkese nasip olmaz Ali. (Ali'nin elini tutar) ben seni çok seviyorum Ali bunu hiç bir şey değiştiremez
ALİ: Bende seni çok seviyorum Nazlım
NAZLI: Ben bir lavaboya gidiyorum makyajımı tazeleyip geleceğim
ALİ: Makyaja ne gerek var ki Nazlı sen her halinle güzelsin
NAZLI: Belki kendimi sana beğendirmek istiyorum olamaz mı
ALİ: (gülerek) Bir şey demiyorum sustum
Nazlı çantasını alarak lavaboya gider, aradan 5 dakika geçmemiştir ki Ali'nin masasına iki kişi oturur
ALİ: Tanışıyor muyuz, çünkü benim masama izinsiz oturmanız için yürek yemiş olmanız lazım
ERMAN: Ben iş adamı Erman Barka (yanında ki adamı gösterir) Amerikalı iş ortağım Komer
Amerikalı adam elini Ali'ye uzatır ama Ali adamın elini tutmaz
ALİ: Ben şerefsizlerle el sıkışmam. Şimdi ne söylecekseniz söyleyin, nişanlımla yemekteyim
ERMAN: Biz kadınlara zarar vermeyiz, mecbur kalmadığımız sürece
ALİ: Ne istiyorsunuz
ERMAN: Madem daha fazla rahatsız olmak istemiyorsun o zaman iyi dinle çünkü sana ilk ve son uyarımız bu. Yolumuzdan çekil Ali Vefa
KOMER: Sınır dışında yürüttüğünüz faaliyetleri durduracaksınız. Suriye'de havaya uçurduğunuz kamp büyük etki bıraktı. Aramızda ki meseleleri barışçıl yollarla halletmek istiyoruz
ALİ: (yapmacık şekilde gülümser) Kulağınızı açın beni iyi dinleyin çünkü benim de size ilk ve son uyarım olacak (o sırada Nazlı makyajını bitirmiş masaya geliyordu. Tam o anda masada yabancı iki kişinin oturduğunu görür) çocuklarımızı yavrularımızı kaçıracaksınız, onlara her türlü eziyeti işkenceyi yapacaksınız, sonra bizden bu olaylara sesimizi çıkarmamamızı bekleyeceksiniz ama hesaba katmadığınız şeyler var (küçümser şekilde gülümser) bu milleti göğüs göğüse hiç bir savaşta yenemediniz yenemeyeceksiniz. Siyasi krizler çıkardınız olmadı, ekonomik krizler çıkardınız olmadı, olmayacak. Darbe yaptınız, darbe girişimleri yaptınız olmadı olmayacak. Üzerimize teröristlerinizi, hainlerinizi gönderdiniz bölemediniz, bölemeyeceksiniz. Biz kocaman bir ağacız, bizi en fazla biraz sallayabilirsiniz ama tek yaprağımızı düşüremeyeceksiniz. Mehmet Akif Ersoy'un bir lafı vardır. "Allah bir daha bu millete istiklal marşı yazdırmasın". Şimdi yedi düvel birlikte olun, topunuzla, tüfeğinizle, itinizle, köpeğinizle, nasıl geliyorsanız gelin. Ama bu millete bir daha istiklal marşı yazdıramayacaksınız. (ben bu cihana sığmazam dizisini bileniniz vardır, orda da böyle bir sahne geçmişti ve çok gururlanmıştım çok sevinmiştim, böyle bir sahne yazmasam gerçekten içimde kalırdı. Gerçekten çok mutlu olmuştum o sahnede) şimdi Amerikalı köpeğini de al defol git burdan
KOMER: Laflarınıza dikkat edin biz buraya tamamen dostane bir şekilde geldik.
ALİ: Biz sizin nasıl dost görünümlü  şeytanlar olduğunu çok iyi biliyoruz, o yüzden bu palavraları bırakın. Nişanlım birazdan gelir
ERMAN: (Erman ve Komer ayağa kalkar) Uyarımızı dikkate almanı öneririz aksi takdirde sonucu senin için pahalıya mal olur
ALİ: (Ali'de ayağa kalkar) Elinizden geleni ardınıza koymayın. Bu ülke sizin gibi sayısız soysuzları dize getirdi. Biz 15 Temmuz darbe girişiminde tankların önüne yatmış bir milletiz, böyle tehditlerle bizi korkutamazsınız
Erman ve Komer lokantadan ayrılırlar o esnada Nazlı gelir masaya
NAZLI: Canım onlar kimdi
ALİ: Boşver güzelim gecemizi mahvetmeyelim sonra anlatırım
NAZLI: Peki
ALİ: Kızmadın değil mi
NAZLI: Yok canım ne kızması olur mu öyle şey
AlNaz gecesine kaldığı yerden devam eder. Artık saat geç olmuştu AlNaz gün boyu gezmiş eğlenmişlerdi saat geç olduğu için Ali önce Nazlı'yı eve bırakmış sonra da kendisi eve dönmüştür. (AlNaz daha evli olmadığı için AçNaz birlikte kalıyordu) ikili yatmadan önce son rutinlerini yapıp uyurlar
(SABAH)
Ali sabah erkenden uyanmış kahvaltısını yapmış ve evden çıkarak karargaha doğru yola çıkmıştır. Bir sürelik yolun ardından Ali karargaha gelmiştir arabayı park ettikten sonra hızla arabadan iner ve odasına giderkek üniformasını giyer ve harekat merkezine gider, Erdem albay dahil herkes Ali'yi bekliyordu
ALİ: Komutanım (selam durur)
ERDEM: Otur Ali (Ali yerine oturur Erdem ayağa kalkar) evet arkadaşlar yeni bir tehdit ile karşı karşıyayız. Oğlum ekrana yansıt (asker slaytı başlatır) evet arkadaşlar ekranda görmüş olduğunuz kişiler arananlar listesinde başı çekiyor. Ülkemiz için büyük bir tehdit unsuru ikisi de
ALİ: Bir dakika
ERDEM: Bir sorun mu var Ali
ALİ: Komutanım ben bu ikisini dün gördüm
ERDEM: Nerde gördün evlat
ALİ: Komutanım dün akşam Nazlı'yla yemeğe gitmiştim Nazlı lavabo için yanımdan ayrıldı. O esnada iki kişi masaya oturdu
ERDEM: Ne istiyorlarmış
ALİ: Yürüttüğümüz sınır dışı faaliyetlerimizi durdurmamızı istiyorlar. İşin özü komutanım tehdit ediyorlar. "Sözde" barışçıl yollarla halletmek istediklerini belirttiler ama
ERDEM: Onların barışçıl yollarını biliyoruz biz evlat.
ALİ: Şüpheniz olmasın komutanım cevabını verdim
ERDEM: İşin kötü yanı evlatlar, o kadar suçlara rağmen sabıkaları tertemiz
ENES: O zaman içerde adamları var komutanım
ERDEM: Kesinlikle. Onu geçtim ülkemizde istedikleri gibi gezebiliyorlar, gençlerimizi zehirliyorlar, kendi taraflarına çekiyorlar, bizim gençlerimizi bize silah doğrultmak için bu soysuzların yapmayacakları şey yok. İlk göreviniz evlatlar sokaklara iniyorsunuz gençlerimizi bu illetten kurtarın (Ali'ye döner) Ali bunlar seni boşu boşuna ziyaret etmemiştir. Bu işin içinde bir bit yeniği vardır
ALİ: Komutanım tahminimce bunlar beni tekrardan ziyaret edecektir.
ERDEM: Evlat bu bir plan da olabilir. Bunlara güven olmaz
ALİ: Her şey olabilir komutanım (bir süre sessizce derin derin düşünür) komutanım
ERDEM: Evet Ali
ALİ: Komutanım dün sınır dışı faaliyetlerden bahsettiler. Sınırda karakol, kışla, birlik, askeri bir birlik var mı
MUSTAFA: Komutanım sınırda bir karakol var
ALİ: Komutanım oraya saldıracaklar
ERDEM: Buna izin vermeyiz evlat vermeyeceğiz. Derhal hazırlanın çocuklar
TİM: (önce hepsi ayağa kalkar sonra aynı anda bağırır)EMREDERSİNİZ KOMUTANIM
Pençe timi hızla hazırlanmaya gider. Bir kaç dakikanın ardından pençe timi hazır hale gelmiştir hepsi karargahın önünde bekliyordur, kısa bir bekleyişin ardından Erdem albay pençe timinin karşısına gelir
ERDEM: Pençe timi fazla söze gerek yok, karakola saldıracaklar, orası onların cehennemi olacak. Orda ki vatan evlatlarına zarar gelmesine izin vermeyin çocuklar. (bağırır) ALLAH YARDIMCINIZ KILICINIZ KESKİN OLSUN
TİM: (hepsi aynı anda bağırır) SAĞOL
Pençe timi helikopterin yanına gider, hepsi helikoptere bindikten sonra helikopter havalanır, Erdem ise helikopter gözden kaybolana kadar bakar
ERDEM: (kendi kendine konuşur) Allah yardımcınız olsun çocuklar
Kamera yine ıssız bir ormanı gösterir. Kamera yine aynı bağ evini gösterir. X kişisi önce tıraşını olmuş sonra banyo yapmıştır. Banyodan sonra güzel bir şekilde giyinir. Her şeyi tamamladıktan sonra boy aynasından kendine bakar. Yeterince saklanmıştır artık ortaya çıkmanın vakti geldiğini düşünüyordur. En son olarak boynuna bir tane kolye takmıştır bu kolyenin aynısı Ali'de de vardır. O esnada telefonu çalar
X: Evet (telefonda ki kişi kısa bir açıklama yapar) merak etmeyin her şey planlandığı gibi olacak (telefonda ki kişi tekrar konuşur) tamam (görüşme biter x kişisi aynadan kendine bakar) bakalım beni görünce nasıl bir tepki vereceksin Ali Vefa. Yıllar sonra beni karşında görünce ne yapacaksın acaba.
X kişisi bağ evinden çıkıp arabasına biner, arabayı çalıştırdıktan sonra hareket ettirerek gitmeye başlar. İkili uzun yıllar sonra karşı karşıya gelecekti. X kişisi eskiden Ali'yi çok sever çok değer verirdi ama şimdi en büyük düşmanıydı. Ali darmadağın olacaktı çünkü bu kişiyi öldü biliyordu
X: Geliyorum Ali Vefa, senin için geliyorum....

"VATAN SAĞOLSUN" (ALNAZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin