"VATAN SAĞOLSUN" (12. BÖLÜM/1. SEZON)

218 17 1
                                    

Ali binanın önüne gelir, kapıda ki korumalar Ali'yi görünce hemen durdururlar
KORUMA2: (silahlarını Ali'ye doğrulturlar) Dur kimsin sen (Ali cevap vermez) kimsen sen dedim
Adam dışarı çıkıp Ali'nin yanına doğru gelir, adam iyice Ali'ye yaklaşınca Ali çevik bir hareketle adamın şah damarına hançer saplar, adam oracıkta can verirken Ali ikinci adamın harekete geçmesine izin vermeden hançeri adama fırlatır ve diğer adam da orda ölür. Ali sessiz adımlarla içeriye girer. Büyük bahçede ilerlemeye başlar. O esnada bir adam daha çıkar karşısına hızlıca onu da etkisiz hale getirir. Ali sessiz ve hızlı adımlarla ilerliyordu, karşısına kim çıkarsa etkisiz hale getiriyordu. Ali eve girer, tam o sırada bir adam arkadan Ali'nin boğazına sarılır, ikili arasında biraz boğuşma yaşanır. Ali en sonunda adamın karnına bir kaç kez dirsek atar ve adamın elinden kurtulur ve adamın boynunu kırarak etkisiz hale getirir. Saatler ilerledikçe korumalarda gözle görülür bir azalma olmuştur. Son bir kişi kalmıştır. Ali bir yere saklanarak adamın gelmesini bekler, adam elinde silahla evin içinde gezerek Ali'yi arıyordu tam Ali'nin olduğu yerden geçerken Ali adamın eline tekme atar ve adamın elinde ki silah yere düşer, adam Ali'ye yumruk atar ama Ali eğitimli bir asker olduğu için çok kolay hamleleri savuruyordu. Ali adamı öldürmez ama güzel bir dayak atar.
ALİ: Erman ve Komer nerede (adam konuşmaz) sana bir soru sordum Erman ve Komer nerede dedim
ADAM: Bilmiyorum
ALİ: Tekrar soruyorum, Erman ve Komer nerede (silahını çıkarıp adamın ağzının içine koyar) 5 saniyen var, 5 saniye sonunda gebertirim seni. 5 4 3 2 1
Ali tam adama sıkacak iken adam sesler çıkarır
ALİ: Konuşacak mısın (adam evet anlamında başını sallar, Ali silahı çeker) konuş Erman ve Komer nerede
ADAM: İkisi de evde değil, dışarı çıktılar nereye gittiklerini söylemediler
ALİ: Söylemediler öyle mi
ADAM: Evet
ALİ: Lan bana bak ben sabrımın sonundayım artık. Yerlerini söyledin söyledin, söylemedin seni kurşuna dizerim
ADAM: Gerçekten bilmiyorum bize pek bir şey söylemezler, sadece görev olduğu zaman konuşurlar bizimle
Ali daha fazla dayanamaz ve adama sıkar şarjörü boşaltır. Etrafta ne var ne yoksa bağıra çağıra ortalığı dağıtır
ALİ: Erman Erman seni bulacağım Erman bulduğum zaman bana beni öldür diye yalvaracaksın soysuz herif yalvaracaksın. (Ali'nin aklına hastane gelir hemen telefonundan Nazlı'yı arar telefon kısa bir çalmanın ardından açılır) alo Nazlım
NAZLI: Alim
ALİ: Güzelim senden bir ricam olacaktı
NAZLI: Ne istersen aşkım
ALİ: Beliz ablayla konuşsan hastaneye geldiğim günün kamera kayıtlarını bana atsa çok önemli
NAZLI: Hayırdır inşallah Ali niye istiyorsun kamera kayıtlarını
ALİ: Şu an anlatamam Nazlım ama çok önemli bunu bil. Mecbur kalmasam istemem biliyorsun
NAZLI: Tamam canım
ALİ: Bana güvendiğin için teşekkür ederim
NAZLI: Güvenimi hiç bir zaman boşa çıkarmadın, çıkarmayacağını da biliyorum sevgilim. Elbet vardır bir nedeni
ALİ: Seni çok seviyorum huzurum, güneşim, yaşama sebebim
NAZLI: Yalnız sen böyle konuşursan ben eririm burda
ALİ: Hak edene hak ettiğini vereceksin
NAZLI: 2 hafta kaldı düğüne
ALİ: Heyecanlı mısın
NAZLI: Belki şu an değil ama zaman yaklaştıkça heyecan bastıracak. Hele seninle bir olacak olmak beni daha da heyecanlandırıyor
ALİ: Biliyorsun ki seni korktuğun, istemediğin veya hazır olmadığın bir şeye zorlayamam hakkım yok buna. Sen ne zaman hazırım dersen o zaman yaparız
NAZLI: Biliyorum ve bu yönünü daha çok seviyorum. Bazıları iki dakikalık zevkleri için karşısında ki insanı hunharca kullanıyor
ALİ: Ben onlar gibi değilim
NAZLI: Seni çok seviyorum kocacım
ALİ: Bende seni çok seviyorum karıcığım
Görüşme biter Ali telefonu kapatıp cebine koyar. Ondan sonra duvara büyük harflerle bir yazı yazar
ALİ: Artık sana huzur yok Erman efendi. Seni bulana kadar durmayacam
Ali yapacak pek bir şey olmadığı için evden çıkar, geride ise cesetlerle dolu ve darmadağın olmuş bir ev bırakır arkasında... Açelya kaç kez Nazlı'ya seslenmiş ama Nazlı cevap vermemiştir Açelya merak edip mutfaktan çıkıp salona gelmiş ve aptal aşıklar gibi sırıtan Nazlı'yı görmüştür
AÇELYA: Kız sabahtan beri sana sesleniyorum duymuyor musun (Nazlı dalgın olduğu için yine duymaz Açelya Nazlı'yı dürter) Nazlı sana diyorum
NAZLI: Ha ne, bir şey mi dedin Açi
AÇELYA: Diyorum ki acaba yeni bir eve mi taşınsak
NAZLI: Bu evin nesi var Açi
AÇELYA: Kızım senin bu kadar saf olduğunu bilmiyordum ya
NAZLI: Açi akşam akşam ne diyorsun ya
AÇELYA: Kız sabahtan beri sana sesleniyorum duymuyorsun, yanına geliyorum aptal aşıklar gibi sırıtıyorsun. Tamam anladık Ali'yi seviyorsun da biraz kalbinde bize de yer bırak hayır kıskanmaya başlıyorum artık
NAZLI: (Açelya'ya sarılır) Kıyamam ben sana
AÇELYA: Nazlı
NAZLI: Şaka yapıyorum ya
AçNaz kısa bir sarılmanın ardından ayrılırlar
AÇELYA: Hadi mutfağa Nazlı Vefa (gülerek)
NAZLI: (gülerek) Sevdim bunu
AçNaz birlikte mutfağa giderek akşam yemeği hazırlarlar, yemeğe başlamadan önce de Beliz'e mesaj atmış ve Ali'nin o gün ki kamera kayıtlarını istediğini ve hayat memat meselesi olduğunu yazmıştır... DorDem birlikte dışarı çıkıp yemek yeme kararı almıştır, hastaneden dolayı pek dışarı çıkamıyorlardı. Bir lokantaya gidip masaya otururlar, görevli gelip siparişleri aldıktan sonra ordan ayrılır.
DORUK: İyi düşündün küheylanım, iş yüzünden kendinize vakit ayıramıyoruz
DEMİR: Keşke Ali'de olsaydı ya. Üçümüz beraber olurduk ne güzel
DORUK: Sen geçenlerde hastanede olanları duydun mu
DEMİR: Ne olmuş hastanede
DORUK: Ali'nin olduğu zaman, yaralı bir askerini getirmişti
DEMİR: Evet hatırlıyorum
DORUK: Ferman hocaya bir kafa tutuşu vardı görmen lazımdı
DEMİR: O Ferman efendiyi ancak Ali gibileri dize getirir (o sırada siparişleri gelir)
GARSON: Var mı bir isteğiniz efendim
DEMİR: Hayır yok teşekkür ederiz olursa söyleriz
GARSON: Afiyet olsun
Garson masadan uzaklaşırken DorDem yemeklerine başlar... Beliz mesajı görür görmez hemen Ali'yi aramış telefon bire süre sonra açılmıştır
ALİ: Beliz abla
BELİZ: Alicim hayırdır kamera kayıtlarını istemişsin
ALİ: Beliz abla mecbur kalmasam istemem seni de böyle bir duruma sokmam biliyorsun. Çok önemli olmasa yapmazdım, şüphelendiğim bazı durumlar var, onları açığa çıkarmam için gereklidir
BELİZ: Peki canım atıyorum sana
ALİ: Teşekkür ederim Beliz abla
BELİZ: Ne demek canım yardımım dokunduysa ne mutlu bana
Görüşme biter Beliz ise o tarihin kamera kayıtlarını Ali'ye atar, Ali ise kaydı izlerken yabancı bir adamın masaya gelip telefonu aldığını bir iki dakika sonra bıraktığını görür. Ali hemen kaydı Enes'e atar ve Enes'i arar telefon kısa bir çalmanın ardından açılır
ENES: Emredin komutanım
ALİ: Enes sana bir video attım senden ricam onu araştırır mısın, o adamın adı, sanı, kaçta yemek yer, kaçta yatar, kaçta uyanır, ayakkabı numarası, giydiği çorap rengine kadar bulacaksın. Her şeyin kaynağı bu adam olabilir
ENES: Emredersiniz komutanım. Bilgiler bir saat içinde elinizde olur
ALİ: Eyvallah koçum sağolasın
ENES: Komutanım
ALİ: Evet Enes
ENES: Böyle olmuyor komutanım buranın sizsiz hiç tadı tuzu yok. İzin verin yanınızda yer alalım böyle hiç bir şey yapmadan beklemek zoruma gidiyor komutanım
ALİ: Enesim benim başım dik alnım ak. Biz bu vatan uğruna seve seve gözümü kırpmadan ölmeyi göze almışız biz. Varsın ayrı olalım gönüllerimiz kalplerimiz bir olsun. Siz bana inanıyorsunuz ya bana güç veren budur. Videoyu komutanlarımıza göster, bir daha ki sefere bir vatan evladını suçlamadan önce iki kere düşünsünler
ENES: Emredersiniz komutanım
Görüşme biter Ali ise arabasına binerek ordan uzaklaşır...
(3 GÜN SONRA)
Aradan 3 gün gibi bir zaman geçmiştir. Bu üç gün içinde Ali'nin suçsuz olduğu ispatlanmıştır. Ali Enes'in de yardımıyla adamı bulmuş ve suçunu itiraf ettirmiş ve bunu kayıt altına almıştır.
(**Flaş beck**)
Adam evinde otururken evin kapısı çalınır, adam elinde silahla kapıya yanaşır
FURKAN: Kim o
ALİ: (kendini kurye gibi tanıtır) Siparişinizi getirdim efendim
FURKAN: Sipariş mi, ben bir şey sipariş vermedim
ALİ : Ama nasıl olur, burası Yılmaz apartmanı 4. Kat değil mi
FURKAN: Evet
ALİ: İsminiz Furkan Toksöz değil mi
Furkan en sonunda inanmış ve kapıyı açmıştır, kapıyı açmasıyla Ali'nin adama kafa atması bir olmuştur. Adam aldığı darbeyle yere düşerken Ali ve Enes içeri girip kapıyı kapatıp kilitler
ALİ: Sürpriiiz (Furkan burnunu tutarak yerde kıvranıyordu)
FURKAN: Sen
ALİ: Ben ya ben, sevindin mi beni gördüğüne
Enes adamı kaldırarak salona gelirler ve tabiri caizse adamı koltuğa fırlatır
ALİ: Ne sen beni yor, ne de ben seni. Adam akıllı anlat itiraf et suçunu.
FURKAN: Ne suçu ne diyorsun sen ya
ALİ: Anlaşıldı, Enesim bizi yalnız bırakır mısın
ENES: Emredersiniz komutanım
ALİ: (Enes salondan çıkıp başka odaya geçer, Ali ise gömleğinin kollarını katlar) Sana bir sır vereyim mi. Bizi tanıdığınızı iddia ediyorsunuz ya, bizi hiç tanımıyorsunuz. Bana istediğiniz suikasti yapın, istediğiniz hainliği yapın, teröristlerinizi gönderin üstüne ama beni amacındam döndüremeyeceksiniz, yolumdan döndüremeyeceksiniz, size istediğinizi vermeyeceğim. Ben bu vatan uğruna ölmeyi göze almışım, siz mi beni korkutacaksınız. Ben ölürüm ama gözüm arkada kalmaz. Çünkü bu devlet askerinin intikamını alır, şehit kanı yerde kalmaz. Bir Ali gider yerine bin Ali gelir. Bizler bitmeyiz, yapamayacaksınız, bölemeyeceksiniz, bizi öldüremezsiniz
Ali adamı dövmeye başlar ama bu normal bir dayak değildir. Ali tüm hıncını, sinirini, öfkesini bu adamdan çıkarır. Her şeyi kaldırırdı ama vatan hainliği kırmızı çizgiydi Ali için. Adamın yüzü dağılmış kan içinde kalmıştı. Adam en sonunda pes etmiş ve her şeyi itiraf etmiştir Ali'de bunu kayıt altına almıştır
(ŞİMDİ Kİ ZAMAN)
Sabah Ali'ye telefon gelmiş ve acilen karargaha çağrılmıştır. Ali'de hızlıca hazırlanmış ve karargaha gitmiştir, asker eşliğinde toplantı odasına gelmiştir. Önce asker girer içeriye, sonra kısa bir bekleyişin ardından asker çıkıp Ali'yi içeri alır. İçerde Erdem, Derya ve bir kaç rütbeli komutan daha vardır
ZİYA: Hoşgeldiniz yüzbaşım
ALİ: Sağolun komutanım (kısa bir hatırlatma Ali'nin telefonunda ki virüs temizlenmiştir)
MAHMUT: Kayıtları izledik siz masadan ayrıldığınız esnada biri gelip sizin telefonunuzu almış ve bir program yüklemiş. Bu şekilde hareketlerimizi izliyorlarmış
ALİ: Gerçeğin farkına varmanız ne güzel
ZİYA: Size bir özür borcumuz var Yüzbaşım
ALİ: Hayır komutanım istemiyorum
ERDEM: Evlat
ALİ: Benim çocukluk hayalim hep asker olmaktı, sürekli onları örnek alır onlara özenirdim. Büyüdüm, genç bir birey oldum, harp okuluna başvurdum, sınavlara, mülakatlara girdim. Tüm okulları dereceyle bitirdim, sonra harp okulunu bitirdim, gece gündüz demeden çalıştım, çabaladım. En sonunda Allah nasip etti asker oldum, terfi aldım sayısız operasyonlara çıktım. Düşmanın üzerine bir kâbus gibi çöktüm, huzur vermedim korktular, kaçtılar, içimize hainlerini soktular, yavrularımızı kaçırdılar, kadınlarımıza tecavüz ettiler mahkemeye çıktıkları zaman bir takım elbise, bir kravat, bir pişmanım sözü bir de iyi hal indirimi geldi mi tamam o soysuz serbest.
MAHMUT: Bunları neden anlattınız bize Yüzbaşım
ALİ : Mahkeme duvarında "adalet mülkün temelidir" yazısı var. Ama ben o adaleti bizim ülkemizde göremiyorum. Tek başıma savaşır, tek başıma mücadele eder ama gerekirse o adaleti ben sağlarım. Biz dosta güven düşmana korku salacağız. Ben Allah izin verdiği sürece hayatta oldukça her haksızlığa, her zulme uğrayana, çoluk, çocuk, yaşlı, bebek demeden Gazze'yi bombalayan İsrail köpeklerine gerekirse tek başıma giderim savaşırım. En azından içim rahat olur çünkü ben görevimi yapıyorum. Dış güçlerden zerrece korkum yoktur gelecekleri varsa görecekleri de var, Allah'tan başka kimseden korkum yoktur. Biz bu vatan uğruna ne kadar şehit verdik. 15 Temmuz darbe girişimini ne çabuk unuttunuz, darbenin seyrini değiştiren kahramanımız Ömer Halis Demir'i ne çabuk unuttunuz. Naaşından 30 kurşun çıktı komutanım 30 kurşun. Vatandaşlarımız, kardeşlerimiz, ablalarımız, abilerimiz, analarımız,  babalarımız şehit oldu 15 Temmuzda. Ellerinde hiç bir şeyleri yok iken korkusuzca tankların önüne yattılar. Ben böyle bir milletin böyle bir vatanın evladı olmaktan çok gurur duyuyorum orası ayrı. Her şeyi kaldırırım her şeyi hazmederim ama beni vatan hainliği ile suçlamayın komutanım. Dile getirmeyi hiç sevmem ama kaç kere vuruldum vücudumda hâlâ kurşun izleri var. Benim zoruma giden bu oyunun kurulması değil, siz komutanlarımın bana inanmaması beni asıl üzen budur
ZİYA: Haklısınız Yüzbaşım ama sizde iyi biliyorsunuz ki ülkenin çıkarları için her şeyi düşünmek zorundayız
ALİ: Biliyorum konutanım biliyorum
ERDEM: Ali komutanların ve ben sen gelmeden önce konuşup bir karara vardık ve senin için en uygun kararı aldık
ALİ: Kararınızı açıklamadan önce söylemek istediğim şeyler var. Bu güne kadar siz komutanlarımın emrinde çalışmak bu vatana, bu bayrağa hizmet etmek benim için bir onurdur komutanım. Benim Allah'tan başka kimseden korkum yok hepimiz kaderimizi yaşıyoruz, asker olmuşum olmamışım önemli değil yeter ki vatan sağolsun.
ERDEM: Kararımız....

"VATAN SAĞOLSUN" (ALNAZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin