"VATAN SAĞOLSUN" (18. BÖLÜM/1. SEZON)

202 25 3
                                    

MUSTAFA: Komutanım biz ne yapıyoruz burda niye geldik buraya
Mustafa ve Erdem ıssız bir yerde bir eve gelmiştir
ERDEM: Bana güveniyor musun Mustafa
MUSTAFA: Konutanım o nasıl laf öyle tâbi ki güveniyorum
ERDEM: (derin bir nefes alır) Bak oğlum şimdi içeri gireceğiz, içerde bir şey var sakin kalmanı ve metanetini korumanı istiyorum
MUSTAFA: Konutanım ne diyorsunuz anlamıyorum
ERDEM: Gel benimle
Erdem ve Mustafa birlikte içeriye girer, ikili birlikte salona gelir, orda sırtı dönük biri vardır. Sırtı dönük kişi yavaş yavaş yüzünü döner yüzünü dönmesiyle Mustafa'nın donup kalması bir olur. Şu an ne yapacağını bilmiyor olduğu yerde öylece duruyordu. Bir şey söyleyecek veya bir tepki verecek gücü kendinde bulamıyordu. Tüm geçmişi şu an zihninde canlanıyordu. Vücudu kaskatı kesilmiş durumdaydı. Gözleri dolmuş bir kaç damla yaş düşmüştü, gözünde ki yaşlar durmaksızın akıyordu, silmenin boşa bir çaba olduğunu bildiği için silme gereği de duymuyordu. Ayakları istemsizce geriye gidiyordu
MUSTAFA: A... Ama bu na... Nasıl olur
ALİ: Mustafam kardeşim
Mustafa sadece ağlıyor bir şey yapamıyordu, konuşamıyordu, bir tepki veremiyordu
MUSTAFA: (Erdem'e bakar) Komutanım bu nasıl olur
ERDEM: Herkes bir süre Ali'yi öldü bilecek
MUSTAFA: Peki bunda ki maksadımız nedir
ALİ: Beni vuran kardeşim Onur Mustafa. İnanması güç farkındayım ama bunu yapan Onur
MUSTAFA: Nasıl, ama komutanım sizin kardeşiniz
ALİ: Evet ölmüştü hepimiz onu öldü biliyorduk ama yıllardır saklanıyor bu gün için bekliyormuş
MUSTAFA: Anlayamıyorum, bir insan neden bunu yapar sizin gibi birine hem de
ALİ: Öğreneceğiz Mustafa, ne olduğunu öğreneceğiz
MUSTAFA: Nasıl yapacağız
ERDEM: Ali burda saklanacak
ALİ: Benim bir süre ölü olarak kalmam herkes için daha hayırlı Mustafa
MUSTAFA: Peki bunda neyi planlıyoruz
ALİ: Onur bunu tek başına yapmış olamaz, o gün karşımda olan benim kardeşim Onur değildi. Nefret dolu sözler ve kin dolu bakışları vardı
ERDEM: Erman olabilir mi
ALİ: Hayır komutanım Erman değil, Onur'un arkasında gizli bir güç var, bizim o gücü ortaya çıkarmamız gerekiyor
ERDEM: Onur'un asıl niyeti ne olabilir Ali
ALİ: Bir çok ihtimal olabilir komutanım. Şu an karşımda Onur yok, bambaşka biri var
MUSTAFA: Sizin yokluğunuzda bunlar azıtacak
ALİ: Amacımız tam olarak bu Mustafa. Benim yokluğumu fırsat bilerek saldırıya geçecekler, onlara hiç beklemedikleri bir yerde, hiç beklemedikleri bir zamanda öyle bir darbe vuracağız ki, bizi hafife almanın bedelini ödeyecekler. Benim yokluğumda size Serdar yüzbaşı önderlik edecek. Çok yakın bir arkadaşım ilkokuldan bu zamana kadar bağımız kopmadı. Ona gözüm kapalı güveniyorum
MUSTAFA: Bahsettiğiniz kişi biliyor mu
ERDEM: Hayır Mustafa oda bilmiyor, operasyonun sorunsuz ilerlemesi için böyle olması gerekiyor. Hataya yer yok gizli operasyon
MUSTAFA: Komutanım (Ali'ye sarılır öyle bir sarılır ki Ali'ye sanki bıraksa elinden kayıp gidecekmiş gibi sarılır Ali'de bunu karşılıksız bırakmaz ve oda Mustafa'ya sarılır)
ALİ: Tamam aslanım tamam ben çok şükür ki hayattayım daha yaşayacak ömrümüz varmış demek ki (İkili bir süre sonra ayrılırlar)
MUSTAFA: Mezara defnettiğimiz kişi kimdi peki
ERDEM: Kimsesiz biri
ALİ: Ben hâlâ ölüyüm Mustafa unutma
MUSTAFA: Emredersiniz komutanım
ALİ: Vakti geldiğinde ortaya çıkacağım
ERDEM: Ali'nin yaşadığını kimse bilmemeli Mustafa
MUSTAFA: Başka kimler biliyor
ALİ: Üst düzey komutanlarımız, Erdem albayım ve sen. Mustafa senden özel bir ricam olacak
MUSTAFA: Emredin komutanım
ALİ: Emir değil rica, bizimkileri sık sık ziyaret et onları yalnız bırakmayın
MUSTAFA: Emriniz başım gözüm üstünedir komutanım
ALİ: Eyvallah koçum sağolasın
ERDEM: Artık gitmemiz gerekiyor
ALİ: Benim yokluğumda bu soysuzlar dört bir yandan saldıracaktır
ERDEM: Planımızı ona göre yaptık her şeyi ayarladık
MUSTAFA: Geriye sadece bunların harekete geçmesi kaldı
ALİ: Aynen öyle koçum
Üçlü konuşmaya devam eder. Kamera Vefa ailesinin evini gösterir bugün Pazar günü olduğu için herkes izinliydi. Güler, Vildan ve çocuklar hep birlikte Selvi gülün evine gelmiştir. Açelya Nazlı'yı bir saniye bile yalnız bırakmazken evin kalanı kendi halindeydi. Nazlı hayata küsmüştü bir elinde Ali'nin fotoğrafı diğer elinde Ali'nin gömleği vardı
İPEK: (AçNaz'ın yanına gelir) Nazlı (Nazlı bitap düşmüş bir şekilde İpek'e bakar, İpek ise Nazlı'nın halini görünce soracağı sorudan vazgeçmiştir) nasılsın diye soracaktım ama görüyorum ki
AÇELYA: Hiç bir şey yemiyor, içmiyor, uyumuyor, sadece böyle Ali'nin fotoğrafına bakıyor
İPEK: Naziko olmaz böyle
NAZLI: Ne olmaz İpek, ne olmaz (ağlıyarak) ben diğer yarımı kaybetmişim sen abim dediğin adamı kaybettin, Ferda abla bir parçasını kaybetti, berhayat hastanesi bir arkadaşını kaybetti, Selvi anne Adil baba evlatlarını kaybetti. Ne olmaz neyden bahsediyorsun sen ha, ben evleneceğim adamı, evladım babasını kaybetti. Beni teselli etmeyin beni rahat bırakın artık
Nazlı Ali'nin gömleğine sarılarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar, İpek ve Açelya'nın elinden ise birbirine bakmaktan başka bir şey gelmez. Açelya ve İpek odadan çıkarak Nazlı'yı tek başına bırakırlar. Nazlı ise geçmişi düşünür Ali'yle yaşadığı mutlu anları hatırlar
(**Flaş beck**)
Ali odasında çalışırken odanın kapısı çalınır
ALİ: Gel (içeriye asker girer)
ASKER: (selam durur) Komutanım
ALİ: Evet
ASKER: Bir hanımefendi geldi sizi soruyor, nişanlınız olduğunu söylüyor
ALİ: Al içeri al
Asker dışarı çıkar, Ali ise Nazlı gelmeden dosyaları çekmeceye koyar, o esnada Nazlı içeri girer, Ali sevdiceğini görünce hemen oturduğu yerden kalkar ve Nazlı'nın yanına gider ve ona sımsıkı sarılır, Nazlı'da aynı şekilde karşılık verir
ALİ: Hoşgeldin
NAZLI: Hoşbuldum canım (Ali mümkünmüş gibi daha çok sarılır Nazlı'ya, Nazlı ise gülerek) hayırdır
ALİ: Çok özledim seni
NAZLI: (AlNaz birbirine sarıldıktan sonra ayrılırlar, Nazlı ise Ali'nin dudağına küçük bir buse kondurur) Bende seni çok özledim
AlNaz birlikte koltuğa oturur
NAZLI: Sen gelemiyorsun dedim ben sürpriz yapayım
ALİ: Çok iyi yapmışsın Nazlım. Seninle de pek ilgilenemiyorum özür dilerim
NAZLI: Ali yapma şunu kaç defa konuştuk seninle bunu. Ben bunların hepsini göze alarak sana evet dedim seninle bu yola girdim, sonuçları olacaktı elbette
ALİ: (boğazını temizler) Nazlım
NAZLI: Evet bu sefer ne gelecek merak ettim
ALİ: Niye öyle dedin ki
NAZLI: Ne zaman ciddi bir konuşma yapacak olsan önce boğazını temizler, uygun anı beklersin, nişanlımı tanıyorum artık
ALİ: Nazlım
NAZLI: Canım
ALİ: Bu konuşmayı yapmak için gerçekten çok düşündüm
NAZLI: Ali kurbanın olayım yine ölümden falan bahsetme, haberlerde yeterince görüyoruz
ALİ: Bahsedeceğim Nazlı bahsedeceğim. Hem Nazlım eskiden sen daha sağlamdın ne oldu sana böyle, sen bir asker eşisin Nazlım, bunun ne kadar zor ve ağır olduğunu anlayabiliyorum benim için korkuyorsun ama gün gelecek sana benim şehit haberimi verecekler o zaman güçlü olmak zorundasın.
NAZLI: (ağlıyarak) Ali
ALİ: Lütfen Nazlı kesmeden dinle. Ölüm bu ne zaman ne olacağı, nerden geleceği belli olmaz. Her zaman vakitsiz olur, gün gelir dost kurşunu ya da kalleş kurşunu ile ölürsün. On dakika sonramızın garantisi yok Nazlı. Ne zaman nasıl olacak hiç belli olmaz o yüzden seninle bu konuşmayı yapmam gerekiyor ben ölürsem vasiyetim şudur, üzülmeyin hatta beni mutlu an kendini kapatma, hayata karşı küsme. Ve bana bir şey olursa kendinize iyi bakın hayata kapatmayın beni güzel anın olur mu
NAZLI: (ağlıyarak Ali'ye sarılır) Konuşmasana böyle, sana sürpriz yapmak istedim ama sen beni ağlatıyorsun
ALİ: (Nazlı'ya sımsıkı sarılır) Kurban olurum ben sana, sen bir asker eşisin Nazlı, asker eşi ağlamaz gurur duyar sen de kendini hayata kapatıp beni boşuna ölmüş olarak gösterme, herkese inat her şeye inat hayatına devam et.
Ali o gün Erdem albay'dan izin alarak erken çıkmış ve günün geri kalanını Nazlı'yla birlikte geçirmiştir
(**Flaş beck biter**)
Nazlı bunları düşünerek yatakta doğrulur tam o esnada tüm kadınlar odaya girer
SELVİ: Nazlı
NAZLI: Anne
FERDA: Nasılsın Nazlı
NAZLI: Ali'yi özlüyorsunuz (herkes bu cümle karşısında sessiz kalır) bende özlüyorum çok özlüyorum. Ama böyle yaparak onun anısına saygısızlık yapmayacağım
GÜLER: Nazlı neler diyorsun
NAZLI: Bir gün Ali'nin yanına gitmiştim, onunla böyle bir konuşma yapmıştık, olur da bana bir şey olursa kendinizi hayata kapatmayın beni güzel anın diye bir konuşma yapmıştık. Bunu hatırladım, Ali'nin son isteğini yerine getireceğim
BELİZ: (Nazlı'nın yanına oturur ve ellerini tutar) Nazlı sen iyi değilsin bunlar senin kafanda kurguladığın sahneler olabilir mi
NAZLI: Benim akıl sağlığım gayet yerinde Beliz abla. Ali benden böyle bir şey istedi, kendimi harap ederek onun anısına saygısızlık yapmayacağım
Nazlı odadan çıkıp mutfağa gider, diğer kadınlar da Nazlı'nın arkasından gider. Nazlı mutfağa gelerek yemek için hazırlık yapmaya başlar diğerleri ise sadece Nazlı'yı izliyordu
VİLDAN: Nazlı
NAZLI: Ya ben delirmedim, Ferda abla Selvi anne hatırlarsanız ben bir gün izin alıp çıkmıştım, Ferda ablaya Ali'ye sürpriz yapacağım demiştim
FERDA: Evet evet hatırladım
NAZLI: İşte o gün Ali'yle böyle bir konuşmamız oldu. Ve bende bir asker eşi olarak yapmam gerekeni yapacağım. Şimdi soruyorum bana böyle deli gözüyle bakmaya devam edecek misiniz yoksa akşam için yemek mi hazırlayacağız
SELVİ: (gülerek) Bir elini yüzünü yıka üstüne başına çeki düzen ver ondan sonra gel, bu halde mutfağıma girme
NAZLI: (gülerek) Tamam
SELVİ: Bana da sadece anne de Selvi anne deyince kendimi garip hissediyorum
BELİZ: (Nazlı koşarak banyoya gider) Ne diyorsunuz
FERDA: Ben inanmak istiyorum, Ali hep ölümden bahsediyor diye ben, annem, babam çok kızardık Ali'ye. Şu an o kızmanın ne kadar boş olduğunu çok iyi anlıyorum. Ali sadece benim kardeşim değildi
SELVİ: Ali Ferda için sadece bir kardeş değildi, Ali'den bir kaç yaş büyük olmasına rağmen Ali'yle öyle güzel ilgileniyordu ki, aralarında farklı bir bağ oluşmuştu. Bir derdi olduğu zaman hep Ferda'ya anlatırdı Ali, birlikte çözüm bulurlardı, bir derdi, bir sıkıntısı olduğu zaman hep Ferda'yla konuşurdu. Bizden bir şey saklamazdı evet, bize de derdini anlatırdı ama Ferda'ya daha çok bağlıydı. Ferda'nın yeri Ali'de apayrıydı. O sadece Ali'nin ablası değildi sırdaşı, yoldaşı, her şeyiydi Ali'nin
FERDA: (ağlıyarak) Anne
SELVİ: Kızım
Selvi ve Ferda birbirine sımsıkı sarılır, ama bu normal bir sarılma değildir, bir çok anlam barındıran bir sarılmadır bu. Acının, hüznün, birikmişliğin, mutluluğun sarılmasıdır bu. Selvi ve Ferda birbirine sarıldıktan sonra ayrılırlar
BELİZ: Ferda'yla aynı üniversitedeydik, Ali hep okul çıkışı onu almaya gelirdi, öyle güzel ilişkileri vardı ki, hep imreniyordum onlara. Ali gibi bir kardeşim olsaydı diyordum kendime
FERDA: Ali senin de kardeşindi Beliz. Sana nasıl bağlıydı hatırlamıyor musun.
BELİZ: (buruk bir şekilde gülümser) Bir akşam vakti serseriler bize sataşmıştı Ferda hatırlıyor musun (Ferda evet anlamında başını sallar) biz sadece iki kişiydik, karşı taraf 4 5 kişiydi. Bizi sıkıştırdılar
FERDA: Biz direndik ama başa çıkamadık
BELİZ: Çok geçmeden Ali gelmişti, hepsini çok kötü dövmüştü
FERDA: Askere başlamadan önce spora çok merakı vardı, dövüş kulübüne yazılmıştı, onun da etkisi vardı tabi spor yapmayı çok severdi Ali.
BELİZ: Çocukların hepsi kaçmıştı, o olaydan sonra uzun bir süre bizimle birlikte gidip geliyordu
FERDA: Sabah okula bırakıyor akşam alıyordu
BELİZ: Dışarı karşı sert bir kişiliği vardı, ama tanıdıklarına karşı çok iyiydi yumuşak bir adamdı
FERDA: Hele hele çocukları çok çok severdi, onlara ayrı bir bağı vardı n
O esnada Nazlı mutfağa gelmiştir, kadınlar hep birlikte akşam yemeği için hazırlık yaparlar...
(AKŞAM SAATLERİ)
Herkes tam kadro Vefa ailesinin evindeydi. Ali'nin vasiyetini yerine getiriyorlardı herkes yemek masasında oturmuş Ali'yle olan anılarını anlatıyorlardı
MUSTAFA: Enes hatırlıyor musun bir gün eğitim alanındaydık Ali yüzbaşı canımızı fena okumuştu
ENES: Bizde hak etmiştik oğlum, adamı sinir ettik oda acısını çıkardı
NAZLI: Size karşı çok mu sertti
ENES: Yok be yenge, her günümüz şen şakrak geçiyordu
MUSTAFA: Nerde nasıl davranması gerektiğini çok iyi biliyordu. Her şeyin yeri ve zamanı vardır derdi sürekli
NAZLI: Evet derdi
AHMET: Akşamında da güzel bir şey yemek vermişti
İSMAİL: Evet ya ne günlerdi be
MURAT: Benim pençe timine katılmam için kendisini sayısız kez riske atmıştı, dilekçe vermediği yer kalmamıştı, benim onun takımında yer almamı istiyordu
İPEK: Bana da çok yardımı dokundu
GÜLER: (Mustafa'ya bakar) Senin hastaneye kaldırıldığın zaman İpek Ali'ye bir konudan bahsetti. Asker olacağım diyordu Erdem'e söylemeye korkuyordu
ERDEM: (İpek'e bakar) Aslında sana izin vermemin en büyük etkeni Ali zaten
İPEK: Babam benim için endişelenme
ERDEM: Evlenince çocuk sahibi olunca bizi daha iyi anlayacaksın İpek. Baba sırtını yasladığın çınar, anne koruyucu meleğindir.
SELVİ: (Adil'e bakar gözleri dolmuştur, elini tutar Selvi) Canım
ADİL: Ali'nin kocaman bir ailesi varmış da haberimiz yokmuş Selvim
SELVİ: (gözleri dolmuştur, yüreğinde kocaman bir boşluk vardır, acısı tarifsizdir) Var ya kocaman bir ailesi var kuzumun, (masada ki boş sandalyeye bakar) ama benim yüreğimin bir parçası yok
MUSTAFA: Yenge bir şey soracağım
NAZLI: Sor bakalım
MUSTAFA: Özel değilse komutanımla nasıl tanıştın
AçFer bu soru karşısında birbiri ile bakışırlar ve gülümserler
AÇELYA: Mustafa sen bize sor
FERDA: İki deliyi bir araya getirmek için neler çektiğimizi
İPEK: İlk kim aşık oldu peki
AÇELYA: Aslında genelde hep, hep demeyelim de genelde erkekler aşık olur ama bizde tam tersi oldu
İPEK: Nazlı'mı aşık oldu
NAZLI: Çok yakışıklı geldi gözüme, ilk görüşte aşk derler ya. Çekiciydi karizmatikti heykel gibi adamdı
FERDA: Nazlı Ali'yi görünce dibin düştü resmen (gülerek)
İPEK: O kadar mı ya
FERDA: Sadece bu kadar da değil, sürekli yanıma geliyor, ne seviyor ne sevmiyor hoşuna giden gitmeyen her şeyi soruyordu
AÇELYA: Çalışamıyordu ya (gülerek)
İPEK: Nazlı nasıl bir aşk bu
NAZLI: O gün yine operasyondan dönüyorlardı, ağır yaralı bir adam gelmişti
FERDA: Hatırladığım kadarıyla terör örgütü lideriymiş neymiş
NAZLI: Neyse biz o kargaşada hemen ameliyata aldık hastayı, yani hiç dikkat etmedim ilk başta
FERDA: Ameliyat bitti Nazlı'yla birlikte Ali'nin yanına gittik oda bizi bekliyordu zaten.
NAZLI: Ali yanımıza geldi, ay o üniformanın içinde o kadar heybetli, o kadar karizmatik, o kadar iyi duruyordu ki, ben dondum kaldım
FERDA: (gülerek) Konuşmayı unuttun Nazlı konuşmayı
AÇELYA: Tabi biz hemen çaktık durumu. Hiç bir erkeğe bakmayan Nazlı Ali'de yenik düştü.
NAZLI: (aklı ilk tanıştıkları ana gider, saçının ucuyla oynar) Ben gerçekten ilk görüşte vuruldum Ali'ye. Hiç aklımdan çıkmıyor, onu sadece bir kere görmem tüm dengelerimi alt üst etti. Ferda abladan numarasını alacam utanıyorum ne gerekçeyle alacaktım. Ferda abla soracaktı niye istiyorsun diye verecek cevabım yoktu
FERDA: Tâbi Ali'nin hiç bir şeyden haberi yok, nerden bilsin kuşum
İPEK: Peki Ali abi nasıl aşık oldu
ENES: Sen onu bize sor İpek
Tim konuşmaya devam ederken Nazlı kafasını yukarı kaldırır
NAZLI: (iç ses) Rahat uyu Alim vasiyetini yerine getiriyoruz sen rahat uyu
MUSTAFA: Komutanında bir kaç gündür farklılık vardı
ENES: Odaklanamıyor çalışamıyor bir şey yapamıyordu
AHMET: Hatta çok kez azar yemişti bundan dolayı
İSMAİL: Kendine işe veriyordu, varını yoğunu koyuyordu ama fayda etmiyordu, "sürekli bana ne oluyor" diyordu. Bir akşam gazinoda oturmuş sohbet ediyoruz, zaten önce kendisine itiraf etmesi gerekiyordu
FERDA: Ha şöyle bir şey var. İkisi birbirine aşık ama söylemiyor aptallar
BELİZ: Ferda Ali türlü türlü bahanelerle sürekli hastaneye gelmiyor muydu
FERDA: Sayısını unuttum
İSMAİL: Dediğim gibi gazinoda oturmuş sohbet ediyoruz konu yine oraya geldi. Bizim de sıkıştırmamızla en sonunda kendine itiraf etti
İPEK: Geriye ikisinin söylemesi kaldı
DEMİR: Söylemedik ama Ali'yle birlikte plan bile yapmıştık
NAZLI: Demir
DEMİR: Hep benden yardım istedi
AÇELYA: Sen bunu daha yeni mi söylüyorsun Demir
DEMİR : Güzellik çocuğa söz verdim kimseye söylemeyeceğim diye, bana olan güvenini mi kırsaydım
Ekip gece geç saatlere kadar sohbete devam ederler.....

"VATAN SAĞOLSUN" (ALNAZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin