"VATAN SAĞOLSUN" (6. BÖLÜM/1. SEZON)

151 8 0
                                    

Pençe timi hâlâ bekliyordu, plana göre hareket etmek durumundalardı. Beklerken Ali telefonu çıkarır, sıra onlara gelene kadar Nazlı'nın fotoğraflarına bakacaktı ama ekranda ki cevapsız çağrıları görür, kimden olduğuna bakınca ablası olduğunu görür ve hemen geri dönüş yapar... Ferda ise o sırada pencereden dışarıyı izliyordu, dışarı o kadar dalmıştır ki telefonun çalma sesi ile irkilir, Ali olacağına ihtimal vermez çünkü operasyondadır. Ferda telefonu eline alır ekranda Ali'nin ismini görünce hiç bekletmeden açar.
FERDA: (sesi titrer) Ali, Alim, kuşum, canım benim
ALİ: (Ali Ferda'nın sesinin titrediğini anlamış ve yumruğunu sıkmıştır, Ali'de kendi sesinin titremesine engel olarak) Ablam
FERDA: (ağlıyarak) Alim
Konuşamıyordur Ferda, söylemek istediği dile getirmek istediği çok şey, o kadar çok şey var ki, kelimeler bir yumru gibi boğazına oturuyordu.
ALİ: (gözleri dolmuştur) Yapma böyle ağlama, dayanamıyorum
FERDA: (ağlıyarak) Elimde değil yapamıyorum. Sen beni aradın ya dünyalar benim oldu
ALİ: Sen benim ablamsın tâbi ki seni arayacağım
FERDA: Ben seni çok özledim kuzum
ALİ: Hepsinin telafisi olacak ablam sen merak etme (o sırada terör unsurları saldırıya geçmiş ve çatışma başlamıştır) abla kapatıyorum
FERDA: (arka planda silah seslerini duyar) Ali Ali o silah sesleri ne (Ali telefonu kapatmıştır) Ali Ali Ali (telefona bakınca çağrının sonlandığını görür ve dizleri üzerine çökerek hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar. Dayanamıyordu artık bu olanlar çok fazlaydı. Telefonla bile doğru düzgün konuşamıyorlardı) Allah'ım Allah'ım sen koru onları Ya Rabbim
O esnada Nazlı Ferda'nın odasına geliyordu, tam kapıyı çalacak iken içeriden ağlama sesini duyar ve hızlıca içeri girer ve Ferda'nın yanına gider
NAZLI: Hocam hocam iyimisiniz ne oldu (Ferda konuşamıyordur) gelin hocam gelin şöyle oturun
Nazlı Ferda'ya destek olarak koltuğa oturtur. Nazlı az çok anlamıştır durumu, Ferda'yı sadece tek bir şey bu duruma sokabilir oda Ali'dir...
NAZLI: Ali mi hocam (Ferda evet anlamında başını sallar) en az sizin kadar bende korkuyorum hocam. Konuşamıyorsunuz, görüşemiyorsunuz, kokusuna hasret kalıyorsunuz
FERDA: Çok zor Nazlı, ölüm şaka değil sende biliyorsun görüyorsun ama Ali tam ortasında yer alıyor
NAZLI: Biz dua edeceğiz hocam, dua edip sağ salim dönmesini bekleyeceğiz
FERDA: Şu kapıdan sağ salim girdiğini görsem yeter
NazFer dertleşmeye devam ederken
ERMAN: Vatan hainliği mi??
X: Evet, dediğim gibi Ali vatanına milletine bağlı biri, kanunsuz, yasal olmayan hiç bir iş yapmaz, bayrak uğruna canını verebilecek kadar gözü kara biridir Ali. Onu yenmek istiyorsanız onun gibi olacak, onun gibi düşüneceksiniz
KOMER: Peki bunu nasıl yapacağız
X: Orası artık size kalmış, bunu da elinize yüzünüze bulaştırmayın Erman. Ali'yi hafife almayın, bu ülkeyi hafife almayın
KOMER: (x kişisi depodan ayrılır) Ben buna güvenmiyorum Erman bu bizi ifşa edecektir
ERMAN: Ona güvenim olmasa buraya çağırmaz seninle tanıştırmazdım. Ali'yi yok etmemiz için bu kişiye çok ihtiyacımız var Komer
KOMER: Ben güvenmiyorum
Komer de depoyu terk eder... Kamera pençe timini gösterir. Artık vakit gelmiştir
ALİ: Beyler başlıyoruz, herkes dikkatli oluyor hiç kimseye zeval gelmeden bu işi halledeceğiz anlaşıldı mı
TİM: (hepsi aynı anda bağırır) EMREDERSİNİZ KOMUTANIM
ALİ: Ya Allah bismillah
Pençe timi 3 gruba ayrılarak terör unsurlarının arkasından gizlice yaklaşır. Vakit geçtikçe terör gruplarında gözle görülür bir azalma olmuştu. Murat da uzaktan destek veriyordu. Kalan terör unsurları ise bir gariplik olduğunu fark etmiştir. Yavaş ve temkinli bir şekilde geri çekiliyorlardı
ALİ: Murat kaçmalarına izin ve... (Ali'nin lafı yarıda kalmıştı çünkü Murat adamları indiriyordu) eyvallah koçum
MURAT: Ben burdayken izin vermem komutanım
ALİ: Eyvallah
Saat ilerledikçe terör unsurları azalmış üstünlük sırası karakolun olmuştu. Terör unsurlarından en son bir kişi kalmış ve kaçmaya başlamıştır. Murat da bunu görünce adamı ayağından vurmuştur. Adam sürüne sürüne kaçmak istese de pek başarılı olamaz çünkü Ali ve tim onu yakalamıştır. Enes adamın yanına gelir ve ensesinden tutarak diz üstü oturtur adam ise acı içinde kıvranıyordu
ALİ: Buranın sözde sorumlusu sen misin lan
AKIN: Bu yaptığınız yanınıza kalmayacak komutan
MUSTAFA: (gülerek) Komutanım ne diyor bu it
ALİ: Bunlar bizi hiç tanımamışlar Mustafam
AKIN: Beni öldürürsen komutan seni yaşatmazlar. İstesen de beni öldüremezsin çok önemli şeyler biliyorum
AHMET: Komutanım bu arkadaş itirafçı mı olmak istedi ben mi yanlış anladım
ALİ: Valla en az senin kadar bizde şaşkınız. Normalde bu kadar çabuk itirafçı olmak istemezler. Bildiklerin sana kalsın soysuz herif. Senden gelecek hayır Allah'tan gelsin. Burayı da merak etme tasmanı tutan itleri de en kısa zamanda senin yanına göndereceğiz. (tabancasını adamın kafasına dayar)
AKIN: Biz tahmin ettiğinizden çok daha fazlayız, öldür öldür bitmeyiz biz
ALİ: (az ilerde dalgalanan Türkiye bayrağına bakar) Bu bayrağı görüyor musun (adam da bayrağa bakar bayrak öyle bir endamla dalgalanıyor ki) Bizim bu al bayrağımız şehitlerimizin kanıyla boyandı, atalarımızın kanı var üstünde, sizler "sözde" devlet kuracaksınız ya kendinizi kandırmayı bırakın artık. Öyle bir devlet var olmayacak, eğer bizden bir kişi bile kalsa yeni bir devlet kurar ve intikamımız alınır. Bir paçavraya bayrak diyorsunuz, bez parçasına bayrak diyorsunuz. Ben sizin bu pis ellerinizi şanlı bayrağıma dokundurtmam buna izin vermem, ölürüm lakin buna müsaade etmem (o esnada komutanlar ve askerler gelir) şunu da söyleyeyim diyorsun ya öldür öldür bitmeyiz diye sizde şunu unutmayın ki bizde sizi öldürmekten asla yorulmayacağız, kökünüz kuruyana dek kellenizi almaktan yorulmayacağım. Bu dünyada bizden sadece bir kişi bile kalsa sizin hepinizi dize getirir.
AKIN: Beni öldürmen bir şey değiştirmez komutan, yıllardır sizlerle savaş halindeyiz
ALİ: Evet savaş halindeyiz. Hak ile batılın savaşı, haç ile hilalin savaşı bu. Kıyamete kadar devam edecek
AKIN: Hepinizin sonu gelecek komutan, hepinizin
İZZETTİN: Evlat gereğinden fazla konuştu bu it, sesini keselim artık
ALİ: Emredersiniz komutanım. Tüm mazlumlar için
AKIN: Yapma öldürme beni çok işinize yararım
ALİ: Zalime merhamet mazluma ihanettir (Ali adamın kafasına sıkar ve adam oracıkta can verir) Mustafa
MUSTAFA: Emredin komutanım
ALİ: Bunun kellesini alın ne yapacağınızı biliyorsunuz
MUSTAFA: Emredersiniz komutanım
İZZETTİN: (Ali'nin karşısına gelir ve Ali'yi alnından öper) Bu gencecik yaşında sarsılmaz bir sevgiyle vatanına milletine bağlı olmak herkesin harcı değildir evlat. Sayende bu vatan evlatları kurtuldu. Hepimiz sana bir can borçluyuz evlat
ALİ: Ben bunu çıkarlar uğruna yapmadım komutanım. Ben bu vatan için şehit olmaya razıyım, can veririm lakin bir karış toprağımızı vermem yar etmem bunlara
İZZETTİN: Şimdi ellerinde ne var ne yoksa üstümüze gelecekler
ALİ: Korkumuz yok komutanım, evelallah bu şerefsizlere sıkacak kurşunum çok. Gelecekleri varsa görecekleri de var (komutanlar giderken geriye pençe timi kalır) Ahmet telefon
AHMET: (elinde uydu telefonu ile gelir) Komutanım
ALİ: (uydu telefonundan karargahı arar) Komutanım
ERDEM: Ne yaptınız Ali
ALİ: Operasyon son derece başarılı komutanım. Örgütün sözde üst düzey sorumlularından birisi etkisiz hale getirildi
ERDEM: Aslanlarım benim büyük bir iş başardınız
ALİ: Bunlara da bir hediyem olacak komutanım. Kardeşlerimize silah arkadaşlarımıza suikast düzenlenmenin bedelini hepsi görecek
ERDEM: Kuduracaklar Ali
ALİ: İstediğimiz bu değil mi komutanım
ERDEM: Helikopter yola çıkıyor evlat, buluşma noktasına gidin
ALİ: Emredersiniz komutanım (görüşme biter) pençe timi gidiyoruz
Pençe timi toparlanarak buluşma noktasına doğru giderler.
(BERHAYAT HASTANESİ)

Ekip asistan odasında oturmuş sohbet ediyorlardı.
AÇELYA: Eee Nazikom düğün ne zaman
NAZLI: Hayırdır Açi beni başımdan savmaya mı çalışıyorsun
AÇELYA: Senden kurtulmak isteyen kim şapşal
NAZLI: 1 ay sonrasına tarih aldık
GÜLİN: Nikah şahidin kim olacak
AÇELYA: Ben mi, Gülin mi yoksa Selvi abla mı
NAZLI: Ben ona karar vermedim ya
GÜLİN: Kimi seçeceksin Nazlı
DEMİR: Güzellik sıkmayın kızı ya kimi isterse onu şahit yapar
NAZLI: Sağol Demir
AÇELYA: Hiç boşa kaçmaya yer arama Nazlış
DORUK: Ya Nazlı'nın kendi düğünü değil mi kimi seçerse o olacak
Nazlı bir Açelya'ya, bir Gülin'e bakar, üçünü de çok seviyordu ve kimseyi kırmak istemiyordu. Nazlı tam köşeye sıkışmışken kapı açılır ve hocalar içeriye girerler hepsi asistanları seçer ve işlerinin  başına dönerler. Kimisi acile giderken kimisi de kendi hastasına gidiyordu. Acile NazFer inmiştir tam o esnada ağır yaralı bir hasta gelmiştir. NazFer hemen hastayı birlikte ameliyathaneye almıştır, hesaba katmadıkları şey ise, adam bir mafya babasının oğluydu.... Tim buluşma noktasına doğru ilerlemeye devam ediyordu ama işin kötü kısmı takip edildiklerinden habersizlerdir. Ali ve Mustafa önde yan yana timde hemen arkadaydı
ALİ: Hanımla çocuklar ne yapıyor
MUSTAFA: Ne yapsınlar komutanım baba da baba diyorlar başka da bir şey demiyorlar (gülerek)
ALİ: Eee ne yapacağın
MUSTAFA: Çok özlüyorum komutanım ya telefonla konuşuyoruz ama yetmiyor
ALİ: (elini Mustafa'nın omzuna koyar) Karargaha döndüğümüzde sürpriz yapalım birlikte ne dersin olmaz mı
MUSTAFA: Olmaz olur mu komutanım. Çocukları çok özledim
ALİ: (gülerek) Yalnız bu lafını hanım duymasın Mustafa
MUSTAFA: Aman konutanım, zaten her aradığında açamıyorum bol bol trip yiyorum bu yüzden
ALİ: Bunlar da evliliğin tuzu biberi koçum sen karını seviyorsun karın seni seviyor ötesi yok
MUSTAFA: Sağolun komutanım
Tim yürümeye devam ederken keskin nişancı ateş eder. Kurşun tam Mustafa'ya kalbe yakın bir noktaya isabet eder. Mustafa'nın vücudu kaskatı kesilirken tim kurşunun nerden geldiğini anlamaya çalışır
ALİ: (bağırarak konuşur) PENÇE TİMİ ÇABUK MEVZİ AL ÇABUK ÇABUK ÇABUK (Ali Mustafa'ya yardım ederek bir kayanın arkasına saklanırlar) Ahmet koş koş koş
Ahmet hızla ilk yardım çantası ile Mustafa'nın yanına gelir. Ahmet ilk müdahaleyi yaparken Ali'de Mustafa ile konuşuyor onu uyanık tutmaya çalışıyordu
ALİ: Mustafa Mustafam koçum iyimisin
MUSTAFA: İyi... (Öksürür) iyiyim konutanım
ALİ: Tâbi iyisin lan bu neki bizim için. Biz ne badireler atlattık koçum bu mu bize bir şey yapacak (Ali her ne kadar sağlam durmaya çalışsa da sonuçta şu anda timinden bir asker vurulmuştur, askerlik mesleği boyunca kaç silah arkadaşı kendi kollarında can vermişti, kendini toparlamışken bunun tekrar olmasına izin vermeyecektir, Ali Ahmet'e döner) Ahmet
AHMET: (Ahmet başını sağa sola sallar) Komutanım acilen hastaneye götürmemiz gerekiyor, burda müdahale edemem ekipman yok
ENES: (o sırada Ali'nin yanına gelir) Komutanım telsizde biri var sizi istiyor
ALİ: (telsizi eline alır) Kimsin lan sen
ÇOLAK: Kıvırcık komutan beni özledin mi
ALİ: Çolak...

"VATAN SAĞOLSUN" (ALNAZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin