"VATAN SAĞOLSUN" (21. BÖLÜM/1. SEZON)

179 25 2
                                    

(2 GÜN SONRA/AKŞAM SAATLERİ)

Bu akşam Erdem'in evinde mangal partisi verilecekti hem Nazlı'nın hamileliği hem de Ali'nin dönüşü kutlanacaktı. AdSel ve pençe timi Ali'ye hâlâ kırgındı. Özellike Enes bunu kendine yediremiyordu. Ali kaç defa pençe timi ile konuşmaya çalışmış ama hiç bir şekilde bir sonuç alamamıştır. Elinden fazla da bir şey gelmiyordur
ERDEM: Her şey hazır mı Güler
GÜLER: Hazır Erdem hazır, kadınlar gelip el atmasaydı bu kadar çabuk bitiremezdik, Allah razı olsun onlardan. Erdem
ERDEM: Efendim Güler
GÜLER: Sizin işlere pek aklım ermez, ama böyle yapmanız ne kadar doğru oldu. Ali'ye baksana perişan oldu çocuk
ERDEM: Benim elimde olan bir şey değil Güler, benim de üstlerim var. Onlardan gelen emir böyle. Asker eşi, asker anası, asker babası olmak zordur Güler. Gün gelir sevdiklerinden dahi vazgeçmen gerekir
GÜLER: Üzülüyorum Erdem
ERDEM: Toparla kendini gelirler şimdi (o esnada kapı çalar) geldiler
İpek kapıyı açmaya gider ve misafirleri içeri alır, pençe timi, hastane ekibi herkes gelmiştir ama Ali yoktur ortalıkta. Erdem herkese göz gezdirir ama içlerinde Ali'yi bulamaz.
ERDEM: Ali nerde
FERDA: Gelmek istemedi Erdem abi
ERDEM: Ne demek gelmek istemedi
FERDA: Ben ne kadar ısrar ettiysem dinlemedi
ERDEM: Şimdi nerde peki
FERDA: Canı sıkkın olduğu zaman her zaman gittiği sahil kenarı var oraya gitmiştir
ERDEM: Tamam Ferda sen geç, ben alıp geleceğim o hıyarı
FERDA: Tamam Erdem abi
Ferda içeri geçerken Erdem evden çıkıp arabaya biner ve sahile doğru yola çıkar. Bir sürelik yolun ardından sahile gelmiştir arabayı park ettikten sonra arabadan iner ve Ali'nin yanına gider, Ali kayalıklara oturmuş bir yandan huzurun kollarına bırakırken kendini diğer yandan da ucu bucağı olmayan denizi izliyordu. Akşam olduğu için hava serindi esiyordu. Ali'nin gözünden usul usul yaşlar dökülür. Kendini zorladıkça kendini durdurmaya çalıştıkça daha çok ağlar. En son artık hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlar, Erdem de Ali'nin bu haline çok şaşırır çünkü bu zamana kadar çok kişiyi toprağa verdi Ali, hepsinde dimdik ayakta durmuştu. Şimdi ise onu denli dağıtan şeyin ne olduğunu merak ediyordu. Bu zamana kadar değil Erdem pençe timi dahil Ali'nin kolay kolay ağladığını kimse görmemiştir
ERDEM: Kaç silah arkadaşını toprağa verdin, hepsinde güçlü durmaya çalıştın, hepsinin mezarı başında saatlerce gözyaşı döktün ama hiç birinde bu denli ağlamadın. Bu kez seni bu kadar dağıtan şey nedir
ALİ: Komutanım (ayağa kalkar)
ERDEM: Buraya komutanın olarak değil bir abin olarak geldim (Ali tekrar yerine oturur Erdem de yanına oturur) neden gelmedin
ALİ: Beni nasıl buldunuz
ERDEM: O kadar zor olmadı, ablan söyledi canın sıkıldığı zaman kendini sahile vurursun (Ali solgun bakışlarla denizi izlemeye devam eder) neyin var oğlum niye gelmedin. Biz bu geceyi senin dönüşün ve Nazlı'nın hamileliği için hazırladık
ALİ: Beni boş verin komutanım bir gelişme var mı
ERDEM: Kaçacak deliği kalmadı yakalanması an meselesi. Sen şimdi neden gelmediğini anlat
ALİ: Orda beni istemeyenler var komutanım
Erdem: Seni kim istemeyecek oğlum orda, neyin var oğlum, neyin var Ali senin. Kaç gündür durgun görüyorum seni, ben senin komutanın olduğum kadar abin de sayılırım, ailene nişanlına kavuştun mutlu olman gerekmiyor mu
ALİ: Bilemiyorum komutanım yüzleşme olacağını elbette biliyorduk. Ama bu kadar ağır ve sert geçmesini beklemiyordum açıkçası
ERDEM: Ne oldu evlat
ALİ: Annem babam yüzüme bakmıyor kaç defa konuşmaya çalıştım dinlemiyorlar bile. Ne yaptıysam olmadı affetmiyorlar beni. Benim yaşamama sevinirler sanıyordum tepki gösterecekler biliyordum ama bu kadar ağır olacağını tahmin etmedim. En çokta annem, yüzüme bile bakmıyor konuşmuyor benimle
ERDEM: Şu an kızgınlar doğru bir oğlunu kaybetti
ALİ: Aslında oda ölmedi biliyorsunuz
ERDEM: Ali Onur bunu tek başına yapmış olamaz
ALİ: Onur artık benim kardeşim değil komutanım. Kanımı döktüğü gün sildim onu. Türkiye Cumhuriyeti'ne hesap verecek azılı bir terörist
ERDEM: Ali
ALİ: Komutanım siz biliyorsunuz beni, tanıyorsunuz beni. Bu vatan uğruna ölmeyi göze almışım ben. Bu uğurda Onur'un ölmesi gerekiyorsa tereddüt etmem sıkarım kafasına. Ülkem için vazifem neyi gerektiriyorsa onu yaparım ben
ERDEM: Bunları sonra konuşuruz Ali, hadi gel gidelim
ALİ: Komutanım
ERDEM: Bu bir emirdir asker (Ali'nin başka türlü gelmeyeceğini biliyordu)
ALİ: Emredersiniz komutanım
Ali ve Erdem arabalara binerek Erdem'in evine doğru yola çıkarlar. Burda bunlar olurken Erman ve Onur depoda buluşmuştur. Onur sinirden bir ileri bir geri gidiyordu. Sürekli "bu nasıl olur, bu nasıl olur" deyip duruyordu
ERMAN: Onur dur artık başım döndü
ONUR: Bu nasıl olur Erman nasıl olur. 3 el ateş ettim 3 el
ERMAN: Kurtulmuş demek ki Onur, bizim yeni bir plan yapmamız lazım, Komer'in hesabını soracağım Ali'ye
ONUR: (Erman'ın yakasına yapışır ve bağırır) NEYDEN BAHSEDİYORSUN LAN SEN NE KOMER'İ NE HESABI (ses tonunu düşürür) ben neyin derdindeyim sen neyin derdindesin
ERMAN: Amerika sürekli beni arıyor Onur. Türkiye'ye geliyorlar
ONUR: Ne diyorsun sen
ERMAN: Ali üst düzey birini öldürdü Onur. Amerika Ali'nin kellesini istiyor
ONUR: Gördün ben de başarılı olamadım daha iyi bir fikrin var mı
ERMAN: Canlı bomba
ONUR: Ne!!!
ERMAN: Canlı bomba eylemi. Ali şu an kazandığını düşünüyor
ONUR: Düşünmüyor kazandı. Üçümüzü alt etti ya, Komer'i öldürdü. Türkiye için bu çok büyük bir başarı (biraz düşünür) bir saniye bir planım var
ERMAN: Nedir
ONUR: Ali Komer'i öldürdü ya
ERMAN: Evet (Onur planını anlatır) o zaman hazırlıklara başlıyorum
ONUR: Tamam
Erman ve Onur ikilisi plandan sonra depoyu terk eder... Burda bunlar olurken Erdem ve Ali eve gelmiştir ikili arabadan inip kapı önüne gelirler
ALİ: Komutanım ben gelmesem tatsızlık çıksın istemiyorum
ERDEM: Saçmalamayı kes Ali, içerdeki insanlar senin düşmanın değil ailen.
ALİ: Ama...
ERDEM: (Ali'nin lafını keser) Aması yok Ali aranızda ki şu buzları eritin artık
Erdem kapıyı çalar aradan geçen bir kaç saniyenin ardından kapı açılmıştır
İPEK: Baba (Ali'yi görür) Ali abi
ALİ: Merhaba İpek
ERDEM: İpek kapıda kaldık
İPEK: Pardon özür dilerim
İpek kenara çekilince Erdem ve Ali içeriye girer İpek de arkalarından kapıyı kapatır ilerler. Hepsi birlikte bahçeye çıkar. Nazlı Ali'yi görünce hemen oturduğu yerden kalkıp sevdiği adama gider ve ona sarılır Ali'de bunu karşılıksız bırakmaz ve oda sevdiğine sarılır onun o mis gibi kokusunu içine en derinine kadar çeker. AlNaz uzun bir sarılmanın ardından ayrılırlar
NAZLI: Neden haber vermeden çekip gidiyorsun
ALİ: Tatsızlık çıksın istemedim biliyorsun durumları
NAZLI: Bilmem bir şeyi değiştirmez Alim, bu gece senin için hazırlandı burda olmalısın
FERDA: (AlNaz''ın yanına gelir) Hoşgeldin kuşum
ALİ: Hoşbuldum kraliçem. Annem babam
FERDA: Aynı farklı bir şey yok (Ali derin bir nefes alır) düzelecek her şey düzelecek merak etme
ALİ: Mecbur kalmasam böyle bir şey yapmaz, size bunu yaşatmak istemezdim
NAZLI: (Ali'nin elini tutar) Üzme kendini zaman ver onlara
Onlar konuşmaya devam ederken kapı bir kez daha çalar
GÜLER: Bu kim şimdi
ERDEM: Birini mi bekliyorduk (İpek kapıyı açmaya giderken) İpek sen dur
ALİ: Komutanım
Erdem kapıyı açmaya gider, kapıyı açmadan önce çekmecede ki silahını alır, kapı deliğinden kim olduğuna bakar, silahı beline koyup kapıyı açar
ERDEM: Hoşgeldin aslanım
SERDAR: Sağolun komutanım
ERDEM: İçeri gel
Erdem ve Serdar birlikte bahçeye çıkarlar
ALİ: Serdar
SERDAR: Kardeşim
Ali Serdar'ın yanına gelir ve ona sımsıkı sarılır öyle bir sarılma ki bu, yılların hasreti vardır içinde. İkili uzun bir sarılmanın ardından ayrılırlar
ALİ: Senden haber alamayınca başına bir şey geldi sandım, Allah'ıma şükürler olsun ki iyisin
SERDAR: Ne o benden kurtulmayı mı planlıyorsun yoksa
ALİ: Öyle bir şey söz konusu bile olamaz
SERDAR: Bana çok pis bakıyorlar
ALİ: Bir şey yapmazlar sana
SERDAR: Sen nasılsın
ALİ: Beni boşver sen nasılsın
SERDAR: İyiyim ben iyiyim
ERDEM: Pençe timi Ali'nin olmadığı vakitte size Serdar yüzbaşı önderlik etmişti doğru mu
ENES: Evet komutanım
ERDEM: Serdar terör örgütünün içine sızmış ajanımızdır, ondan aldığımız istihbaratlar sayesinde terör örgütüne büyük ve ezici bir darbe vurduk. Ali ve Serdar'ın bu operasyonda ki emeği çok büyük göz ardı edilemez ve ikisi de ödüllendirilecek
ALİ: Komutanım
ERDEM: Bugün savunma bakanlığından beni aradılar, ikiniz için ödül töreni düzenlenecek
SERDAR: Komutanım biz bunu ödül için yapmadık
ALİ: Serdar haklı komutanım. Çıkar için değil vatan, millet, bayrak sevdası için yaptık
ERDEM: Reddetme lüksünüz yok, ikiniz de yarın onur madalyası alacaksınız
ALİ: Emredersiniz komutanım
SERDAR: Emredersiniz komutanım
ERDEM: Evet ekip tamamlandığına göre artık gece başlasın
Mangal partisi an itibariyle başlamıştır her şey çok güzel ilerliyordu tabi bir kişi hariç. Ali kimle konuşmak istese de hep geri tepmiştir. Annesi ve babası da yüzüne bakmıyordur. Aralarını nasıl düzeltecek bir fikri yoktur. Ali'yi girdiği buhramdan çıkaran bir ses olur
NAZLI: Alim
ALİ: Canım
NAZLI: (başını Ali'nin omzuna koyar Ali'de kendi başını Nazlı'nın başına yaslar) Başımı neden omzuna koyuyorum biliyor musun
ALİ: Tahmin etmesi zor değil ama yine de duymak isterim
NAZLI: Huzur bulduğum tek yer evim, limanım, her şeyim. Hani sana kalbimin diğer yarısı diyordum ya aslında sen benim kalbimsin, senle ben biriz tek bir kalbiz. Senin kalbin atmazsa benim de atmaz.
ALİ: Canım yanıyor yüreğim yanıyor ailemle böyle bu şekilde olmak beni paramparça ediyor
NAZLI: (konuyu değiştirmek ister) Beş gün sonra evleniyoruz
ALİ: Nazlı Vefa olmaya hazır mısın
NAZLI: Asıl sen o geceye hazır mısın
ALİ: Hamilesin Nazlım bir sıkıntı çıkmaz mı. Hem sen doktora göründün mü
NAZLI: (gülerek) Aşkım bende doktorum ya unuttun mu
ALİ: Olsun, Beliz ablayla konuşup sana kadın doğum uzmanı ayarlayalım
NAZLI : Erkek olamaz mı
ALİ: Höst ulan sana başka bir erkek dokunacak ve ben duracağım öyle mi. Her şeyden önce seni görecek ha. Adamın aklını alırım lan ben
NAZLI: Beni görecek derken
ALİ: Anla işte Nazlı ya
NAZLI: ( sonradan anlar durumu) O şekilde
ALİ: Sana benden başka kimse bakamaz dokunamaz
NAZLI: (Ali'ye yaklaşırve kısık sesle konuşur) Beni kıskandın mı
ALİ: Kıskanıyorum lan deli gibi kıskanıyorum seni. Saçına değen rüzgardan, üstüne örttüğün yorgandan, başını koyduğun yastıktan. Her şeyden kıskanıyorum seni
NAZLI: Seni çok seviyorum Alim
ALİ: Seni çok seviyorum Nazlım
AlNaz birbirine yaklaşır şu an oldukları ortamdan tamamen soyutlanmışlardır. Yaklaşır yaklaşır ve iyice yaklaşırlar. AlNaz tam birbirini öpecek iken
BELİZ: Heeyy aşk kuşları aile var burda aile. Hayır libidonuz bu kadar yüksekse oda tutun kendinize (gülerek)
FERDA: (AlNaz Beliz'in bu lafı üzerine utanırlar) Şunlara bak ya, cilveleşirken utanmıyorlar da söyleyince utanıyorlar (gülerek)
ALİ: Abla tamam yeter, diline düştüm mü kurtulamıyorum
FERDA: Alışamadın mı buna
NAZLI: Ali
Ali tam bir şey söyleyeceği esnada telefonu çalar
ALİ: Canım buna bakmam lazım karargahtan arıyorlar
NAZLI: Tamam canım
ALİ: (Ali Nazlı'nın yanından ayrılıp telefonu açar) Evet
X: Acil durum
ALİ: Ne oldu
X: Az önce yanlarından çıktım senin üzerinden yaktıkları plan başarısız olunca başka hedefe yöneldiler
ALİ: Ne oldu dedim sana
X: Bomba eylemi düzenlenecek
ALİ: Nereye
X: Onu henüz öğrenemedim öğrenir öğrenmez haber vereceğim sana
ALİ: Ne yap et öğren anlaşıldı mı
X: Anlaşıldı
O esnada Erdem Ali'nin hararetli hararetli konuştuğunu görünce yanına gider ve Ali'nin omzuna dokunur, Ali omzunda hissettiği el ile arkasını döner
ALİ: (telefonu kapatır) Komutanım
ERDEM: Böyle kiminle hararetli hararetli konuşuyorsun
ALİ: Benim üzerimden yaptıkları plan başarısız olunca yeni bir saldırı hazırlığına girmişler
ERDEM: Yer neresi
ALİ: Yeri ve saati henüz belli değil haber bekliyoruz
ERDEM: Karargaha haber ver ilgilensinler.
ALİ: Komutanım
ERDEM: Bu gecelik işi unutuyoruz Ali, unutma bu gece senin ve Nazlı'nın hamileliğini kutlamak için toplandık
ALİ: Emredersiniz komutanım
ERDEM: Hadi
İkili konuşmasını bitirdikten sonra grubun yanına dönerler....



"VATAN SAĞOLSUN" (ALNAZ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin