Yunus:TELLO, TELLO, TELLO CAN!
Barış:Kapat şu müziği lan beğenmedim, açıyorsan horon aç.
C:Ay başım şişti!
Keremin evindeydik, bizim tayfaya düğün tarihini söylemek için toplaşmıştık. Fakat gereğinden fazla mutlu olmuşlardı, tek Halil hariç.
Ağlıyordu...
Kerem:Halil tamam ağlama, anlamadımda neye ağlıyorsun.
Halil:Benim minnoşum evlenicek mi! Yuva mı kurucak, ay ay!
Nihal:Ağlayınca da salyangoza benziyorsun.
Nejla:Hiçte bile çok sevimli.
Halil:NEJLOŞUM!
Barış:Normal haline döndü ibne.
Nejla:Düğün tarihiniz çok güzel ya, çok anlamlı.
19 Mayıs 19.05'teydi...
Nihal:Ay daha kıyafet almam lazım, ne giyeceğim ya!
Tuğçe:Daha kız gelinlik almamış, sen ne diyorsun.
Nejla:Sahi ya! Ne giyeceksin?
C:Yanii... gidip bakmam lazım aklımda model yok, gözüme ne güzel gelirse giyerim.
Kerem:Balıma herşey yakışır.
Dibimde kolunu bana atmış Kerem'e, daha çok sokulmuştum.
Barış:Düğün yeri baktınız mı? Birkaç bildiğim yer var, hem büyükte alır herkesi.
Kerem:Var aklımda birkaç yer aslında, Cerende beğenirse tutarız.
C:Aman bana farketmiyor, anlamam çok.
Sude:Aa salak mı ne? Kız kaç kere evleniceksin sanki?
C:Benim derdim gelinlik ya, düğün yeri çokta şey değil.
Halil:Kız bende geliyim mi gelinlikçiye?
Nejla:Senin ne işin var pardonda?
Nihal:Ya bi siktir oradan, karı mısın ya? Gelirse Canay gelir.
Didişerek konuşmaya başlamıştık, en sonunda çenemiz ağrıdığında susmuştuk. Herkes telefonlara gömülürken, Kerem arkadan belime sarılmış, ellerini önümde birleştirmişti aynı zamanda çenesini omzuma yaslamıştı ve benim telefonuma bakıyorduk birlikte.
Sosyal medyada gezinirken, takip ettiğim bazı erkeklere bakıyordu.
Ben bunları niye çıkarmamışım ki?
Kerem:Bunlar kim?
C:Yanii, bende pek bilmiyorum.