16.BÖLÜM "KALP"

2.5K 159 34
                                    

Selamlar.

Öncelikle hâla söylediğim gibi bölümler artık cumartesi ve çarşamba günleri gelecek. Bu haftaya bunu uygulayamadım çünkü annem küçük bir ameliyat olacak ve ailecek onunla uğraşıyoruz bu ara. Beni mazur görün ve bölümün tadını çıkarmaya bakın...

Yorumlarınız ve beğenileriniz benim için zaten çok önemli, siz de artık biliyorsunuz. O yüzden lütfen bölüm hakkında yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın.

Sizi seviyorum, iyi okumalar.

Buraya benim için kırık bir kalp bırakabilir misiniz?

Buraya benim için kırık bir kalp bırakabilir misiniz?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

( Bölüm Şarkısı: Sezen Aksu - Bu Gece )

"Baktığını görmeyen, yaktığını görür mü hiç?"

***

Serin hava bedenime bir rüzgar gibi çarptığında, gözlerimi sıkıca kapatmış ve denizin kokusunu içime çekmiştim. Kimilerinin pek sevmediği, hatta yosun kokusundan rahatsız olduğu bu koku; nedensizce bana huzur, aynı zamanda da mutluluk veriyordu.

Bazen yalnızca bir su damlası olmak istiyordum, uçsuz bucaksız denizde bir o yana bir bu yana sallanan.

Yazın o gürültüsünden, kalabalığından kurtulmak ve bir hevesle kışın dinginliğini beklemek istiyordum. Benim gibilerden onlarca olmasını, hep birlikte koskocaman bir su birikintisini oluşturmak istiyordum belki de. Bağlarımızla güçlenmek, hiç bırakmamak istiyordum.

Bazen bir ormanda, bazen öylesine bir yol kenarında çarpmak istiyordum kıyıya. Dalgaların şiddetiyle eğlenmek, kayalıklara sarılmak istiyordum.

Ege Denizinde, küçük bir su damlası olmak istiyordum. Bir gün gözlerimi, Ege'nin o dupduru maviliğinde açmak istiyordum.

Bir sürü balık barındırmak istiyordum içimde. Kavgasız, gürültüsüz kendi kendine gezen onlarca balık. Sürü halinde oradan oraya göç eden canlılarla, onların yolcuğuna eşlik etmek istiyordum.

Ve ben bir su damlasıydım, denize düşüp dalgalara karışan.

Çıplak ayaklarım, bedenimle aynı ritimle yürüyordu denizin kumsala yavaşça vurduğu yerde. Ayaklarımın altına batan minik çakıl taşları, bir masaj gibi geliyordu ve asla canımı acıtmıyordu. Normalde zaten geceleri soğuk olan Ege Denizi, Ocak ayında buz gibi oluyordu. Ne yazık ki, denizin tadını yazın çıkaranlar; kışın ne kadar durgun ve huzur verici olduğunu fark edemiyorlardı.

Ben öyle, pahalı çantalar ve marka ayakkabılarla mutlu olan biri değildim. Keşke olsaydım! Ama ne yazık ki değildim. Ben kendimi o şekilde mutlu edemiyordum, çevremdeki çoğu kadının aksine alışveriş yapmak bana çok yorucu geliyordu.

KUMTEPEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin