Yazım hataları için kusura bakmayın🥰
Nasıl olurdu bir aydan fazla oldu Umut'un yanımda olmasına. Ama bu süre zarfında onun için kimse ortaya çıkmamıştı. Beynimdeki üç kardeş düşündü 'şüpheli'. Peki önce sakin olmalı sonrada mantıklı düşünmeliydim. Başımı kaldırarak gözlerimin içine bakan adama baktım. Çok dikkatli bakıyordu.
-Buna inanacak değilim elime birkaç kağıt sıkıştırıp ben Umut'un ağbisiyim diyemezsiniz. Hele de buna inanacağımı düşünmesiniz. -
-İnanıp inanmamak sana kalmış ama gerçek bu. Elindeki dosyada tüm detaylar var. Gerçek olup olmadığını araştırabilirsin eminim polis sevgilin de buna çok yardımcı olur.- Dedi gözlerimin içine bakarak. Polis sevgili derken Ufuktan bahsettiğini anlamıştım da bunlar Ufuğ'u nerede tanıyorlardı?
Elimdeki dosyaya tekrar baktım. Adam haklıydı sahte olup olmadığını araştırıp bulabilirdim. Umut'un abisi olabilirdi.
-Madem Umut sizin kardeşiniz bir aydır benimle o. Neden bu süre zarfında ortaya çıkmadınız? Neden onu aramadınız? Umut'u nasıl bir halde bulduğumdan haberiniz varmı sizin? Diye sordum fark etmeden yükselerek.
-Haklısın. Lakin kardeşimin varlığından daha önce haberim olsaydı onun o hale gelmesine müsaade etmezdim. Bir kardeşim olduğunu bir hafta önce öğrendim.:
Şüpelerim gittikçe artıyor düşüncelerim birbirine giriyordu. Umut'un daha önce nasıl bir hayatı olmuştu? Nerede yaşamıştı? Kiminle kalmıştı? Ah Umut'um ah bir konuşsan herşey çözülür ama. Derin bir nefes aldım. Buna gerçekten çok ihtiyacım vardı.
Gözlerim istemsizce yüzünü seyre daldı. Sert bir çehresi vardı, düz burnu sanki bir cerrahın operasyonundan geçmiş gibiydi. Ah dolgun dudaklarını unutmamak lazımdı çünkü benimde dahil olmak üzere her kadının kıskanacağı dudakları vardı. Dipsiz bir girdabı andıran gözleri üzerimdeydi. Bakışlarımı kaçırarak ayağa kalktım.
-Gitmek istiyorum- başını salladı.
- Yeşim seni bırakır.-
-Niye ya?- Diye cırladı. Gözlerimi devirdim.
-Gerek yok kendim giderim. Bu kapısının nereden açıldığı belli olmayan labirent gibi yerden çıkartın beni yeter.-
-Abi ben zaten çıkacağım Feyza hanımı arabasının yanına götürürüm. Dedi Caner.- Ona baktım ama bana bakmıyordu. Ozan denen adama odaklanmıştı. Bende o tarafa döndüm. Başını sallayarak onu onayladı. Sonra vücudumdaki tüyleri diken diken yapan başlıklarını bana çevirdi..
-Sende iyi düşün çünkü Umut benim kardeşim onun bana benimde ona ihtihacım var.- Dediğinde bir kaşımı kaldırarak ona baktım. Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki sarışın konuştu.
-Abi Sultan hatun arıyor.-
-Gidelim mi?- Diye soran Caner'e döndüm. Başımı belli belirsiz sallayarak onu onayladım. Arka arkaya odayı terk ettiğimizde sırtımdaki bakışların farkımdaydım. Ama dönüp bakmadım. Elimdeki dosyaya küçük bir bakış attım. Açıp okumaya cesaretim yoktu. En iyisi eve kadar beklemekti.
Şimdi Caner'in arabasında benim arabama doğru gidiyorduk. Bir şey demiyordu hoş demesinide beklemiyordum. Ama kaçırıldığımdan beri içimi kemiren soruyu dillendirmekten çekinmedim.
-Arbam nerede?-
-Aynı yerinde.-
-Nasıl yani kenara çekmeyi akıl edemedinizni?- Allah'ım arabamın başına bir şey gelirse doktorluktan istifa eder toplu katliam çıkartırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı
Novela JuvenilGeçmişte derin yaralar almış iki insanın hayatları, beklenmedik bir şekilde kesişir. Feyza, çocukken yaşadığı acı dolu anıları hâlâ unutamamış, ancak tüm zorluklara rağmen hayata tutunmuş güçlü bir kadındır. Bir gün, yol kenarında terkedilmiş, konuş...