8. bölüm🍁

87 37 63
                                    

Düşünceler korkunun esiridir. Çünkü tüm düşüncelerin hep korku doluysa bil ki esir düşmüştür bedenin o duyguya. Benimki öyleydi açıkçası. Korkuyordum. Hemde deli gibi. Umut'a bir şey olma korkusu tüm bedenimi sarmıştı. Umut'a ilaç olamamak, çok zordu. Oysaki ben onunla hemen hemen aynı şeyleri yaşamıştım. Ona derman olmak isterdim. Sıkıca sardığım bedeni kollarımda baygın dururken bir halta yaramak isterdim.

Ama elimden gelen sadece buydu, elimde duran serumu Umut'un kolunda açtığım damar yoluna takmaktı. Umut kollarımda bayıldığında çok korkmuştum. Arabayı bile Esma sürmüştü. Bayılması korkudan mıydı? Yada babasını gördü diye sevindi. Ama ben sevinmedim, belki de bencillikti ama sevinmedim.

Bulunduğumuz odanın kapısı yavaşça açıldı. Esma, Rana ile birlikte içeri girmişti.

-Durum ne, uyandımı?-

-Hayır. Serum bitince uyanır ama.-

-Uyanır tabi hocam.- dedi Rana gülümseyerek.

-Sende sıkma canını, belkide içinde yaşadığı şeyler ona ağır geldi o yüzden de bedeni buna dayanamadı. Ama eminim uyanacak. Hem artık konuşuyorda. Böyle bir durumda bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum ama, buna sevinmelisin. Çok istiyordun konuşmasını.-

-Öyle...-diyerek cevapladım Esma'yı. Umut'a bakarak konuşmama devam ettim.

-Ama böyle değil mutlulukla şakısın isterdim. Şimdi onu böyle hastane yatağında görünce... İçimi acıtıyor be Esma.- Esma bana yaklaşarak sarıldı. Bende ona karşılık verdim.

-Merak etme o günlerde gelecek, buna inancım tam.- biz odada konuşurken kapıdan gelen seslerle kulak kapartık. Kapı kapalıydı ama Buğlem'in sert ve yüksek sesi odaya kadar geliyordu.

-Anlamıyor musunuz beyefendi. İçerde bizim hastamız var, böyle elinizi kolunuzu sallayarak giremezsiniz.-

-Hanımefendi çekilin, içerdeki benim kardeşim sayılır.- Sesi tanıdık gelen adamla gözlerim kocaman oldu. Hızlı adımlarla kapıyı açarak dışarı çıktım. Karşımda duran adamla göz göze geldik. Gelen kişi Ozan beyin yanındaki adamı Selim'di.

-Hayırdır Selim bey bir sorunmu var?- Diye sordum kaşlarımı çatarak.

-Umut nasıl neyi var?- Sorumu es geçip başak bir soru yöneltti. Konuşacakken Buğlem araya giri.

-Feyza beyefendiyi tanıyor musun?- Ne demeliyim beni kaçıran kişilermi? Hayır doğru zaman değildi. Bu itiraftan sonra kendimi hastanede ki odalardan birinde bulabilirdim. Şayet Buğlem bunu seve seve yapardı.

-Sonra anlatırım canım.- diyerek geçiştirdim.

Karşımızdaki adamın telefonu çalınca bakışlarımız ona döndü. Kaşlarını çatarak Buğlem'e bakıyordu. Telefonu açarak kulağına dayadı. Sadece dinledi tek kelimesi 'tamam' oldu.
Ağzımı açıp konuşacakken koridorun başında gözüken bedenle hayrete düştüm. Burada ne işi vardı bu adamın. Burada olduğumuzu nereden biliyorlardı böyle. Yanımdakileri arkamda bırakarak ona doğru yürüdüm. Koridorda aramızda iki adım kala karşı karşıya durduk.

-Burada ne işiniz var?-

-Umut nasıl?-

-Burada ne işiniz var?- Kaşlarını çatarak bana bir adım attı. İki adım eksi bir adım, eşittir bir adım. Mesafe kapanıyor Feyza geri bas! İç sesime kulak asmadım ve neler olacağına baktım. Tabi önce yutkundum, çünkü çatık kaşları altında bana sinirle bakıyordu.

-Umut nasıl?- Üzerine basa basa söyledi. Anlaşılan cevap almadan ben cevap alamıyacaktım.

-İyi şu an uyuyor. Şimdi sıra sizde burada ne işiniz var?-

Ay Işığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin