9.bölüm 🍁

41 17 46
                                    

Yazım hataları için kusura bakmayın 🥰

Bazen anlış seçimler, yanlış kararlar alırdık. Yanlış hareket eder, yanlış adımlar atardık. Bu yanlış bazen bir insanı mutlu sona ulaştırırdı, bazılarınıda mutsuz ederdi. Yada birini canından eder, yada bedel ödemesi gerektiren bir hale koyardı.

Buraya gelirken içimden biraz bile olsa yanlış olduğunu düşündüğüm olmamıştı, ama şimdi kendimi sorguladığım yerdeydim.

Ben ne yapmıştım?

Hangi akılla buraya gelmiştim?

Turuncu kafamın içine beyin diye taşıdığım şey, beyin değilde balık mıydı?

Sen düşüne dur Feyza. Aynen böyle devam et. Karşımda duran adam aynı benim ona yaptığım gibi oda beni inceliyordu. Elimi saran büyük elleri buz gibiydi. Başını mekanik şekilde sallayarak tanıttı.

-Kenan Karakurt.-

Elimi çekerek karşısında bulunan boş sandalyeyi çekerek oturdum. Etrafımı inceleme şansı yakaladığımda içim bir an için ürperdi, çünkü kafede kimse yoktu. Kafenin belirli yerlerine yerleşen takım elbiseli adamlar hariç, sanırım onlarda korumlarıydı. Basit bir buluşma için fazla değilmi? diye düşündüm içimden. Kenan beyin konuşması ile etrafta gezen bakışlarım onu buldu. Pür dikkat bana bakıyordu.

-Kafeyi kapattım daha rahat konuşmak için.-

-Açıkçası buna gerek yoktu.- Diye geveledim ağzımda.

-Yinede tedbir diyelim. Sonuçta ne kadar çok tanınırsan o kadar çok düşmanın olur. Değilimi?- Ne diyeceğimi bilemediğim için sadece başımı sallamakla yetindim. Tedirgin olmaya başlamıştım, ama yinede saklamakta başarılıydım, galiba.

-Benimle buluşma nedeninizi öğrenebilir miyim Feyza hanım?- Dedi gözlerini kısarak. Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kaldırdım. Az önce ona Umut'un velayeti aldığım kişi olduğumu söylemiştim.

-Ben Umut'un...- Elini kaldırarak beni susturdu.

-Anladım, benden ne istiyorsun?- Şu an çok şaşkındım. Sanki iki haftadır televizyonlara oğlum kayıp diye haberlere çıkan bendim.

-Basın açıklaması yapıyordunuz oğlum kayıp diyerek. Bende bu konuda görüşmemizin daha doğru olacağını düşündüm.- saçlarıma kısa bir bakış attı. Dikat çeken kızıl saçlarıma olana bakışlarını yadırgamıyordum, alışmıştım.

-Öyle ama eğer ki sizi görmek isteseydim bulurdum. Buraya kadar zahmet etmenize gerek yoktu.- Dediğinde kaşlarım çatıldı.

-Ne demek istiyorsunuz?- kollarını masaya koyarak hafif eğildi.

-Beni iyi dinleyin Feyza hanım. Umut'u aramam onu bulmak istediğimden değildi. Ben isteseydim onu ilk gün bulurdum,- dediği şey komikmiş gibi güldü. -daha doğrusu eğer isteseydim onu oraya bırakmazdım.- dediğinde başımdan kaynar sular döküldü . Resmen Umut'u oraya bırakanın kendisi olduğunu söylüyordu.

-Siz!- Ne söyleyeceğimi bilemeden öfkeyle ayağa kalktım. - Umut'un o halinin sebebi siz misiniz? Ciddi duran maskesini bir kenara bırakarak gülümsedi. Şeytanı andıracak bir gülümseme. Belki de yüzlerce yaraya sebep olmuş bir gülümseme.

-Sakin olun Feyza hanım. Size karşı bir tehdit oluşturmuyorum. Umut sende kalabilir. Ben sadece babalık görevimi yerine getirmeye çalışıyorum. O yüzdendir haberlere çıkma nedenim.- Sakin olmak yerine daha da sinirleniyordum.

- Dalgamı geçiyorsunuz benimle. Umut'u attığınızı itiraf ediyorsunuz sonrada babalık görevimi yerine getiriyorum diyorsunuz. Umut'u sokağa atmadan önce neredeydi babalığınız.- gülümseyen yüzü anında ciddileşti. Korkmuştum, zaten benim buraya gelmem bile başlı başına bir hataydı. Ama yinede iyiki gelmişim diyorum, yoksa bunları asla öğrenmeyecektim.

Ay Işığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin