12. bölüm🍁

110 34 86
                                    

Bu yola girdiğimden beri yanımda olup benden desteklerini esirgemeyen, bana yorumları ile geleceğime ışık tutan Haceriek7  ve  Meralelik978 çok teşekkür ediyorum. Bu bölümü size ithaf ediyor, ve sizi çok seviyorum.

Karmakarışık duyguları taşıdığı bu dünyada bazen yanlız hissediyordum. Eskiden nefes alamaz hale gelir sinir krizi geçirirdim. Ama bunlar  bir süre sonra birer silik anı olarak kalmıştı bana. Bazen düşünüyordum da aslında benim hayatım yeni ailemi bulduktan sonra başlamıştı. Gerçek ailem ile ilgili bir görüntü yoktu zihnimde. Sadece o gün vardı, sanırım o da o günün bana bıraktığı etkiyle bağlantılıydı.

Daha sonra ki anılarım hep yeni ailem ile olmuştu. Gerçek ailemin bana zerresini bile hatırlatmayan ailem. Bazen iyimi oldu unuttuğum kötümü karar veremiyorum, ama bana böyle bir aile verdiği için Allah'a her an  şükür ediyordum.

Gerçek babamla sabahlarımı hatırlamazdım, ama beni bulan Murat babamla ilk sabahımı hatırlardım. Başımı yıkadıktan  sonra babamın saçlarımı tarayıp ördüğünü hatırlıyordum. Annemi hatırlamazdım ama Sevgi annem hasta olmasına rağmen yatağından kalkıp bana çorba yapmasını, babamın ellerim ve ayaklarım üşüyor diye avuçlarına alarak sıcak nefesini üflediğini hatırlıyordum.

Onlara göre ben onlara uğur getirmiştim, ama hayır onlar benim soğuk ve karla dolu karanlık günüme bir umut ışığı gibi doğmuşlardı. Karın bedenime bıraktığı sivri hissle savaşırken benim kurtuluşum olmuşlardı.

Babamın anlattığına göre beni bulduğu gün aslında hastaneye Sevgi annemin yanına gidiyordu. Çocukları olmuyor, hamile kaldığında da Sevgi annem düşük yapıyormuş. Beni eve getirdikten altı ay sonra Sevgi annem kardeşim Zeyno'ya hamile kalmıştı. Evet o yüzden onların uğuruydum.

Biyolojik olmasada onlar benin gerçek ailemdi, ben onları öyle görmüş, kabullenmiştim. Murat Yıldırım benim gerçek babam, Sevgi Yıldırım gerçek annem ve Zeyno Yıldırım'da benim gerçek kardeşimdi.
Bende onların öyle.

Şimdi de bin tane gerçek aileye değişmeyeceğim ailemi hava alanından almaya gidiyordum. Dün aldığım yeni telefonumla onları aramış ve geleceklerini öğrenmiştim. İlk işim dolabı tıka basa doldurmak olmuştu, daha sonra bugün için Nuran abladan yemek yapmasını istemiştim, yoksa evime gelen ailem aç kalacaktı.

Annemin burada geçireceği bir haftayı ondan yemek yapmayı öğrenmekle geçirecektim büyük ihtimalle. Derin bir nefes alarak arabamın ön camının her köşesine kısa bir bakış attım, arabamı bugün tamirden almıştım. Ozan Karakurt'un evimden gitmesi üzerine kendimi banyoya atmıştım. Nedenini bilmesemde ağlamıştım, aslında insanların düşünceliri beni etkilemezdi, ama soğuk devden duymak... Off.

Ondan sonraki vaktim güzel bir şekilde uykudan uyanan Umut'la geçmişti. Akşam uyku saati geldiğinde birlikte uyumak istemiştim, yakışıklı pasta kekimde beni kırmayıp kabul etmişti. Arabamın tamiri için tabiki ben harekete geçmiştim. Ondan gelecek yardım Allah'tan gelsindi, kimseye, heleki beni pis bir ima ile suçlayan birine muhtaç olamazdım.

Ona kızgındım ama sanırım saçma bir kırgınlık ta vardı üstümde.

Hayatının hiç bir yerinde yeri olmayan bir insan için neden kırgınlık hissedersin ki?  Diyen iç sesimi cevapsız bıraktım, çünkü bilmediğim bir sorunun cevabını veremezdim.

Eskişehir'in caddelerini geçerek sonunda havalimanına vardım. Arabamı uygun bir yere park edip, anahtarımı ve telefonumu alarak bekleme salonuna geçtim. Saatime bakmama gerek kalamdan ilerde iniş yapan uçağı gördüm. Pis bulunduğum yerden gözükmüyordu ama oturduğum yerin camından inen ve havalanan uçaklar gözüküyordu. Sanırım babamların bindiği uçaktı.

Ay Işığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin