Yazım hataları için kusura bakmayın ❤️
İnsanının ruhu ölürmüydü?
Bence ölürdü, değer verdiğin kişiler tarafından tek bir yanlış hareketiyle şah damarından kesermişçesine ruhunu öldürülürdü.
Ya da sana karşı olan birinin kini, düşmanlığı, intikam arzusuyla yanan bedeni, senin hayatınından çalar ve seni ruhsuz biri yapardı. İşte biz buna ruhun ölümü deriz.
Ozan ve annesinin ruhunu öldüren kişi de Kenan Karakurt'tu. Yıllarca onlara acı çektirerek onların ruhundan her gün birer parça almıştı. Bir anne ve oğulu birbirinden uzak tutarak onları koca bir hasretle yaşamalarına neden olmuştu.
Kenan'ın üç hayattan aldıklarının haddi hesabı yoktu artık. Bir kadının gençliğini, geleceğini, hayatını, mutluluğunu, onu hayata bağlayan oğlunu ondan almıştı.
Evladından uzakta yaşayarak her gün ruhunun ölmesine neden olmuştu.
Ozan'ın ise çocuk kalbindeki merhametini köreltmişti.
Umut... Umut'u da karanlık gecelerin eline teslim etmişti. Savunmasız, yağmurun pençesine takılmış savunmasız bir kuş. Abisinin varlığından haberi olmadan kısa ama azap dolu geçen altı yıl ömrü babasının ona hak gördüğü kaderyidi.
Hayatın bilinmezliği bitmek bilmiyordu. Ozan'ın ve annesinin hayatı hep bilinmezlik içinde devam etmişti. Umut ta hep korku içimde olsada acaba ne zaman babamdan tekrar şiddet göreceğim diye korkunç bir bilinmezlik içindeydi. Yarına uyanınca başlarına ne geleceğinin bilinmezliğiyle geçmişti yılları.
Şimdi ki bizim gibi...
Sabah dağ evine gittiğimizde kim bilebilirdi ki saldırıya uğrayacağımızı?
Yada şu an hastanenin koridorunda bir bilinmezliğe koştuğumuz gibi. Sedyenin üzerinde bilinci kapalı bir şekilde uzanan Yeşim'in yarasına baskı uyguluyordum. Yarası ağır değildi ama kanaması çok olduğu için bilinci kapanmıştı. Yeşim'le birlikte bende sedyenin üzerinde iki dizimin üstünde durmuştum.
Hastaneye girdiğimizde bizi karşılayan doktor arkadaşım Feridun hızla bize yaklaşmış ve Yeşim'in durnunu soruyordu.
-Yeşim Karakurt: 26 yaşında, sağ karın boşluğuna mermi yarası. Kan kaybı çok. Tansiyon 18/5 Bilinci kapalı. Kan gurubu 0 Rh (negatif).- Diyerek ona özet geçtim. Bu sırada da ameliyathane gelmiştik. Sedyeden inerek kanayan yarayı bir hemşireye devrederek bizi an ve an takip eden Ozanlara döndüm.
-Durmumu ne?- diye sormuştu nefes nefese koştuğu belli olan Selim. Yüzündeki endişe gözle görülür bir şekilde fark ediliyordu.
-Henüz bir şey söylemek için çok erken, bende ameliyata gireceğim şimdi zaten. Elimizden gelen her şeyi yapacağız.- diyerek Ozan'a baktım. Gözlerindeki korku içimi bir an acıtsada bu korkunun kardeşi gibi gördüğü kadın için olduğunu kendime hatırlatarak rahatlamaya çalıştım.
Daha fazla konuşmadan yanıma gelen asistanım Ranayla birlikte içeri geçtik. Elimi yıkadıktan sonra asitanların yardımıyla eldiven, önlük ve bone giydim. Ameliyat kapısından içeri girdiğimde ameliyat ekibi hazır bir şekilde bekliyordu.
Daha fazla vakit kaybetmeden ameliyat ben ve Feridun tarafından başladı. İlk yardımı ben yapmıştım ve bu hastanenin doktoru olmam ameliyatta olmam sorun olmuyordu. Kan kaybeden Yeşim'in solan yüzüne kısa bir an baktım. Hep çatık olan kaşları düz halini almıştı. Benim gölzerime tezat açık yeşil gözleri kapanmıştı. Dolgun, hep pembe gözüken dudakları kansızlıktan morarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay Işığı
Novela JuvenilGeçmişte derin yaralar almış iki insanın hayatları, beklenmedik bir şekilde kesişir. Feyza, çocukken yaşadığı acı dolu anıları hâlâ unutamamış, ancak tüm zorluklara rağmen hayata tutunmuş güçlü bir kadındır. Bir gün, yol kenarında terkedilmiş, konuş...