17. Bölüm 🍁

42 7 72
                                    

Yazın hataları için kusura bakmayın.

🍁🍁

Bazen nefesler yetmezdi insanı rahatlatmaya. Bir çift göz, bir çift söz, ya da içine ısıttığı bir nefes, yetiyordu nefes aldığını hissettirmeyi sağlayan. Aşk neydi bilmezdim ben, Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin'in hikayelerini duymuştum ama hiç onları kendi gözümün önünde canlandırmazdım. Yaşadığın hayatın baş karakterleri zaten sen değil miydin? Sen severdin Şirin olurdun karşındaki severdi Ferhat olurdu.

Ama ben bunları bilmiyordum işte lise çağında takıldığım insanlara aşık değildim. Ergen kafasıyla takıldım birkaç tane çocuktu. Şimdi düşünüyorum da böyle yaparak ne kadar büyük bir hata yaptığımı görüyordum. Gerçek aşkımı beklemek yerine zamanımı gereksiz yere harcıyormuşum.

Gerçek aşkım mıydı Bilmiyorum Ozan Karakurt'un, ama bana her bir adım yaklaştığında, tenime her temas ettiğinde, nefesini yüzümde hissettiğimde kalbimin deli gibi çarptığını biliyordum. Hani olur ya lunaparka gidersin ve gondola binersin, o hareket ettikçe nefesin kesilir, konuşamazsın kalp atışlarını ister istemez hızlanır, nabzını hızı yükselir kan akışın seyrini değiştirir, hah işte öyle oluyordum.

Birbirimize bu kadar yakınken aklıma gelen bütün fesat düşünceleri hepsini bir kenara attım, çünkü şu an mantıklı düşünemiyordum. Neden bu kadar yakınına girmişti ki zaten evet diyecektim. Böyle yakınımda olması hiç iyi bir şey değildi. Yüzüme yakın olan yüzünü daha da çok yaklaştırarak alnını alnıma dayadı Ozan Karakurt.

Gözlerim ister ister kapanırken bu adamın ne planladığını merak etmeye başladım. Sahi bunun amacı neydi heyecandan kalp krizi geçirip burada, şu an ölmek mi, daha evlenemeden, daha mürüvvetimi göremeden, daha telli tuvaklı gelin olamadan ölmemi mi istiyordu bu adam.

Nefesimi tutmuş alınanı alnıma dayamış olan adamın bir an önce benden uzaklaşmasını bekliyordum. Çünkü gerçekten çok heyecanlanmıştım bugüne kadar hiç böyle bir heyecanım olmamıştı. Aslında bugüne kadar hiçbir erkekle böyle bir temasımda olmamıştı. Elindeki elim daha da sıcak olmaya başlarken gevşeğen elinin arasından çektim hızlıca.

-Nefes al kızıl gonca.- sert sesi kulaklarıma bir ninni gibi gelmesi çok mu ironiydi.

Salak Feyza kafayı yedi diyen iç sesime hak verdim gerçekten kafayı yemiştim. Adamın kalın sesini nasıl bir ninniye benzettimi aklım almıyordu, böyle deyince bir an Ozan karakurt'u şarkı söylerken hayal ettim. Aa hayır hayal edemedim açıkçası onu şarkı söyleyebileceğini zannetmiyorum.

Derin bir nefes alarak unuttuğum nefes kavramını hatırladım. Evet biz insanlar nefes alarak hayatta kalıyorduk değil mi? Ama sizinle karşınızda böyle upuzun, yakışıklı, çekici, centilmen hayır centilmen değil henüz centilmenlik yaptığı bir hareketi göremedim, her neyse işte Ozan Karakurt gibi biri karşınızda olsaydı size nefes almayı unuturdunuz canım aaa.

-Teşekkür ederim.- sonunda birimiz konuşmayı akıl edebilmişti.

-Ne için?-

-Evlilik teklifimi kabul ettiğin için.- böyle bir pozisyonda normal konuşmak da bir garipti ama.

-Ben şey... Umut için.- dedim zar zor.

Biliyorum Umut için ama her ne kadar Umut için olsa da bu hayatı ikimiz birleştiriyoruz Feyza, her ne kadar küçük bir çocuğun hayatı için bir araya gelsek de bu olay ikimizin de hayatını kapsıyor. İkimiz de bu yola giriyoruz. İkimiz birlikte bir yola başlıyoruz.-

-Ben Umut'u çok seviyorum Birbirimizin çok şeyini bilmiyor olabiliriz ama Umut da kendimi görüyorum. Kendi çocukluğumu, onun gözlerine baktığımda çocukken aynada kendi gözlerimde gördüm hüznü görüyorum.-

Ay Işığı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin