"İçecek ister misin? Buzdolabında biraz portakal suyum var." Jake mutfağı işaret ederek söylemişti.
Niki tabağındaki krepler ile oynuyordu ve kreplere verdiği şekilleri izliyordu.
"Niki?" Jake eğilip Niki'ye bakmaya çalıştı ama kafası aşağı eğikti. Niki önündeki krepler ile oynamaktan çok meşguldü.
"Niki?" Jake tekrar seslendi, bu sefer jake niki'nin dikkatini çekebilmişti. Niki dikkatini jake çevirerek bakışlarını düzeltti, ve karşısındaki siyah saçlıya sıcak bir gülümse verdi.
Niki kendini bir anlığına kötü hissetti.
Nedenini kendisi bile bilmiyordu."Uyandığından beri benimle tek kelimeden fazla konuşmadın,bir sorun mu var?" Jake niki'ye bakarak sormuştu.
"Hayır" niki cevap vermişti"sadece biraz yorgunum,hepsi bu." Jake ona şüpheyle bakıyordu. Tabağına dönmeden önce sıcak bir gülümse sergiledi.
Jake içeceğinden bir yudum aldıktan sonra "Bu iyi" diye cevap verdi. "Sonunda bunu başardın, minsong olayını kafandan at."
"Evet..." Niki yavaşça başını salladı, kaşlarını çatarak bakışlarını bir kez daha indirdi.
"Jake bugün hangi gündeyiz?" Niki aniden sormuştu ama neyse ki bu soru jake şaşırtmamıştı."Cumartesi" jake cevap verirken niki'ye bakmamıştı.
Niki cevap olarak sadece mırıldanmıştı. Masada garip bir sessizlik vardı. Yada en azından öyle düşünüyorlardı.
Jake yavaşça başını sallayarak "bugün cumartesi olduğuna göre" dedi
"burada kalabilir miyim?""Elbette" niki utangaç bir şekilde gülümsedi, ama masanın altından parmaklarıyla oynuyordu. Sesi boğazına takılıp kaldığı için sadece başını salladı. "Bunu isteyeceğini gerçekten düşünmemiştim" diye itiraf etti.
"Neden?"
"Ee çünkü... boşver." Krepinden bir ısırık daha aldı ve bakışlarını oturma odasında gezdirdi. Niki jake'in ne söyleyeceğini düşünmeden edemiyor ama kendisi de o kadar açık sözlü değildi. "Annemle babam dışarıda ve ben pek iyi yemek pişiremiyorum." diye şaka yapıyor.
"Jay benden daha iyi" diye dalga geçiyor ve niki'ye bakmak için başını ona doğru çeviriyordu.
"Ve jay'i her zaman arayabiliriz."Jake,"yine de jay'in pek mutlu olacağını sanmıyorum" diye belirtiyor.
"Doğru" ikisi birlikte anlamsızca kıkırdıyorlardı ve yemeklerini bitirirken rahatlatıcı bir sessizliğin içlerine çökmesine izin veriyorlardı.
Niki, bardağında kalan suyu da bitirdikten sonra "pekala, işim bitti." Oturduğu sandalyeden kalkıp boş bardakla birlikte mutfağa doğru ilerledi.
Jake elinde kirli çatal ve bardakla beraber niki'yi mutfağa kadar takip ediyordu. "Tabakları bırak, ben yıkayacağım."sıcak bir şekilde gülümsemişti. Niki bulaşıkları lavaboya bırakarak onları temizlemesi için jake bırakmıştı. Niki'nin aklında tek bir düşünce geçiyordu ama bunu yüksek sesle söylemesi yanlış olurdu. Yürümeden önce bir an jake'e baktı, dudaklarında hafif bir gülümseme vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▪︎Bir Çöpçatanla Eşleştirme▪︎
Fanfictionçeviri kitap (kendim çevirdim ve kendim ekleme yaptım) ☆yunki☆