Niki ve jake tamamen zıt şeyler yüzünden tuhaflaşmışlardı. Sonuçta minsong'un bu fikri önerdiği gün niki bu fikre katılıyordu,
ama jake tüm plan hakkında biraz şüpheciydi.O sabah niki okula gitmek için jake'in evine geldiğinde jake'in izlemesi konusunda ısrar ettiği rastgele bir program hakkında konuşmakla meşguldü.
Jake, niki'nin dünü tamamen unutmuş olabileceğini düşündü ama minsong'un yanından geçip yerlerine oturduklarında
niki'nin unutmadığını kesinlikle biliyordu."Minsong'u seviyor musun?" Niki tahtaya
bakıyordu."Eh, kesin bir şey söyleyemem," diye soruyu
geçiştirmişti jake, o sıra da niki en yakın arkadaşının verdiği cevaba umursamaz bir tavırla başını sallamıştı. "Minsong'u çok az tanıyorum, bu çöpçatanlık gerektiğinden biraz fazla uzun sürecek değil mi niki?"
Jake karşısındaki çocuğa sıcak bir gülümse bırakmıştı."Hımm," niki gülümsüyor ve başını sallıyordu. "Sadece daha uzun dayanabilir miyim bilemiyorum?" Beraber paylaştıkları
kitabı kendine yaklaştırmıştı.Jake kıkırdamıştı "Eh, birbirimizden sır saklayamayacağımız bir türden ilişkimiz var, biliyorsun neredeyse her günü birlikte geçiriyoruz." Niki omuz silkmişti ve yenilgisini kabul etmekten kaçınıyordu.
Niki, minsong'un gözlerini jake'e diktiğini fark etmeden duramıyordu. Midesini acıtan rahatsız edici bir duygu hissediyordu. Bu hissettiği acıyı günlerdir hissediyordu, ama nedenini bilemiyordu.
Niki'nin bu sıralar aklı hep çöpçatanlık işindeydi. İçinde endişe vardı, elinde olmayan bir şey için endişelenmek yerine
değiştirebileceği şeylere odaklanması gerekiyordu.Jake kızgın ya da üzgün değildi, sadece biraz
şüpheciydi, o daha ilk başta böyleydi.
Ancak jake, niki'ye çok kırgın görünüyordu.
Niki gerçekten aşırı düşünen biriydi ve çöpçatanlık genellikle onun düşüncelerini temizliyordu."Hey niki, bir sorun mu var?" Jake niki'yi dürtmüştü. Niki başını kaldırdı ve dudakları arasından zorda olsa bir gülümseme gösterdi.
Belki bu duygu suçluluk ya da endişe değildi, bu duygu belki de kıskançlıktı. Belki niki kıskanıyordu. Niki jake'in okuldaki kişiliğini ve cekicileğine kadar kıskanıyordu, her konuda ondan iyi olmasını kıskanıyordu. Aralarında spor ve bunu gibi küçük çocuksu eğlenceler dışında hiçbir rekabet yoktu. Bu gerçekten tuhaf duyguydu. Niki Minsong'un en yakın arkadaşına nasıl baktığını görmüştü ve bu onun vücudunun aniden karıncalanmasına sebep olmuştu.
"Niki," diye seslendi jake "yeterince uyuyamadın mı?" Jake biraz endişelenmişti.
"Neden benim için bu kadar endişeleniyorsun, ben çok mu dikkat dağıtıcıyım." Jake anlamamış bir şekilde niki'ye bakıyordu.Niki geri önüne dönmüştü, çok üzgün hissediyordu. Kitaba garip resimler çizip duruyordu ta ki önüne bir kağıt parçası düşene kadar. Dikkatini kitaptan kaldırıp önündeki kağıt parçasına çevirmişti. Eline alıp açmıştı ve gördüğü yazıyla kızarması bir olmuştu. Jake'in telefon numarası yazıyordu. Ve kağıdı veren jake olmalıydı ki ona bakıyordu.
"Bu senin numaran..." diye bağırdı niki.
"Benimle flört etmeye mi çalışıyorsun?"
Jake niki'ye biraz yaklaşıp,"Daha önce hiç erkek arkadaşım olmadı ve bu yüzden planı bozmamak için denemem lazım." Niki bir süre sonra jake'in dediği şeyi anlamıştı.
"Yaz tatiline giriyoruz jake,ben istediğin şeyi yapamam."
Niki hemen lafı değiştirmek için yalan uydurmuştu "ben Sunshine valley'e gideceğim." Niki yalanının jake tarafından anlaşılmaması için ağzından çıkan her kelimeye çok dikkat ediyordu.Jake fark etmiş olmalı ki niki'ye gülerek
"Şuan boşum aslında bende seninle gelebilirim değil mi?" Niki yalanının anlaşıldığını fark ederek "biliyor musun
ben eve gitmeyi düşünüyorum" diyebilmişti.Niki önüne baktığında gözleri jake ile çarpışıyordu. Niki jake ile yakın olduğunu fark ettiğinde boğazı düğümleniyordu. Jake'in yüz hatları yakından daha net ve güzel görünüyordu. Niki hızla geriye doğru sendeleyerek gözlerini ayakkabılarına dikti.
Jake, niki'yi daha iyi görebilmek için başını yana eğmişti. Niki ayaklarını ileri doğru zorluyordu. Tuhaf bir şekilde ortam çok sessizdi. Niki kendini jake'ten uzaklaştırıp oradan kaçmıştı.
Niki, jake'i inceledikçe onun çok iyi erkek arkadaş olabileceğine inanıyordu. Sonuçta jake yakışıklıydı ve anlayışlı bir kişiliği vardı. Jake çok iyi bir erkek arkadaş olabilirdi fakat ne yapacağını bilmiyordu.
Jake aniden başını kaldırıp niki'ye bakmıştı. Niki, jake ile göz göze gelince bakışını açık olan pencereye çevirmişti. Niki sokakta ilerleyen arabalara ve insanlara bakıyordu.
Ama kulaklarının yandığını hissedebiliyordu."Niki!" Diye seslenmişti jake. Niki, jake'e bakarak neden seslendiği anlamaya çalışıyordu. Jake, "Ders başlayacak gitmemiz gerek." demişti. Niki ayağa kalkıp çantasını omzuna almıştı.
Niki sırt çantasının askılarından birini omzuna alırken "o-oh tamam" demişti.
Ta ki jake, niki'nin bileğini tutup çekene kadar. Niki bakışını bileğindeki sıcak tutuşa çevirmişti. Niki derin nefes alıp vermişti.
Her şey yolundaymış gibi hissediyordu, çocukluklarında ki gibi mutlu olacaklardı.☆Keyifli okumalar
Umarım beğenmişsinizdir☆♡Yunki♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▪︎Bir Çöpçatanla Eşleştirme▪︎
Fanfictionçeviri kitap (kendim çevirdim ve kendim ekleme yaptım) ☆yunki☆