- 15 -

19 2 0
                                    

"Bugünkü maç için heyecanlı mısın?" Sunoo büyük kalabalığın arasından geçerken elinde bir paket patlamış mısır tutuyordu.
"Kim olmaz ki?" Jay alay etmişti.

"Hey niki" sunoo, niki'yi dürtmüştü.
"Jake henüz sana ceketini vermedi mi?"
Niki gömleğini kaldırıp indirdikten sonra,
"Ceket yok" demişti.

"Ah, görünüşe göre birileri bunu öğrenmek için biraz istekli" Jay niki'nin omzuna vurarak gülmüştü.

Niki, jay'e göz devirip kolyesini oynatmıştı.
Jungwon,"o kolyeyi nereden aldın?"
"A-ah bu mu...bunu bana jake aldı kolyenin diğer yarısı da onda." Niki kızardığını hissedebiliyordu.

Sunoo,"jake neden hâlâ ceketini niki'ye vermedi çok merak ediyorum...hey bir şey buldum" sunoo niki'nin cebinden ruj çıkarıp niki'nin eline tutuşturmuştu.
"Ona bunu unuttuğunu söyle çünkü jake her zaman herkesin rujunu ödünç alıyor, ve o sırada da ceketi sana verebilir."

Niki arkadaş grubuna bakmıştı ve jake'e daha önce verdiği şeftalili ruju vermek için neden titrediğini anlamamıştı. Niki kalabalığın arasından geçmişti. Jake'i sahanın hiçbir yerinde görmemişti, bu yüzden soyunma odasında olacağını düşünmüştü. Elindekine bakıp tereddüt etmişti.

Bakışlarını elinden kaçırıp ruju sıkıca tutmuştu ve kapıya doğru yürümüştü. Kapıyı itip gıcırdayarak açıyordu kimse var mı diye etrafa göz atmıştı.

Soyunma odalarının diğer köşesindeki duşların ısısından dolayı etrafta oluşan dumanın arasından gözlerini kısarak ileri doğru yürüyordu.
"Jake burada mısın bilmiyorum ama eğer buradaysan bir şey unutmuşsun..." niki ileri doğru tek bir adım attığında gözleri genişlemişti, elleri titriyor ve bu onu şok etmişti.

Jake ve minsong'tu

Niki ayakkabılarını sıkarken donup kalmıştı. Sertçe yutkunmuştu ve jake'in minsong'un ceketini giydiğini fark etmişti.
Ama onu asıl hazırlıksız yakalayan ve neredeyse midesini bulandıran şey minsong'un ceketine baktığı an olmuştu.

Jake'in ceketini giyiyordu.

Niki jake'in arkasından ona seslenmesine aldırış etmeden hızla odadan çıkmıştı.
Elini cebine sokmuştu.

Kapının duvara çarptığını duyduğunda gözlerinde biriken gözyaşlarını tutarak kapıyı açmıştı. Sessizce öksürmüştü ve parmaklarını gözlerine bastırmıştı. Gözyaşlarının yanaklarını lekelemesini önlemek için gülümsemeye çalışmıştı.

İnsan kalabalığının arasından geçerek, koşuşturmacanın içinde yürürken insanları sertçe çarparak ve iterek geçmişti.

"Al bunu sakla!" diye mırıldanmıştı ve ruju sunoo'ya fırlatmıştı. Sunoo korkudan ruju alıp cebine koymuştu.

Artık sahaya bile bakmadan yanağını eline dayadığında arkadaşlarının ne hakkında mırıldandıklarını anlayamıyordu.

Sunoo arkadaşlarına dönüp, "hiçbir şey söylemeyelim" demişti ve susmuştu. Dikkatini tekrar oyuna vermişti.

Niki'yi neşelendirmek için ne söyleyeceklerini bilememişlerdi ve bu yüzden hiçbir şey söylememeye karar vermişlerdi. Hepsi sessiz kalmıştı.

Niki, jake'in ceketiyle geri dönmedi.

Herkes dikkatini artık her iki takımdan oyuncuların sevdiklerine el salladığı ve ceketini giyenlere özel ilgi gösterdiği sahaya çevirmişti. Grup jake'in kendi ceketini giymediğini fark etmişti.

Niki o akşam oyundan erken ayrılmıştı.

Arkadaşlarına, ailesinin evinden posta alma sırasının kendisine geldiğini söyledi ve eğer şimdi gitmezse konon'un bisco'yu bir daha görmesine izin vermeyeceğini söylemişti.
Arkadaşlarına veda ederken sahte gülümseme yerleştirmişti yüzüne.

▪︎Bir Çöpçatanla Eşleştirme▪︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin