- 4 -

39 4 0
                                    

Niki çok kasıldığını ve gergin ortamdan dolayı her an bayılacak gibi hissediyordu.
telefonunu eline alsın yada almasın jake'e bir şey demeden gitmesi gerekiyordu.

"Bekle" kelimeler kulağında uğulduyordu.
Hızla en yakın arkadaşına baktı.
"Telefonunu istemiyor musun?" Jake usulca mırıldandı.

"O-oh evet" niki boğazını temizledi. Artık saklamanın faydası yoktu. Jake'e yaklaşıp
Yanına oturdu ve dikkatini halıya çevirdi.
Niki hiçbir kelime dahi etmiyordu.

"Tamam kızgın okduğunu biliyorum." Niki kendini savunmak için elini kaldırdı.
"Ama beni anlamalısın jake." Niki iç çekmişti. "İnsanları üzmekten hoşlanmadığımı biliyorsun-"

Jake, "eh, sır saklamaktan hoşlanmadığımı biliyorsun, özellikle de birbirimizden."
diye çıkıştı. Bu gerginlik niki'yi korkutuyordu. "Neden bana söylemedin?"
Jake'in kızgın ses tonu yumuşak bir fısıltıya dönmüştü.

"Minsong seninle çıkmak istedi jake, o iyi biri, senin için sorun olmayacağını düşündüm." Niki bakışlarını başka tarafa çevirmişti.

"Niki" jake, niki'nin başını kaldırıp ona bakmaya zorlamıştı.
"B- ben ne diyeceğimi bilmiyorum...bu yüzden mi bana tuhaf davranıyorsun?" Niki jake'in elini çenesinin altında hissettiği için daha da çok geriliyordu.

"Ben... kendi başıma çöpçatanlık yapmak istedim, ama çok zor oldu." Niki ona bağırmak istedi ama kendisi incindiği için jake'in üzgün olmasına nasıl izin verebilirdi.

"Niki sana böyle kızmak istememiştim."
Jake niki'nin yüzüne bakarak konuşmuştu.
"Hayır, hayır jake, bana kızmakta haklısın."
Niki konuşmasının ardından hemen jake'e soru yöneltmişti. "Peki, neden telefonuma cevap vermedin?" Bu ani soru jake'i güldürmüştü.

"Ah, antrenmandan çıkmıştım ve çok yorgundum." Jake utançtan ensesini ovuşturmuştu. Niki, jake'in bu davranışını görünce gülmeye başlamıştı. Nihayet ortadaki gerilim bozulmuştu.

"İstersen çöpçatanlığı durdurabilirim." Niki jake'e dönmüştü. "Hayır, niki..." niki karşısındaki siyah saçlıya şaşırmıştı.
"Ne?" Jake niki'ye dönüp niki'nin şaşkınlıkla sorduğu soruya cevap vermişti.
"Minsong'u kendimle eşleştirmene yardım edebilirim."

"Yani, ımm... ben daha önce kimseyle çıkmadım." Jake utanarak konuşmuştu. Niki jake'in aksine kocaman gülümsüyordu.
Niki fısıldayarak "Biliyor musun? Bunun için zaten hazırdım." Niki jake'i şaşırtan bir heyecanla konuşmuştu.

"Vay be" jake kekeliyor ve utanarak ensesini ovuşturuyordu. "Peki okumayacak mısın?"
Niki hazırladığı çöpçatanlık kağıdını jake'e uzatarak konuşmuştu. Jake gülümseyerek başını sallamıştı ve kağıdı niki'nin elinden almıştı.

Niki, jake'in elindeki kağıdı okurken ki tepkisini takip ediyordu. Ya bir an jake kötü hissetseydi, niki böyle bir şeyin olmasını asla istemezdi çünkü jake onun en yakın arkadaşı.

Ama niki'nin hala içinde tuhaflık vardı. Jake önündeki kağıdı okumaya devam ederken niki'nin aklında minsong ve jake'in beraber çok samimi oldukları an geliyordu. Niki neden böyle tuhaf hissediyordu. Bir türlü sorularına cevap bulamıyordu.

Bölümler şimdilik biraz kısa
çünkü çeviri yaptığım kitabın
bazı bölümleri az yazılmış
ben elimden geldiğince kendim
ekleme yaptım

☆Keyifli okumalar
Umarım beğenmişsinizdir☆

▪︎Bir Çöpçatanla Eşleştirme▪︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin