"Neden eşyalarını açıyorsun?" Jake, niki'nin açık kapısından içeri bakıyor, getirdiği az sayıdaki elbiseyi dikkatlice yerde açık olan bavulundan çıkarışını izliyordu.
Niki, içeri girene kadar jake'in kapısına yaslandığını fark etmemişti. Gözleri hızla yukarıya bakmıştı ve jake'e basit bir gülümseme vermişti.
Niki kıyafetlerini tekrar dolaba yerleştirirken jake ona yardım etmişti.
Aynı gömleği almak için uzandıklarında elleri birbirlerine çarpmıştı. Niki gülmüştü.
"Babam eve kız kardeşime bakmak ve anneme yardım etmek için gidiyormuş."Jake, niki'nin saçlarını karıştırmıştı. Niki boş valizin fermuarını çekerken bu tatlı hareket karşısında yumuşamıştı. Valizini odanın bir köşesine koymadan önce jake'e dönmüştü ve ona sıcak bir gülümseme vermişti.
"Her şey bitti," jake gülümsüyordu.
Jake onu aşağıya kadar takip etmesini işaret etmişti. "Hadi, kahvaltı etmeye gidelim."
Gülümsüyor ve başını merdivene doğru çeviriyordu. Hızla oturma odasına doğru ilerlerken elini merdivenin korkuluklarına atmıştı.Niki peşinden gidiyordu ve sanki buraya ilk defa geliyormuş gibi odaya göz atıyordu. Kanepede oturmuştu ve açık televizyondan rastgele bir şeyler izliyordu.
Jake rastgele açık olan programı izleyen niki'ye baktığında istemsizce güldüğünü fark etmişti. Bu kadar üzgün olmasına rağmen neden kız kardeşini ziyaret etmediğini ya da en azından bisco'sunu tekrar görmek için Yoo Mi'nin evine gitmediğini merak etmişti. Niki'nin onunla birlikte olmasını hatırlayınca kalbi ısınmıştı.
"Waffle'ı krep yerine tercih edersin,
değil mi?" Jake yemek masasına iki tabak koymuştu ve mutfağa koşarak iki uzun bardak soğuk su almıştı.Niki alay ederken sandalyesini çekmişti.
"Aynı değiller mi?" Oturmuştu ve sıcak waffle tabağını kendine yaklaştırmıştı. Bunu yaptığında kendini eskisinden daha aç hissetmesine neden olmuştu."Evet" jake waffle'ından bir parça ısırdığında alaycı sesi boğuk çıkıyordu.
Jake elini ağzından çekmeden önce yemeğini yutmuştu."Minsong randevumuzu iptal etti... dün bana mesaj attı" boğazındaki kuruluğu gidermek için suyundan bir yudum almıştı.
"Evet, bu sabah öğrendim yapması gereken önemli bir şey olduğunu ve tarihlerin çakıştığını bu yüzden de fark etmediğini söyledi." Niki yemeğinden bir parça daha almıştı.
Jake fısıldayarak "önemli değil...zaten hazır olduğumu sanmıyorum." Niki bunu duyduğunda biraz sinirlenmişti. Çünkü minsong ile çıkması için çok uğraşmıştı. Niki derin nefes alıp sakinleştikten sonra,
"Hey, seni çok iyi hazırladım ve asla
hiçbir şey ters gitmeyecek sen çok iyi erkek arkadaş olacaksın." Niki suyundan bir yudum aldıktan sonra tekrar konuşmaya başlamıştı"Unutma bu ayın sonunda minsong ile sevgili olucaksın." Niki gülümsemişti. O sırada jake tabağını alıp mutfağa gitmişti.Ayağa kalkıp boş tabağı almıştı ve mutfağa gidecekken arkasına dönüp bakmıştı götürecek başka bir şey olmadığını görünce tekrar önüne dönmüştü. Nefesini tutmuştu çünkü jake'e çarpmıştı. Gözleri anında kızaran parmaklarına kaymıştı.
"Çok tuhafsın" jake niki'ye bakıyordu. Ama niki ona bakamıyordu. Niki jake'ten ayrılıp mutfağa gitmişti. Elindekileri bırakmıştı. Niki, "Ne var halimde?"
Jake'te peşinden gelmişti.
"Gözlerini benden kaçırıyorsun, bunun altında bir neden var mı?" Jake, niki'ye biraz yaklaşmıştı.
Niki, "H-hayır bir neden yok."
Jake biraz daha yaklaştığında niki başını yana eğmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▪︎Bir Çöpçatanla Eşleştirme▪︎
Fanficçeviri kitap (kendim çevirdim ve kendim ekleme yaptım) ☆yunki☆