Niki, kendisinin ve jake'in ilişki açısından nerede durduğundan kesinlikle habersizdi.
Jake bu günlük olayları normal karşılamaya başlamıştı ya da en azından dikkatini çekmemişti. Hep aklından "her günkü gibi öpüşüyoruz yani hâlâ en iyi arkadaşız ya da başka bir şey miyiz?" diye geçiriyordu.
"Uyandın mı niki?" Jake kalın ve uykulu sesi ile mırıldanmıştı ve onu biraz daha yakınına çekmişti. Niki, Jake'in ne kadar süredir uyanık olduğunu merak etmişti. Dudaklarından sessiz bir esneme dökülmüştü.
"Evet" diye mırıldanmıştı niki. Jake'in yüz hatlarının biraz şişkin olduğunu ve her uyandığında dağılmış olan saçlarının nasıl da kabarık göründüğüne bakakalmıştı.
"Hâlâ yorgun musun?" Jake gözlerini ovuşturmuştu. Niki yanıt olarak başını sallamıştı. "Biz saat kaçta uyuduk?"
"Hımm, bilmiyorum" diye mırıldanmıştı niki. "On iki gibi mi? Hatırlayamayacak kadar yorgundum...biz ne yapıyorduk?""Kız kardeşin ve Yoo Mi bizimle baraberdi, ailem bize bakmak için gelmişti ve babam bize yatmamızı söyleyene kadar sadece yemek yiyip bir şeyler izlemiştik."
"Ah, evet doğru" diye gülmüştü niki. Uykudan dolayı sesi biraz kısık çıkıyordu.
"Eğer içtiğim kola böyle sarhoşmuş gibi hissettiriyorsa konon bir gün bana alkol içmeme izin verdiğinde ne yapacağımı bilmiyorum."Bunun üzerine jake bir kahkaha atmıştı. Yatağında doğrulmuştu ve bir yastıkla arkasındaki duvara yaslanmıştı. Yanına yaklaşan niki'yi daha da yakınına çekmişti.
Bunun yorgunluktan mı yoksa gözünü ovuşturduğu için zar zor görmesinden mi emin değildi ama jake...Jake, o çok...mükemmel görünüyordu.
Bu düşünce kafasına girdiğinde niki neredeyse kendine tekrar tokat atacaktı, kendini Jake'in omzundan kaldırıp ensesini ovuşturmuştu. Niki, "Eğer alkol içersem muhtemelen beni nazikçe öldürürsün"
"Ah? Beni böyle mi görüyorsun?" Jake parmaklarını siyah saçlarının arasından geçirmişti.
Niki başını sallamıştı ve jake'in güzel gözlerini kapatan ince, kabarık saçlarını kenara itmek için uzanmıştı. Parmaklarını kulağının arkasında durdurmuştu. Jake onun en iyi arkadaşı mıydı ya da...
"Niki" jake, niki'ye seslenmişti. "İyi misin?"
Gülümsemişti ve niki elinde olmadan başını sallamıştı. O iyiydi sadece...dikkati dağılmıştı. Niki, "Sana bunu söyleten ne?"
"Bilmiyorum" diye omuz silkmişti jake. "Sadece biraz mesafeli davrandın"Niki, "Saat sabahın sekizi ve yorgunum aynı zamanda sen de yorgunsun, neden biraz uzaklaşmayayım?" Jake, "Bu bir bahaneye benzemiyor, bana bir şey paylaşmak ister misin? Mesela nereye bakıyordun?"
Niki kızarmıştı ve jake'in omzuna hafifçe vurmuştu. Niki, Jake'in dilini dudaklarına çıkardığını görünce kalbi yerinden fırladığını hissetmişti. "B-ben hayır" diye kekelemişti niki ve jake'i itmişti.
"Pff bunu neden kafaya taktın ki-"Niki vücuduna yayılan sıcaklığı fark edemeden jake öne doğru eğilip dudaklarını niki'nin dudaklarına bastırmıştı. Niki, parmaklarını jake'in omzuna dolamıştı ve jake'e nazikçe tutunmuştu. Tatlı öpücüğün istediği kadar sürmesine izin vermişti.
Niki, jake'ten ayrılmıştı ve bir süre gözlerini etrafta dolaştırmıştı. O sırada jake elini niki'nin beline dolayıp yavaşça onu kendine doğru çekmişti. Küçük olan biraz şaşırmıştı ama jake'in yaptığı hareket ile kendine gelmişti.
"Hadi kalkalım niki" jake yatakta doğrulmuştu ve yastığını tekrar yorganın üzerine koymuştu. Yatağı düzelttikten sonra kendini yataktan kaldırmıştı.
Jake elini niki'ye uzatmıştı ve elini tutmuştu onu kaldırıp banyoya doğru götürmüştü. Niki, jake'in onunla bu kadar güzel ilgilenmesini çok seviyordu. Bu sıralar çok beraber oldukları için miydi diye düşünüyordu ama..
Niki jake'i çok seviyordu.
"Keşke senden hoşlandığımı bildiğin zaman seni öpebilseydim." Diye içinden konuşmuştu niki.
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Jake niki'nin kulağının üzerinden yavaşça,
"Çizimlerin gerçekten çok iyi" demişti. Ani karıncalanma niki'nin kalbinin hızlı atmasına neden olmuştu."Seni çizmeli miyim?" Niki başını yana doğru eğmişti. "Yani jay'in doğum günü vardı diye en son ona çizmiştim ama senin doğum günün hâlâ gelmedi." Gülümsemişti.
"Seni mutlu eden herhangi şeyi çiz, ben onu alacağım ve bir gün bana resim çizmeyi öğretmelisin." Jake alnını niki'nin alnına dayamıştı.
"Eğer sana nasıl çizileceğini öğretirsem sende bana ingilizce konuşmayı öğreteceksin hem de Avustralya aksanıyla!"
"Jake sana bir şey söyleyeceğim" niki başını eğmişti ve derin nefes almıştı. Başını yukarı kaldırıp jake'e bakmıştı. "Tabii ki, söyle"
"Benim her şeyim ol jake" diye fısıldamıştı niki. Kalbinin ne kadar hızlı attığını ve ne kadar düzensiz olduğunu fark ettiğinde gözleri yaşlarla parlamıştı.
"Benim her şeyim ol jake...""Jake, erkek arkadaşım olur musun?"
"Niki!, Jake! Kahvaltı hazır" konon alt kattan sesleniyordu.
☆Okuduğunuz için teşekkürler
Umarım beğenmişsinizdir☆♡Yunki♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▪︎Bir Çöpçatanla Eşleştirme▪︎
Fanfictionçeviri kitap (kendim çevirdim ve kendim ekleme yaptım) ☆yunki☆