- 8 -

30 2 0
                                    

"Bugün pratik yapamayacak olmamız çok kötü, değil mi?" diye sormuştu minsong. Onları hiç durmadan parlayan kavurucu güneşten koruyan büyük ağacın altında otururken söylemişti.

Minsong geldiğinde,her ikisinin de gerçekten tekrar çalışmaya gerek duymadığı bazı ödevleri ve rastgele işleri vardı. Neredeyse hiçbir şey yapmadan bir saat geçirdikten sonra sahada antrenman yapmaya karar verdiler. Şans eseri gidecekleri saha jake'in evinden çok uzakta değildi.

Jake eve gidip film izlemeleri gerektiğini düşündü ama niki oradaydı. Bu durum oldukça tuhaftı ve jake bu durumdan kurtulamadı ve sürekli niki'nin ne düşündüğünü merak ediyordu.

"Evet, sonunda bu sıkıcı işlerden kurtulucaz." Jake sıcak bir şekilde gülümseyerek elindeki içeceğin içindeki pipetle oynuyordu. Pipetini yavaşça bardağın içine koymuştu ve içeceğinden bir yudum almıştı.

"Hava hala çok sıcak." Minsong, soğuk içeceği terli yanağına bastırarak sırtını ağaca yaslamıştı.

Jake, "belki de futbol oynamamamız iyi
bir şeydi." demişti. Minsong jake'i onaylayarak, "eğer oynasaydık sıcaktan bayılırdım."

"Jake," diye sesleniyordu minsong, bakışlarını tekrar jake'e çevirip,"bana mı öyle geliyor yoksa yağmur mu yağıyor?" elini ağaç yapraklarından gelen damlalara uzatmıştı.

"Bu gerçektende umrumda değil, çünkü hava çok sıcak." Jake kafasını geriye doğru yaslamıştı. "Yağmur kötüleşiyor gibi görünüyor." Jake ayağa kalkmıştı."içeri geçsek iyi olur."

"Evet" diye mırıldanmıştı minsong

○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○

Niki kendi kendine mırıldanıyor, vücudunu jake'in yatağının peluş kumaşına yaslarken yastığını göğsüne daha da yaklaştırmıştı.
Yanakları peluşun üstüne yaslanıyordu. Bilgisayarda rastgele bazı videoları izlerken yavaşça iç çekiyordu ve dudakları somurtuyordu.

"Eve gitmek istiyorum..." diye mırıldanmıştı. Ev hasreti karnının kasılmasına ve omuzlarının çökmesine neden oluyordu.
"Konon'u arayacağım." Yataktan kalkan niki, boş bir ifadeyle telefonuna bakıyordu.

"Merhaba konon, eve gelebilir misin?" Sesi yorgunluktan kısık çıkmıştı. "Üzgünüm yapamam, hallettmem gereken işler var."
Niki üzülmüştü. "Ah, hımm tamam" diye iç çekmişti. Kafasını geriye yaslayıp dudaklarından bir inilti çıkıyor ve gözlerini kapatıyordu. Duvara yaslanacak şekilde pozisyonunu değiştirmişti.

"Ah neden jake burada değil?!"

Niki susamıştı ve bu yüzden de mutfağa doğru gitmişti. Parmaklarını saçlarının arasından geçirmişti ve yataktan kalkarken saate bakmıştı. Jake'in birkaç dakika içinde geri dönmesi gerektiğini anlayınca biraz olsada mutlu olmuştu.

Niki mutfağa giden yolu takip etmişti. Soğuk hava çıplak tenini üşütüyordu. Pek bir işe yaramasada elleri ile kollarını örtüyordu.

Titreyen elleri beyaz dolaba uzanmıştı ve daha demin yediği yarım kalan bisküvisini aramıştı. Ama aradığı bisküvi yerinde yok gibi görünüyordu. Niki evde neredeyse hiç yiyecek olmadığını ancak şimdi anlamıştı.
Ah, evet jake neredeyse şimdi eve gelecekti ve Niki'nin aklından hala jake ile olan yakınlığı çıkmamıştı.

Bu cümle niki'yi utandırmıştı. Utancından kızaran teninin neredeyse jake'e çarptığını hatırlayınca gözlerini kısmıştı. Zorlukla nefes alıyordu. Niki saçlarını karıştırmıştı ve parmaklarını cebine sokmuştu. Merdivenlerden yukarı doğru koşmuştu ve dağınık duygularını temizlemek ve tüm kötü rahatsızlıklarından kurtulmak için sıcak bir duş almaya karar vermişti.

▪︎Bir Çöpçatanla Eşleştirme▪︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin