- 20 -

17 1 0
                                    

"Okula gitmeye hazır mısın?" Niki mısır gevreğinden başını kaldırıp kaşığını kasesine bırakmıştı. Ağzı hâlâ mısır gevreğiyle dolu iken yukarıya bakmıştı.
Jake kravatını ve ceketini düzeltirken başını sallamıştı.

"Evet" diye mırıldanıyordu niki. Yemeğini yutarken elinin tersiyle ağzını silmişti. Jake bir anlığına ona baktığında gülümsemişti. Niki'ye bir süre baktıktan sonra aynaya dönüp saçlarını düzeltmeye devam etmişti.
Niki, jake'in dün gece söyledikleri hakkında konuşmaktan kaçınıp kaçınmayacağını merak ediyordu. Bu sorunun neden aklına geldiğini elbette bilmiyordu.

Hâla kulağındaki fısıltıyı duyabiliyordu. Karnı hâlâ biraz gergindi.

Başını sallayarak mısır gevreğinden bir ısırık daha almıştı. Jake'e bakmayıp kahvaltısını bitirmeye odaklanmaya çalışıyordu.

"Okulda heyecan verici bir şeyler
oluyor mu?" Kendi kendine gülümserken kasesindeki mısır gevreğini karıştırıyordu.

Jake omuz silkmişti. Kolyesi ona dolanmış gibi göründüğünden elleri kravatının etrafında geziniyordu. İç çekerek kravatını çıkarmıştı ve kolyesini düzeltmeden önce kravatını takmayı denemişti.

"İlginç bir şeyler oldu mu?" Niki mırıldanıp kasesini alıp mutfağa doğru yürümüştü.
"Aynı, pek de bir şey yok" aynada kendisine bakıyordu. Jake, "bu neden sürekli karışıyor?" Üçüncü kez düzeltmişti.

"Ney sürekli karışıyor?" Niki elindeki bardağı yakınında ki masanın üzerine indirmişti. "Kravatım ve kolyem ama kolyemi asla çıkarmam" jake biraz sinirlenmişti.

"O halde..." diye konuşmuştu niki, jake'e doğru yürürken. Jake niki'nin yaptığı her şeye dikkatle bakıyordu.
"Sana yardım etmeme izin ver." diye ısrar ediyordu niki.

Aynadan niki'ye bakıyordu ve boynundaki kolyesini çıkardığını görmüştü ve onun yerine kravatı düzeltmişti. Jake'in gözleri masanın üzerindeki kolyesine doğru gitmişti.

Tekrar niki'ye bakarak, "hâlâ seninkini takıyor musun?" Sorduğu sorunun onu neden bu kadar çok güldürdüğünden emin değildi. Niki sessizce başını sallamıştı ve yakalı gömleğinin altından kolyesini çıkarıp göstermişti.

"Sahte randevumuz senin için bu kadar anlamlı mıydı?" Niki kollarını jake'in boynuna dolayarak dalga geçiyordu.

"Kolyeler sanki dostluğumuzun bir
sembolü gibi." Jake kolyesiyle oynayarak söylemişti. Aynadan niki'ye bakıp gülümsüyordu.

Jake'in boynundan ellerini çekip kolyeyi elinden almıştı ve onun boynuna takmıştı.
"Gerçekten çok güzeller değil mi?" Gülümsüyordu ve kolyeyi kravatın üzerine koymuştu.

"Hımm, ama çok pahalıydılar" gözleri niki'ninkilerle takılınca kolyesiyle oynayarak gülmüştü. "Yine de değerdi"

Niki, jake'e minsong için özel bir şey alıp almadığını sormak için ağzını açmıştı ama randevularının planladıkları gibi gitmediğini fark ettiğinde konuşmaktan vazgeçmişti.

Odak noktaları hızla aniden havlayan ve kuyruğunu sallayan köpeğe dönmüştü. Sakince oturup köpek maması kabından su içen layla'ya bakıyorlardı ve gülümsüyorlardı.

"Layla çok tuhaf" diye mırıldanmıştı niki, jake kaşlarını çatarken. Jake, "Layla'ma kaba ve kötü bir şey söylemeyi nasıl düşündüğünü anlamıyorum" diye somurtmuştu. Ellerini jake'ten çekip geri adım atan ve ellerini havaya kaldıran niki'ye bakmıştı.

Niki, "Özür dilerim" diye mırıldanmıştı. Jake kolunu niki'nin omzuna dolayarak onu kendi tarafına çevirmeden önce başını sallamıştı.

"Şaka yapıyorum" diye güvence veren jake, niki'nin saçını kulağının arkasına sıkıştırıyordu. Elleri garip bir şekilde soğuk olduğundan gözlerini kısmasına neden oluyordu. Aynaya gülümsemeden önce rahat bir nefes almıştı.

▪︎Bir Çöpçatanla Eşleştirme▪︎Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin