Jay, herkes dikkatini ona çevirdiğinde dirseklerini masaya dayayarak, "hepimiz eğlenmek için bir araya gelmeyeli uzun zama oldu " demişti. "Yoksa bana mı öyle geliyor?"
Sunghoon ders kitabını karıştırırken açıkça,
"Sadece sana öyle geliyor" demişti. Cevabına gözlerini devirmişti ve kendi kendine mırıldanırken kalemini kağıda vurarak işine geri dönmüştü."Evet, teşekkürler." Sunghoon ona gözünü bile ayırmadığında dalga geçiyor ve biraz şaşırıyordu.
Sunoo kitabından başını kaldırıp,"hayır! çünkü hepimiz bir araya gelemedik." demişti. "Ve biz eğlenmiyoruz, biz ders çalışıyoruz." Ders kitabını eline alıp jay'in önünde sallamıştı.
"Evet, jake burada değil" Sunghoon sözlerini bitirmişti ve sonunda sırf jay'in tepkisini görmek için sessizliğini bozmuştu. O sırada Jay dudaklarını ince bir çizgi halinde büzmüştü ve omuz silkerek gözlerini devirmesine neden olmuştu.
Niki birdenbire yaptığı işten başını kaldırıp saçlarını düzeltmişti. Kalemini bir kenara bırakmıştı.
"Bu arada jake nerede?" Jungwon içeceğinden bir yudum aldıktan sonra sormuştu.
"Ah, antrenmana gitti birkaç gün içindeki büyük maçları var biliyorsunuz, o kadar büyük bir maçtı ki bir keresinde ulusal yarışmaya girmişlerdi" diye açıklamıştı niki kalemi ile oynayarak.
"Ah, evet...o" Jay gülümsemişti ve kalemini düşürdüğünde parmaklarını çıtırdatmıştı.
"Bu ne anlama geliyor?" Niki ona şaşkın bir ifade vermişti ve kalemini tekrar kağıdına basmaktan vazgeçmişti.
"Biliyorsun, bu jake'in niki'ye ceketini verdiği yer...iyi şans getirmesi için..." Jay dikkat çekiyor ve niki kayıtsız bir şekilde başını sallamıştı ve işine geri dönmüştü.
"Onu sana vereceğini düşünüyor musun?"
Aniden sormuştu. "Neden öyle diyorsun?" Niki cevapları ararken ders kitabının sayfalarını karıştırıyordu."Niki sorunun ne kadar tuhaf olduğunu ancak şimdi fark etti?" Sunghoon açıklamaya çalışmıştı ama cevabı daha çok bir soru gibi görünüyordu.
Jungwon, "artık bunun bir rutin olduğunu sanıyordum" diye dalga geçiyordu.
"Ama jake genellikle niki'nin yerine cevap veriyordu.""Ama bugün jake burada değil"
"İşte bu yüzden niki'ye sormak için en iyi zaman bu," diye açıklamıştı Jay. Niki'ye bakıyordu ve cevabını bekliyordu. Herkesin ona nasıl tepki vereceğini bilemeden baktığını hissettiğinde başını kaldırmıştı,
"Peki sence jake bu yıl ceketini sana
verecek mi?"Tüm okul malzemelerini yavaşça kendinden uzaklaştırıp bu soru üzerinde gerçekten düşünmüştü. Hiç böyle bir soru düşünmek zorunda kalmamıştı çünkü daha önce de söylediği gibi Jake her zaman onun sözünü kesmişti. Onun için niki'den daha özel olanın kim olduğunu belirtmişti.
Aman tanrım, kızarıyor muydu? Niki, kendi kendine fısıldayana kadar bu cümlenin ne kadar tatlı olduğunu fark etmemişti. Başını sallamıştı ve iç çekmişti. Belki ceketini minsong'a verirse tekrar ulusal yarışmaya gidebilirlerdi. Niki artık düşüncelerinin ona ne söylediğinden emin değildi. Dudaklarından yumuşak bir iç çekiş çıkmıştı ve birkaç saniyeye gerçekten düşünürken dudaklarını sıkıca büzmüştü.
"HAYIR"
"Neden?" Masadaki hiç kimse bu kadar basit ve neredeyse sert bir cevap beklemiyordu. Niki kendi ciddi cevabından dolayı hayal kırıklığına uğramış veya üzgün görünmediğinden dolayı jay'in kaşları çatılmıştı.
"Çünkü" diye başlamıştı niki ensesini ovuşturarak.
"Çünkü?" Hepsi de niki'nin kafasının karışık olduğunu sanıyordu ama niki'nin ciddi tavrından dolayı hayır dediği gerçekti.
"Çünkü...bilmiyorum sadece öyle bir his
var ki..." diye mırıldanmıştı, dediklerinden emin olamamıştı." 'Sadece bu his var' kısmını benim için detaylandırır mısın lütfen?"
"Bilmiyorum" diye mırıldanıyordu niki. Bir bahane bulmak için çabalayarak,"normalde jake her zaman yarı finallerde ceketten bahsederdi ama bu sefer sadece antrenmanından ve başka şeylerinden bahsetti."
Bu yıl gerçekten ceketi kendi alamayacaktı çünkü içinde bir yerlerde jake ceketini minsong'a verecek gibi bir his vardı. Tabii ki de bu onu üzmüştü.
"Ve her yıl ceketini sana veren en iyi arkadaşın jake'in onu sana vermeyeceği için biraz üzgün ya da endişeli değil misin?"
Jay iri gözlerle sormuştu. Jay bu soruyu sorunca herkes cevap için niki'ye bakmıştı.Niki nasıl cevap vereceğini bilememişti,
"Yani jake bana birine ya da benzer bir şeye aşık olduğunu söyledi" sunghoon kalemini kağıdına vurarak başlamıştı söze.
"Ama onlardan emin olmadığını söyledi- sen bir erkek olduğunu mu düşünüyorsun? Belki ekibinden biridir?""Arkadaşlar, gerçekten önemli değil, günün sonunda hâlâ en iyi arkadaşlar olacağız."
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Jake dolabını açmıştı ve formasını bulmak için dolabı karıştırmıştı. Aradığı formasını sonunda bulduğunda eline alıp yanındaki bankın üzerine koymuştu ve soyunma odasındaki takım arkadaşlarına gülümsemişti.
"Merhaba jake!" Minsong jake'in yanına gitmişti. "Ceket geleneği yüzünden soyunma odaları insanlarla doluydu bende başka bir soyunma odasında değiştirmek zorunda kaldım." Jake, minsong'a gülümsemişti.
Jake, "iyi şanslar olayına inanıyor musun?"
Minsong'a bakmayarak konuşmuştu. Minsong, "Evet" Sade bir gülümseme ile cevap vermişti."Biliyor musun, bu yarı finali yapacağımı biliyorum çünkü senin benim uğurlu tılsımım olmanı istiyorum." Minsong ceketini çıkarıp jake'e uzatmıştı.
Jake, "bu konuda benden önce davrandın"
Ceketi minsong'un elinden almıştı ve kenara indirmişti. İleri doğru bir adım atıp minsong'u duvarla kendisi arasına sıkıştırmıştı. Ceketini karşısındaki şaşkın minsong'a vermişti. Minsong'a bir adım daha yaklaşarak elini yanağına koymuştu ve aralarındaki boşluğu kapatmıştı."Jake, burada mısın bilmiyorum ama eğer buradaysan bir şey unutmuşsun-"
Jake hızlıca geri çekilmişti ve kendisini arayan kişiye bakmak için bakışlarını etrafta dolaştırmıştı.
"Niki" diye sessizce fısıldamıştı.
☆Okuduğunuz için teşekkürler
Umarım beğenmişsinizdir ☆♡yunki♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
▪︎Bir Çöpçatanla Eşleştirme▪︎
Fanfictionçeviri kitap (kendim çevirdim ve kendim ekleme yaptım) ☆yunki☆