~Dare Rüzgar
Bugün, Gülce'den ayrılacaktım.
Bunun nedeni kesinlikle Opia değildi, bunun nedeni Gülce ile ilişkimizin artık sevgiden çok, alışkanlık olması yüzündendi.
Sevgiliydik ama artık güzel sözler yoktu, mutluluk yoktu. Daha çok yapmamız gereken bir alışkanlığı yapıyormuşuz hissini veriyordu.
Gülce'yle konuşmak için çağırdığım kafede, ellerimle oynuyordum. O hâlâ benim ailemden bir parçaydı ve bu değişmeyecekti. O hâlâ çocukluk arkadaşımdı, o hâlâ en yakın arkadaşlarımdan biriydi, o hâlâ benim hayatımda çok değerliydi.
Sadece artık aşk adında bir sevgiyi taşınıyorduk ikimizde. Gülce, içeri girdiğinde birkaç saniye etrafa baktı. Benle göz göze gelince, olduğum masaya yürümeye başladı.
Açık kumral saçlarını ensesinde topuz yapmıştı. Siyah pantolonunun üzerine, beyaz bir kazak giymişti. Onun üzerinde de siyah kabanı vardı.
Gelince, tebessüm ettim. Önümdeki sandalyeyi çekip, "Kusura bakma," dedi samimiyetle. "Geç kaldım biraz."
"Sorun değil, Gülce." Kabanını çıkarıp, karşıma geçti. Birkaç saniye, yüzümü inceledikten sonra benden önce o konuşmaya başladı. "Sanırım ne diyeceğini biliyorum."
Beni şaşırtarak tebessüm etti, "Rahat ol Dare, ne olursa olsun biz hep yakın arkadaşız."
Tebessüm ettim. "Seninle yaklaşık bir yıldır sevgiliyiz Gülce ve çocukluğumuzdan beri arkadaşız, yakın arkadaşız." Başını olumlu anlamda sallayarak, kıkırdadı. "Hastane bahçesinde senin ve Meriç'le oyun oynamaya bayılırdım."
Gülce'yle hastanede tanışmıştık. Meriç'in ve benim ailelerimiz arkadaştı, o yüzden tanışıyorduk. Gülce ile ise biraz tuhaf bir tanışmamız vardı.
Gülce bir dönem sıkça bayılıp, hastaneye getiriliyordum. Bir gün, benim olduğum hastaneye gelmişti. Dokuz-on yaşlarındaydık.
Bir şekilde arkadaş olmuştuk. Gülce neredeyse her gün bizim hastaneye geliyordu ve Meriç'le de tanışmışlardı. Bu böyle devam etmişti.
"Sonra sevgili olduk, bir süre sevgimiz dolup taştı. Ama daha sonra bu değişti Gülce, artık ikimizde birbirimize karşı bu hislerden çok zorunluluk besliyoruz. Sen benim ölmemden korkup gidemiyorsun, ben ise senin benim için yaptıklarını düşünüp gidemiyorum. Ama, bu ikimize de zarar veriyor."
Anlaşıyla gülümsedi ve başını salladı. Aniden gülümsemesi silindi, gözlerini gözlerime sabitledi. "Bana tek bir şey söyle, her türlü bu gecenin sonunda ayrılacağız ama bir şey öğrenmek istiyorum Dare."
"Tabii ki." Birkaç saniye duraksadı, etrafa bakıp, geri bana baktı. Derin bir nefes alıp, konuşmaya devam etti. "Sana mesaj atan kız, Opia ile ilgisi var mı bunun?"
Başımı iki yana salladım, "Yok." Gerçekten de yoktu, Opia'ya karşı sadece arkadaşlık duyguları besliyordum. "Sen onu engelledikten sonra ve numarasını sildiğin için konuşmadık bir süre. Daha sonra bir şekilde bulup mesaj attım. Daha sonrasında da konuştuk, evet. Ama Gülce, sana yemin ederim ki seni aldatmadım. Ne sana, ne senin sevgine ihanet etmedim. Ben ona, arkadaşlık dışında hiçbir şey beslemedim, beslemiyorum. O kız beni seviyor, ben ise onun beni sevdiği gibi sevmiyorum onu. Ben seninle sevgili olduğum sürece, seni asla aldatmadım veya bunu düşünmedim."
Büyükçe tebessüm etti. "Aynı şekilde bende." Derken samimiydi. "Sanırım devamını benim getirmem gerek," Tebessümü buruk bir hal olarak kaldı. "Biz hâlâ arkadaşız Dare, bu hiç değişmesin lütfen."
Başımı, onaylarcasına salladım. "Hiçbir zaman değişmeyecek, her zaman benim hayatımda değerli bir arkadaş olacaksın. Hâlâ çocukluk arkadaşım, yakın arkadaşlarımdan birisin."
"Sende benim için öylesin, ama ya bir gün bize ağır gelirse Dare? Yanımızda başkalarını görmekten rahatsız olursak?" Sorusu mantıklıydı.
"Onu o zaman düşünelim, belki olmayacağız?" Cevap vermedi, konuyu değiştirdi. "O zaman Dare, senden son bir şey istiyorum."
Başımı salladım. "Ne istersen."
Burukça tebessüm etti. "Sarılalım mı?"
Tebessüm ederek, ayağıya kalktım. O da kalkınca, kollarımı bedenine sardım. "Her şey için teşekkür ederim Gülce. Geceler boyu yanımda kaldığın için, her anımda destek olduğun için. Kendini suçlama, hastalığım ilerlese bunun seninle alakası olmayacak."
"Her şey için teşekkür ederim Dare. Saçma alınmalarıma katlandığın için, bazı günler olanlar için seni suçladığım için."
Geri çekildim. "O halde görüşürüz Gülce." Burukça bana baktı. "Görüşürüz Dare."
Mekandan çıkarken kalbimin acıdığını hissettim. Ayrıldığımız için üzülmüyordum, doğru olan buydu. Üzüldüğüm şey, ne kadar konuşsakta asla eskisi gibi olamayacağımız gerçeğiydi.
Üzüldüğüm şey; çocukluk arkadaşımlardan birini, en yakın arkadaşlarımdan birini, hastalığımda iyileşmemem için büyük faktör olan birini kaybettiğim yüzündendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seni, senden başka kimse bilmemeli. -texting-
Genç Kurguopia: ben gözlerini başa sararak izlerken, yine aynı şeyler yaşanmamalı opia: seni, senden başka kimse bilmemeli