1

13.5K 212 105
                                    

Revan'ın üzerime koşarak elindeki şişeyi bana salladığını gördüm. 
Hızlıca ona arkamı dönerek koşmaya başladım.

'Gökalp korkma biraz ıslatacağım' diye bağıran Revan'ın saçlarından ayaklarına kadar ıslak olduğu geldi aklıma. Hızımı durdurup yanıma gelmesini bekledim. 

Koşarken rüzgar yiyecek ve hasta olacaktı. Revan, asla istediğini almadan durmayacağı için beni ıslatmadan durmayacaktı.  

'Tamam ıslat ama artık yavaşla Revan' diye seslendiğim de gülümseyerek yavaşladı. 
Yanıma geldiğinde elindeki şişeyi kafamdan aşağı döktü ve gülerek bana baktı. 

Ben tepkisiz ona bakarken arkadan Nazeni ve Melih geliyordu. 
Elini yanağıma dokundurduğunda gözlerinin içine baktım. Parlıyordu. 
Yanağımdan makas alırken 'Ödeştik mi Gökalp bey' dedi. 

'Ödeştik Revan hanım' dedim . Melih ve Nazeni yanında durdular. 
'Halimiz tam hal oldu' dedi Melih.

'Eve gidin kızlar hasta olmayın' dedi Melih. 
Melih'e baktığımda o da benim gibi sırılsıklamdı. 'Abi, akşam Serhat gelmeyeceğini söyledi, işi varmış' dedi  Revan,  Melih' e bakarak.

'Ne işi varmış bizsiz?' diye sorarken gözlerini devirdi Melih. 
'Ne bilelim biz?' diye çıkıştı Nazeni. 
'Tamam akşam ben hallederim' dedim Melih' e bakarak. 

'Ben pastaneye geçeceğim akşama haberleşiriz' diye ekleyip arkamı döndüm. 
Sahil kıyısına doğru yürürken telefonumu çıkarıp Serhat'ı aradım. 

Telefon çalarken pastanenin önünde durup kapıdaki masalardan birine oturdum. 
'Söyle paşam' diye telefon açıldığında gözlerimi devirdim. 

'Akşam gelmiyormuşsun' diye sordum. 
'İşim var be Gökalp' 
'Ne işin var lan akşamdan önemli?' diye çıkıştım. 

'Abi sorgulama ya işim var işte' deyip yüzüme kapattığında telefonumu masanın üzerine sertçe koydum. 
Arkamdan birisi omuzlarıma tutup sarıldığında kafamı yukarı doğru çevirdim. 

Annem, ' ıslanmışsın' diye sitem dolu sesiyle bana sarılmaya devam ediyordu. 
'Değişirim şimdi' dedim omuzlarımdaki ellerini öperken. 
'Akşam Melih'lerin yerine gideceğiz' dedim. 
'Biliyorum' 
'Nerden?' diye sordum 
'Bizde toplanacağız akşam' dedi annem geri çekilirken. 
'Neden' dedim arkamı dönerek. 
'Davet bebeğim' dedi annem ve arkasını dönüp içeri girdi. 

Masaların sağında olan merdivenlerden yukarı çıkıp çatıdaki küçük odaya girdim. 
Dolaptan siyah eşofman takımını çıkarıp üzerimdeki ıslak kıyafetlerden kurtuldum. Eşofmanları giyip yatağın üzerine oturdum. 

Aynanın yanında takılı olan; Revan, Melih, Nazeni, Serhat ve benim birbirimize sarılmış fotoğrafımıza bakıp gülümsedim. 
Telefonumu alıp, gurubumuza girip Serhat'ın akşam gelmeyeceğine dair bir mesaj yazıp  yolladım. 
Revan'ı aramaya tıklayıp telefonu açmasını bekledim. 

'Efendim' diyen yumuşak sesi kalbime işliyordu. 
'Pastaneye geçecek misiniz siz?' diye sordum 
'Yok ya ben Nazeni ile çarşıya çıkacağım birazdan. Abim de evde durup rapor hazırlayacakmış akşama yetişsin diye'  cevapladığında koca bir siktir çektim içimden. 

'Raporlar amına koyayım' derken telefonda Revan'ın olduğu unuttum. 
'Birde ben küfür ederken ağzımı kapatırsınız Gökalp Bey' dedi sitemle. 
'Dünyadan bi habersin be nasıl tıp kazandın bir de üçüncü sınıfa geldin sen?' diye sorarken sesi dalgalıydı. 

SAMYELİ MAHALLESİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin