8

653 42 1
                                    

Bir çocuk nasıl annesiz kalırdı? Annesizlik neydi? Ömrümün yarısına kadar yanımda olan annemin şimdi hayatımda olmaması gerçeğiyle nasıl yüzleşebilirdim.

Bu acıya nasıl dayanılırdı? Hastanenin karşısında ki ağacın dibinde otururken annemin kollarında ki halini düşünüyordum.
Kalbimin bu kadar yanması normal miydi? Özür dilemişti affettirmek istemişti kendini.

Şans istemeye gelmişti. Ben onu görmezden gelmiştim. Silahların ortasında siper olduğum kişi annem olmamıştı. Onu kurtarabilirken ben onu seçmemiştim.
Kendi ellerimle ölmesini sağlamıştım. Tüm sevgisizliğimin içinde ona tutunmuştum. Biliyordum çünkü annem de hiç sevilmemiş hep görünmez olmuştu.
Ne babam onu gerçekten sevmişti ne de ailesi. Ben bile sadece sevmeye çalışmakla yetinmiştim. 

Ağaca tutunup ayağa kalktım. Hastaneye doğru yürürken göz yaşlarımı tutuyordum.
Hastaneden içeri girip sağa döndü ve hızlıca merdivenlerden aşağı indim.

Kum saati kumlarını kaybedip çalışmaya çalışıyordu. Bir kum saati kumsuz çalışabilir miydi?

Koridorda morga doğru yürürken ayaklarım geri gitmek istiyordu. O morga kaç kişiyi göndermiştim kaç kişiye o morgda teşhis koydurmuştum. Sıra bende miydi?
Morg kapısının önünde durup kapıyı açtım. Içeride kimsenin olmadığını görünce içeriye girdim ve kapıyı kapatıp kilitledim.

Derin bir nefes aldım.
Morgun soğukluğunu ilk defa hissediyordum. Ilk defa üşüdüğümü hissediyordum.
Morg kapılarının önünde yazan isimlerde dolandı gözlerim. Feyza Karpe isminde durdum.

Yavaşça kapıya doğru ilerleyip kapıyı açtım. Sedyeyi dışarı doğru çekip üzeri örtülü anneme baktım. Üzerinde ki örtüyü yavaşça kaldırıp bembeyaz teninde durdu gözlerim.

'Anne' dedim tuttuğum göz yaşlarım artık akıyordu.
Ellerim saçlarına gitti buz kesmişti. 'Sen üşümeyi sevmezsin ki' dedim. Üzerimde ki ceketi çıkarıp annemin üzerine örttüm.
'Anne söz veriyorum uslu bir çocuk olacağım' dedim son kez kozlarımı oynayacaktım belki uyanırdı? Anneler hep uyanmaz mıydı?

'Anne ben hiç büyümek istemedim' derken yere oturup sırtımı duvara yasladım. 'Beni hiç sevmediniz, beni hiç görmediniz'
'size sesimi duyurabilmek için kendimden vazgeçtim ama yine de duymadınız beni' derken hıçkırıklarım çoğalmıştı.
'Beni neden görmediniz? Beni neden sevmediniz ?'

'Ben çok mu yaramazdım?' derken kendimi sustum. Hayır desin istiyordum uyansın annem istiyordum.
'Beni sevin diye ben hep uslu durdum diğer çocuklar gibi olmadım ki' dedim burnumu çekerek.

'Ne babam ne de sen' dedim
'Beni hiç ettiniz anne'
'Değdi mi bu olanlara?'
'Şimdi ne olacak ben hiçlikle nasıl başa çıkacağım' dedim
'Bir umudum vardı. Sana tutunuyordum. Babam beni hiç sevmez ama annem belki diyordum'
'Sende gittin anne' derken başımı dizlere dayamıştım.

'Annem' dedim. 'Ben böyle olsun istemedim hiç' dedim.
'Ben, ben bu kirlere bulaşmak istemedim'
'Ben, ben de varım demek istedim'
'Beni de görün istedim' dedim.
'Özür dilerim anne'
'Beni bu vicdan azabıyla bırakma ne olur uyan' dedim.

'Anne sende gittin beni kim sevecek?'
'Anne beni kimse sevmeyecek, sevmiyor' derken başımı iyice bastırdım dizlerime.
Burnumu çekip ayağa kalktım. Duvarda asılı olan ceset torbalarından bir tane alıp annemin yanına geçtim. Annemin bedenini içine koyarken kapı sertçe çalmaya başladı.

'Gökalp Karpe' diye bağırıyordu bir erkeğe ait olan ses.
'Meftayı bırakıp çık ve teslim ol' diye bağırdı.
'Kapıdan çekilin' diye bağırdım.
'Teslim ol' diye tekrar bağırdı. O kapı olmadan buradan çıkamazdım. Torbanın fermuarını çekip belimde ki silahı elime aldım. Kapının kilidini açıp köşeye geçtim ve silahın emniyetini açıp içeriye girmelerini bekledim.

SAMYELİ MAHALLESİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin