<10>

285 29 11
                                    


_____________________________🍁

Elimi saçlarımdan geçirerek taradım. Kapı kulubunu kavradım. Tedirgindim. Ne de olsa artık burada Hyunjin yoktu..

Neredeyse bininci kez yaşadığım farkındalıkla gözlerim yeniden dolmuştu. Buraya gelene kadar hiç birşey yoktu. Fakat kapının önüne gelince yaşadığım hissleri bastıramamıştım. Gözlerimden istemsizce yaşlar süzülürken kapı yavaşça aralanmıştı. Ellerim kapı kulubundan kayarken Jisoo annemi görmem ile gülümsemiştim.

Beni gördüğünde gözleri aralanmıştı. Kapıyı tam aralayarak kollarını anında bana sarmıştı. Bende kollarımı ona sararken ağlamamı bastıramamıştım.

O bir eli ile sırtımı okşarken bir eli ile de saçlarımı okşuyordu."Kuzum, neden ağlıyorsun?" Bu söylediği ile ona daha sıkı sarılırken karşılık veriyordu. "Birisi bir şey mi yaptı?" Ağzımdan kaçan hıçkırıklara engel olamadan konuştum.

"Bu ev.."-dedim hıçkırıklarımın arasından. "Bana onu hatırlarıyor"

"Biliyorum kuzum...biliyorum.."

Beni içeri davet etti. Koltukta oturmuştuk. Ve..karşılıklı ağlıyorduk.
Arada bir-birimize sarılıyor, teselli veriyorduk. Ya da birbirimizi kandırıyorduk, pembe yalanlarla..

Toparlanmaya çalıştık. Elimizi yüzümüzü yıkadık, gözyaşlarımızı sildik ve ağlamamız dindi. Şimdi de öylece oturmuş sakince sohbet ederek sıcak çikolatalarımızı yudumluyorduk.

Bu an kapı açılmış ve zıplama sesleri gelmişti. "Anne! Ben geldimm! Bil bakalım bu gün kim tarih sorularının hepsini bildi? Tabii ki be-" Beni görmesiyle duraksamıştı.

"Oh, misafirimiz var sanırım"

Yeniden gülümseyerek annesinin yanına geçti. "Hoşgeldin bu arada" -dedi gülümsemesini bozmadan. "Felix, değil mi?"

"Hoşbuldum, evet Lee Felix. Menmun oldum."

"Bende"-dedi ve ardından koltukta bizi izleyen annesine döndü. "Anne bu gün bir kızla kavga ettim." Anne kaşlarını çatıp kızının ellerinden tuttu. "Kiminle ve neden?"

"Bizim sınıfta bir kız vardı ya, sözlülerimi yırtan..." Annesi 'hmm hmm'larken kız merakla anlatmaya devam etmişti. "Bu gün yine sözlülerimi yırttı." Annesinin kaşları daha da çatıldı. "Sen ne yaptın?"-dedi merakla. Kız ise gülümseyerek cevap verdi.

"Dövdüm onu."

Annesi kahkaha atarken yüzümde gülümseme oluşmuştu. Çocuk ya bu.

"İyi yapmışsın kızım, sonuna kadar arkandayım. Ama şimdi gitmem gerek."

Kız kaşlarını çatarak oflarken annesi valizini almak için yukarıya çıkmıştı. Kız sakince otumuş ve bana bakarak konuşmuştu.

"İsmimi söylemedim, ben Yeji bu arada. Hyunjin'in kız kardeşi."

Gülümsemesine gülümseyerek karşılık vermiştim. Çekik gözleri Hyunjin'i andırıyordu. Beyaz teni vardı. Yüzü gerçekten Hyunjin'e benziyordu. Sanırım ona her baktığımda Hyunjin'i hatırlayacağım..

Jisoo anne elinde valizlerle odasından dışarı çıktığında yardım etmek için yanına geldim. Elime sığacak kadar valiz aldıktan sonra merdivenlerden aşağı düşürdüm. Onunla birlikte dışarı bahçeye çıkarken, Yeji'de annesiyle vedalaşmak için dışarı çıkmıştı. Bahçenin önünde bizi siyah bir araba karşılamıştı. Valizleri bagaja yerleştirdikten sonra ona dönerek sarılmıştım. "Dikkatli ol." Gülümsemişti. Bana sarılmayı bitirdikten sonra kızına sarılmıştı. "Dikkatli ol anne, kızın seni sabıtsızlıkla bekleyecek!" Karşılıklı gülmüşlerdi. "Dikkatli ol kızım, Felix abine yemek yapmayı unutma, evi temizle..." Gülümsemesini bozmadı. Sonra kaşlarını çatıp gülerek ekledi. "Tuvalete giderken de telefonla girme, çıkartamıyoruz sonra."

Ghost in the body- °Hyunlix°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin