=17=

302 36 39
                                    

~

Rahatsızca yerinde kıpırdanıp gözlerini araladı Felix. Hiç birşey hatırlamazken, ayağa kalkmaya çalıştığında kolunda birşeyin çekilmesiyle acıyla inledi. Dönüp o tarafa baktığındaysa serum takıldığını gördü koluna. Kafasını çevirip olduğu hastane odasını inceledi. Doğru ya, kaza geçirmişti.

"Seungmin.."

Kolundaki serumu çıkarıp kenara attı ve yerinde doğruldu. Hiç bir yerinde yara yoktu. Bir kaç çizik vardı tabii ki, ama öyle derin denecek bir yara yoktu. Üstelik kendini de iyi hissediyordu.

Yerinden kalkarak kapıya adımladı. Kapıyı açtığında karşısında bir hemşire gördü. Gülümsemeye çalışarak kadına baktı. "Merhaba hanımefendi. Kim Seungmin nerede acaba?" Kadın önce sarışın çocuğu süzmüş ve gülümseyerek önüne dönmüştü. "Şu yan odada." Eliyle yanındaki odayı gösterdiğinde, Felix kısaca teşekkür etmiş ve kadının yüzüne bile bakmadan odaya girmişti.

Seungmin uyanıktı. Kapıyı kapattığı gibi arkadaşının yanına koştu Felix. "Nasılsın lan?" Seungmin arkadaşının bu sorusuna göz devirirken, kafasını ona çevirmiş ve samimi olmadığı her halinden belli olan bir gülümseme takınmıştı yüzüne. "Sizce nasılım Felix bey?" Eliyle vücudunu gösterdi.

Morluklar ve yaralar doluydu vücudu. İyi görünmüyordu.

Ama anlamıyordu Felix. Neden aynı arabada ikiside olmalarına rağmen sadece Seungmin yara almıştı? Neden o da yaralanmıyordu? Torpilli gibi hissediyordu Felix.

"Sende bir morluk bile yok, ohh, ne âlâ!" İkinci kere göz devirip kafasını sağa çevirmişti Seungmin.

Elini Seungmin'in omuzuna koyarak kendine çevirdi onu. "Gerçekten bunun için benden küsecek misin?" İç çekerek ona döndü Seungmin. "Onu bunu bırak ta, kağıtta yazan yere gidemedik." Kafa salladı Felix. Seungmin'in yatağının açıkta kalan kısımına onu incitmeden oturdu. "Biri bizi engellemeye çalışıyormuş gibi hissediyorum."

Dudaklarını büzerek cevap verdi Seungmin. "Olabilir aslında.." Kollarını önünde birleştirdi. "Unutma Felix, bu iş bitene kadar herkes bize düşman..Minho ve Jisung bile." Her ne kadar arkadaşının bu hallerinden ürkse de kafa salladı Felix. Çünkü biliyordu. Haklıydı Seungmin.

"Sahi, buraya geldiğimizden beri bizi naradeyse hiç aramadılar."

"Bende onu diyorum işte.." Kaşlarını çattı. "Normalde ararlardı. Ama konu Hyunjin. Ve şimdi de aramıyorlar.." Elini arkadaşının kolundan çekerek iç çekti yine. "Birşeyler saklıyorlar."

Ofladı Felix. Daraldığını hissediyordu bu odada. Yataktan kalkarak pencereye adımladı ve perdeyi çekerek açtı pencereyi. "Sıkıldım amına koyayım." Dedi geri Seungmin'in yanına gelirken.

Seungmin iki elini yatağa koyarak doğruldu. "Kalkayım artık. Çok işimiz var." Felix Seungmin'in kalkması için yataktan kalkarken, Seungmin bacaklarının üzerindeki örtüyü atmıştı.

...

"Üç.."

...

Yatakta biraz daha doğruldu zor da olsa.

...

"İki.."

...

Ayağa kalkmak için ayaklarını kıpırdattı.

...

"Bir.."

...

Ama yapamadı.

...

"Sıfır.."

...

Ağızından bir bağırış kaçtı Seungmin'in. Hemşire bunu duyduğu gibi elinde sakinleştiriciyle içeriye girmişti.

"Ne oluyor lan?" Felix anlamazca bir arkadaşına bir de hemşireye baktı kaşlarını çatarak.

"Felix! Felix! Bu hareket etmiyor, edemiyor!" Kaşları daha da çatıldı Felix'in. Hemşireye kilitledi gözlerini. "Yani o.." Kafa salladı hemşire. "Evet.." Duraksadı. "Felç kaldı."

Bağırıyordu Seungmin. Akılını yitirmişçesine bağırıyordu. Kimseyi duymuyor gibiydi.

"Sakinleştiriciyi vur!" Felix arkadaşının kollarından tutmuş; hareket etmesini engelliyordu. "Seungmin, sakin o-"

"Nasıl sakin olayım amına koyayım?! Yürüyemeyeceğim diyorlar!" Kollarını sertçe çekerek kurtarmaya çalışıyor, yanlışlıkla Felix'e zarar veriyordu.

Hemşire sonunda sakinleştiriciyi vurduğunda, yavaş yavaş tükenen enerjisiyle ağlıyordu Seungmin. "Tanrı sizin belanızı versin.." Sesi kısılıyor, ama o kısık sesle bile hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.

Sonunda tamamen dinmişti ağlaması. Kendisi de uyumuştu zaten. Hemşire ortalıkta yoktu. Odada sadece ikisi vardı.

Arkadaşının bu haline ağlıyordu şimdi de. Tek sırdaşıydı Seungmin onun. Ve yürüyemeyecek olması..felaketti..

Hyunjin gitmişti, öldüğüne emin olmasa bile yoktu ortalıkta. Changbin çok önceden gitmişti zaten. Düşündü Felix. Acaba kendisi mi zarar veriyordu arkadaşlarına? Hyunjin..kendisinin o aptal nazı yüzünden ölmüştü..ya da herneyse işte. Changbin, annesi yüzünden gitmişti..Şimdi de Seungmin..işlerine alet ettiği için bu durumdaydı.

Felix, herkese zarar veriyordu. Kendinden başka herkesin hayatını mahvediyordu. Hah, sanki kendi hayatı çok iyi durumdaydı.

"Yeter."

Ayağa kalkarak odadan çıktı Felix. Kapının önündeydi hemşire. "Uyanınca Kim Seungmin'e beni aramasını söyleyin lütfen." Kadın hiçbirşeyi sorgulamadan kafa sallamış ve sinirli görünen bu adamın arkasından bakmıştı.

...

"Umarım kaybolmamışımdır.."

Hatırladığı kadarıyla gitmek istedikleri o yere gitmişti. Sahte kimliğini ceketinin iç cebine koymuş ve karşıda görünen kütüphaneye girdi.

"Merhaba, ben psikolojik hastalıkların tedavi doktoru Lee Yongbok.." Ceketinin iç cebinden sahte kimliği çıkardı ve karşısındaki adamın gözünün önüne tutmuştu. "Kendimi vakalarda ilerletmek için geldim. Kendim çaylak bir doktorum henüz. Yazdığı kitaplardan dolayı Shin Ryujin'in psikolojik hastalığı olduğu düşünülmüş.." Kafa salladı adam. Hiç konuşmuyor, sessizce dinliyordu.

"'Madness is difference' kitabı buradaymış galiba. Bize öyle söylediler?" Sessizce kafa sallamakla yetindi karşısındaki adam. "O kitabı alabilir miyim?" Adam şübheci bakışlarla Felix'i süzmüş ve ağır ağır kafa sallayarak arka depoya girmişti.

Bir kaç dakika sonra elinde çokta kalın olmayan siyah ciltli kitapla geri geldiğinde, kitabı sarışın çocuğa uzattı. "Kitabı gizlemeye özen gösterin, özellikle de polislerden." Kaşlarını çattı Felix. "Neden ki?"

"Çünkü az önce satışı yasaklanmış bir kitabın son baskısını aldınız.." Adam gülümseyerek devam etti. "Bu arada ücretiniz 400 dolar." Felix'in kaşları havalanırken, ağızından bir 'Yuh' nidası kaçmıştı.

"Ah, özür dilerim." Elini cüzdanına atmış ve gerekli parayı ödemişti.

Kitabı alarak uzaklaşırken, adam arkasından ağır ağır el sallıyordu. "Görüşürüz, yine bekleriz.."

Arkasına bile bakmadan uzaklaştı oradan Felix. "Yemin ederim burada herkes psikopat!" Kendi kendine söylenmişti. Ama doğruydu, burada herkes psikopattı.

Hatta doktorlar bile.

-------------------------
Hi!👋🏻

Kısa oldu. Bir sonraki bölüm kitabın gidişatından alakasız olarak, Hyunjin'in ölüm günü olacak. Yani eski bir anı.

Bir sonraki paranormal gecelerde görüşürüz~

Ghost in the body- °Hyunlix°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin