Dikkatli olmaya çalışarak bedenini kapıdan içeriye soktu ve kafasını uzatarak onları izlemeye başladı. Telefonundan da ses cihazını açık tutmuştu seslerini kaydetmek için.
Siyah saçlarının boyası yavaş yavaş akmış, mor, mavi ve kırmızı karışımı saç tutamları belli oluyordu Hyuzú'nun. Bir dakika, renkli saçı doğuştan mıydı? Saçını neden boyatmıştı?
Sorular Felix'in aklını ele geçirmeye başlarken, kafasını sağa sola sallayıp sessizce iç çekerek dikkatini onlara vermeye çalıştı.
Yuna olduğunu düşündüğü kadın siyah saçlarını açık bırakmıştı. Güzel görünüyordu. Giydiklerine ve çokta belli olmayan makyajına bakılırsa, Hyuzú onun için önemli biriydi.
Elini kahküllerine atarak düzeltmiş ve ardından utangaç bakışlarını karşısındaki uzun çocuğa yönlendirmişti.
"Beni bir tek sen anladın Yuna.." Hyuzú iç çekerek konuşmasını başlatmıştı. "Yaptıkların için sana çok büyük bir teşekkür borçluyum..Ama yaptıkların dışında, benim yanımda olduğun için sana gerçekten çok minnettarım..." Elini Yuna'nın zarif eline uzatarak tuttu. İkisininde bakışları anında oraya inerken, Yuna gülümsememeye çalışıyor, kendini ciddi tutmak için çabalıyordu. Ama karşısındaki çocuğa bakarken, gözlerinden resmen kalpler fışkırıyordu.
"Uzun zamandır burada yoktum, biliyorsun..." Yuna anında kafa sallamıştı. "Ve o uzun zamanda aklımdan bir şey hiç çıkmadı. Paris'te kaldığım zamanlarda oradan ev aldım, iş kurdum, arkadaş buldum. Yani bir nevi hayatımı oraya taşıdım. Burada yaşamak, benim için cehennemde olmak gibi. Ben buraya kalan işlerimi halletmeye gelmiştim. Birkaç gün sonra gideceğim..." Yuna'nın yüzü anında düşerken, Hyuzú elini Yuna'nın elinden çekerek arka cebine attı ve iki bilet çıkardı.
"Sensiz gitmek istemiyorum. Benimle Paris'e gelir misin?" Dedi Hyuzú bileti Yuna'ya göstererek. Yuna'nın yüzüne bir gülümseme yayılmasıyla birlikte kafasını hızla salladı. "Gelirim."
Hyuzú gülümseyerek bileti tekrardan cebine koymuş ve Yuna'ya dönmüştü. "Bir şey daha.." Bunu demesiyle birlikte elini Yuna'nın ince beline koyarak onu kendine çekmiş ve ikisinin dudaklarını birleştirmişti.
Felix'in ağızı şaşkıncasına aralanmış; havalanan kaşlarıyla ikiliyi seyrediyordu.
Hyuzú'nun bu öpücüğü öpüşmeye dönüşürken, Hyuzú'nun bir eli Yuna'nın belinde, bir eli de onun yanağındaydı.
Yuna'ysa ellerini nereye koyacağını bilememiş ve gelişigüzel bir şekilde bir elini Hyuzú'nun koluna, bir elini de göğüsüne koymuştu.
O an anlamıştı Felix;
Yuna kötü değildi, Yuna sadece âşıktı.
Bu kadar izlemenin yeter olduğunu düşünerek sessiz adımlarla çıktı odadan. Onu izleyen Ryujin'e kafasıyla teşekkür ederek hızlı adımlarla yukarıya çıktı.
Kapağı aralayarak Yeji'nin odasına çıkmasıyla üzerini silkerek kafasını kaldırdı sevincini Seungmin'le paylaşmak için. "Seungmi-" Ama karşısında sadece boş bir tekerlekli sandalye vardı.
Kaşlarını çatarak ne olduğunu anlamaya çalışırken, adımlarını yeniden merdivene yönlendirdi. Yeniden aşağı indi.
Vücudunu çevirerek Ryujin'in yanına koşacakken, bir bedenle çarpışmasıyla duraksadı. Kafasını kaldırdığındaysa Yeji'yle gözgöze gelmişti.
Yeji çatık kaşlarıyla bakışlarını Felix'e sabitlemişti. "Ne işin var senin burada?!" Sinirli hali Felix'i ürkütürken, onun da hakkının olduğunu hatırlamasıyla kafasını dikleştirdi. "Bilmem, sana sormalı.." Kafasını Yeji'nin yüzüne yaklaştırdı Felix. "Sence neden buradayım?" Yeji kafasını geri çekerek ofladı. "Açıklayacağım. Yukarı çık ve buraya gelme. Kendim gelip sana herşeyi anlatacağım. Tamam mı?" Felix hızla kafa sallamış ve Yeji'nin de ona eşlik etmesiyle yukarı çıkmıştı. Yeji yeniden aşağı inerken, Felix'e odasında oturmasını söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ghost in the body- °Hyunlix°
Fanfiction-Tamamlandı Hwang Hyunjin Lee Felix'in ölen sevgilisiydi.. Peki ya tüm bildikleri yalansa?