٪18٪

255 34 13
                                    

~

Korkutucu bir yüz ifadesi ile tırnaklarını kemiriyor, elindeki kalemi sıkarak iki masa ötedeki sevgilsine bakıyordu Felix. Jisung daha fazla dayanamayarak arkadaşının elini tutup ağızından çekti. "Felix cidden korkutucu gözüküyorsun yapma şöyle."

Aynı yüz ifadesi ile Jisung'a döndü Felix. "Paşama bak, kafasını bile çevirmiyor bana!" Kısık sesle isyan ettiğinde ona göz devirdi Jisung. "Sadece proje ödevi amına koyayım!"

"Proje ödevi ayağına yavşıyor amına koyayım!" Bunu dediği gibi Jisung kafasını onlara çevirmiş ve kısa bir bakış atarak yeniden yanındaki oğlana dönmüştü. "Minho bir şey de şuna, bakışlarıyla kızı yedi resmen!"

Minho ise iki elini teslim olur gibi kaldırarak gözlerini büyütmüştü. "Ben karışamam, beni de yer bu!" Ellerini aşağı salırken, sandalyesini biraz uzaklaştırdı sarı saçlı oğlandan. Jisung'sa elini alınına vurdu ve düştüğü durumu sorguladı.

"Felix neden bu kadar ergensin amına koyayım?" Başından beri sadece onları izleyen Seungmin sonunda konuşmuş ve arkadaşının daha da sinirlenmesine neden olmuştu.

"Sensin ergen orospu çocuğu!" Sinirlerine hakim olamamıştı. Önüne dönerek ikiliyi izlemeyi sürdürürken, sinirle oflayıp ayağa kalkmıştı. "Yeter amına koyayım!"

"Nereye?" Jisung arkadaşının kolunu tuttuğunda kolunu sertçe çekti Felix. "Cehennemin dibine Jisung!" Arkasına bile bakmadan kütüphanenin kapısına ilerledi Felix.

Hyunjin ani hareketlilikle arkasına bakmış ve sevgilisini gördüğü gibi kaşlarını çatmıştı. Arkadaşlarına dönerken, kafasını 'ne oldu?' anlamında sallamıştı. Minho'ysa bakışlarıyla kapıyı işaret etmişti 'peşinden git' der gibi.

Hyunjin iç çekerek yeniden karşısındaki kadına dönmüştü. "Başka bir zaman devam ederiz." Ardından kitaplarını götürerek arkasına bile bakmadan çıkmıştı kütüphaneden.

....

"Felix bi' dursana! Böyle koşmak mı olur amına koyayım?!" Hyunjin beş-on metre uzağındaki sevgilisine bağırmış ve onun da yavaşlamasıyla durarak ellerini dizlerine koyup nefes almaya çalışmıştı. Felix'te aynı onun gibi ellerini dizlerine koymuş ve soluklanmıştı.

Hyunjin'se sevgilisinin durmasını fırsat bilip yanına koşacakken, Felix'in önce davranmasıyla onu yakalayamamıştı.

"Yemezler!" Uzaktan bağırarak hızla koştuğunda Hyunjin'de peşine düşmüş ve şehir boyu bir kovalamaca başlamıştı böylelikle.

...

"Felix, canımı vereyim, dur artık! Cidden yoruldum bak." Hyunjin sokağın ortasında kendini yere bırakırken, insanların garip bakışlarını önemsemeden derin nefesler alıyordu.

Felix'se aynı şekilde sırtını değdirmeden yere oturmuş soluklanmaya başlamıştı. Ardından kararını değiştirerek aynı sevgilisi gibi kimseyi umursamadan soğuk asfalta uzanmıştı. Gözüne gelen güzeşle bakışlarını biraz kısmış ve düşünmeye başlamıştı.

Garip bir süreçten geçiyordular. Özellikle de son bir haftadır. Eskiden erkek, kadın fark etmeden; soru sorduğunda bile sevgilisini yanından ayırmayan Hyunjin, son bir haftadır yanlız geziyordu. Eskisi gibi öpmüyordu onu. Eskisi gibi gülmüyordu. Değişmişti sanki, belli etmemeye çalışsa da değişmişti sanki.

Felix bir anda karınına atlayan Hyunjin ile bağırarak kahkaha atmıştı. Hyunjin ise aynı anda da sevgilisinin karınını gıdıklamaya başlamıştı.

Sonunda yorularak kendini Felix'in yanına attığında, sevgilisi ona dönmüş ve inip kalkan göğüsüne takılmadan konuşmaya çalışmıştı. "Eski Hyunjin değil gibisin." Hyunjin anlamayarak Felix'e baktığında, açıklama yapmıştı Felix. "Değiştin."

Hyunjin sevgilisinin bu cümlesine karşılık gülmüş ve kafasını onun göğüsüne koyarak gülümsemişti. "Nasıl yani?" Ardından Felix'in yüzüne yaklaşmış ve nefesini onun dudaklarına üfleyerek sırıtmıştı. "Çok mu aşığım?" Gözlerini kapatarak burununu Felix'in burununa sürterken, Felix istemsizce gülümsemiş ve sevgilisinin dudaklarına küçük bir öpücük kondurmuştu. "Ya da boşversene.." Kafasını asfaltın izin verdiği kadar geri çekip gülümsemişti. "Hala aynı çapkın Hyunjin'sin." İkiside gülümserken, sonu olmayan bir boşluğa düştüklerinin farkında değillerdi o zaman.

Aslında, Felix ve Hyunjin'in ilişkisi toksik değildi. Hatta Felix Hyunjin'e fazla güveniyordu bile. Aynı şekilde Hyunjin'de.

Erkek, kız farketmeksizin biriyle görüştüğünde, onlara bakmayacağını biliyordu Hyunjin'in. Ama seviyordu onunla böyle oynamayı. Çocuk olmayı teklif etmeden onunla çocuk olmayı seviyordu. Hoş, bunun için kısa bir zamanları kalmıştı.

Felix çocukluğunu yaşamıştı diyemezdik, yaşamamıştı da diyemezdik. Çünkü onun bir çocukluğu yoktu. Onun çocukluğu hiç bir zaman olmamıştı.

Hyunjin'i üzerinden itip ayağa kalkarak yeniden koşarken sevgilisine dil çıkamayı da unutmamıştı. "Kolaysa yakala bakalım."

Adeta bir çocuk edasıyla koşarken, Hyunjin'in de bu numaraya kanıp onun arkasından koşması menmun etmişti Felix'i. Demiştim ya, onunla oynamayı seviyordu.

Koşmanın etkisindeyken, sadece sevgilisine ve koşmaya odaklanmıştı Felix. Araba yoluna atladığını fark etmeyecek kadar hemde.

Arabaların kornası Felix'in kulaklarını doldururken, kafasını çevirdi yanına doğru ne olduğunu görebilmek için. Ama çevirdiği gibi Hyunjin onu öne doğru itmiş ve Felix'in kaldırımın üzerine düşerek dizini yaralamasına neden olmuştu. Keşke tek sorun bu olsaydı...

Tüm arabaların aynı anda kornaya basmasıyla birlikte hem de çarpma ve fren sesleri de duyulmuştu. Felix kafasını arkasına çavirdiğindeyse...karşısındaydı.

O kanlı beden, tüm parlaklığı ve kontrolsüz duruşuyla karşısındaydı. Kendi şah eseri..karşısındaydı.

-------------

Hyunjin'de böyle göçtü hayattan🤧

Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun cümlemizden🤲🏻

Hakkınızı helal edin ona.

Ben onun devamçısı olacağım şahsen.

Ghost in the body- °Hyunlix°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin