"Varismiş, öldürebiliyorsan öldür bakalım!" adam hastalıklı bir şekilde gülmeye başladı.
Kahretsin! Yanımda muhafız yoktu! Ne yapacaktım ben böyle?
Adam paltosunun cebinden bir hançer çıkardı.Sonra olaylar çok hızlı gerçekleşti.
O sarışın çocuk bir anda kılıcını çıkardı. Kılıçla bir sivilin bu krallıkta gezmesi yasakken hem de."Kızdan uzak dur!"
Bir anda etrafı muhafızlar sardı. Orela! Kendi gelemese de illa birini gönderirdi!
"Bu adamı zindana atın. Öldürmeyin, o işi ben üstleneceğim!"
Bir anda adamı alıp götürdüler. Etrafa baktım. O sarışın çocuk yoktu. Göz açıp kapayana kadar gitmişti. Kadına baktım. Gözlerinde dehşet vardı.
"Teşekkür ederim. Ben sizi kötü biri sanıyordum." başını yere eğdi. "Yalvarırım beni affedin."
Kadına sarıldım. Bir anda ağlamaya başladı. "Babamı tehtit ettiler. 'kızını bize vermezsen köyünü yakarız, yıkarız. Tüm aileni öldürürüz' dediler."
Kadına daha sıkı sarıldım "Şimdi benimle geleceksin. Bana herşeyi anlatacaksın ve seni annene götüreceğim."
Kadın bir anda beni bıraktı. Geriye adımlar atarken konuştu.
" Hayır! Annem yok! Hayır! O artık bana zarar veremez! Gitti! Anlıyor musun? Gitti.""Tamam. Annen öldü mü?" üzerine gitmek istemesem de bilmeliydim.
"Gitti! Tanrıya şükür, hayatımdan defolup gitti."
"Ona neden nefret kusuyorsun?"
"Beni bu adama o sattı çünkü! Sadece bu adama da değil. Benim üzerimden para kazanıp çekip gitti!"
"ne?"
Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Böyle anneler olabilir miydi? Donup kaldım. Hareket edemedim. Sanki atmosfer bedenime ölümcül bir basınç uyguluyordu. Terlemeye başladım."Evet! Bunların hepsi doğru. Neler yaşadığımı kimse bilemez!.."
"Haklısın, seni anlayamam. Kimse anlayamaz ama sana yeni bir başlangıç verebilirim."
"Nasıl?"
"Sarayın yakınlarında baban ve senin için bir ev bulabilirim, bütün masraflarınızı ben karşılarım. Kabul ediyor musun?"
"Böyle bir teklifi kim kabul etmez?"
Yanımdaki muhafıza kadını alıp ona bir ev bulmalarını söyledim.
Koşarak dışarı çıktım. Atıma atlayıp saraya doğru ilerledim.Benim için bin yıl gibi geçen bu mesafeyi kat ettikten sonra odama girdim üzerimdeki elbiseye baktım, tozlanmıştı. Hemen üzerimi diğiştirip Endo'nun odasına gittim.
Camdan dışarı bakıyordu. Yanına gidip ona sarıldım.
"Ne oldu bilemezsin bir kıyafet dükkanına girmiştim. Bir adam kadının kolunu tutuyordu. Aslında o adam-"
"Biliyorum."
"Nasıl biliyorsun?"
Kirina'nın sesi kulağıma geldi.
"Biraz oyun oynayacağız."Ona döndüm ne saçmalıyordu? Ben ne diyordum, o ne diyordu? En önemlisi burada ne işi vardı?
"Kirina, sen ne diyorsun?"Endo beni yere itti. Ne olduğunu anlayamadan Kirina kılıcını boynuma dayadı. "Siz ne yapıyorsunuz böyle?"
"Tatlım daha anlamadın mı?" Kirina bunu dedikten sonra Endo'nun yanına gitti. Endo sağ kolunu Kirina'nın beline koydu.
Yere düşen tacımı gösterdi. "Onu senden alıyorum."
"Hadi ama şaka yapıyorsunuz değil mi? Babam ve Orela bu saraydayken bana bir şey olmaz." Şaka yapıyorlardı. Yani şaka yapıyor olmalıydılar.
"Babanın haberi var. Orela ise hımm... Sevgilim o da gitti değil mi?" Kirina gözüme hiç bu kadar çirkin gözükmemişti. Dışarıya koştum...
Ben böyle işe... Kapı açıktı ama ben çıkamadan Kirina beni tuttu.
Endo konuşmaya başladı. "Kimse seni bulamaz! Muhafızlar dışarıda. O güvendiğin Orela bile kandı bize. O bile yok."
"Ben sana aşıktım! Sen bir pisliksin. Hala inanamıyorum! Kirina, ya sen! Dokuz yıldır arkadaşız." sinirden nefes alış verişim değişti.
"İNSAN İKİZİNE KIYABİLİR Mİ YA?! Bana sen demiştin!"Yanıma geldi. "Canım, sen benim ikizim değilsin. Sana neden merhamet edeyim?"
Bir adım geriledim. "Haddini bil. Benim senin merhametine ihtiyacım yok!"
"Hiç mi merak etmiyorsun?" Endo'nun sesinden ilk defa tiksinmiştim.
"Neyi? Nasıl bana ihanet ettiğinizi mi? İnan bana çok merak ediyorum fakat sesini duyunca bile iğreniyorum senden."
Kirina karnıma bir tekme attı. "Düzgün konuşacaksın! Benim sevgilime düzgün konuşacaksın."
Ayağa kalktım "Öldürecekseniz öldürsenize! Neyi bekliyorsunuz?"
Bir saat önce uğruna ölebileceğim çocuk, konuşmaya başladı. "Seni bir anda öldürürsek bu hiç de eğlenceli olmaz ki. Ben senin acı çeke çeke zihninle boğuşarak ölmeni istiyorum."
Kirina konuşmayı devam ettirdi.
" İşte bu yüzden senin için bir konuşma hazırladım." Endo'nun yatağının üzerine çıktı ve konuşmaya başladı." Zamanın birinde Lapel adında bir krallık varmış. Bu krallığın kralı, Kral Varno çok fazla güç istiyormuş. O kadar fazla istiyormuş ki oğlunu hiç sevmediği bir kızla evlendirmeye karar vermiş. Bu kızın adı Amay'mış. Veliaht olduğu için oğlunu bu kızla evlendirmek istiyormuş fakat oğlu bunu hiç istemiyormuş. Bir süre sonra Kralın oğlu babasına boyun eğmiş ve kızı sevmeye çalışmış. Bir ara cidden kıza karşı bir şeyler hissetmeye başlamış. Sonra bunların gerçek aşk olmadığını fark etmiş. O başka birine aşıkmış. Veliaht olmamasına rağmen kendisini seven bir kıza... Meğersem aşık olduğu kızla, aşık olmaya zorlandığı kız on yaşlarından beri arkadaşlarmış. Kralın Oğlu bir şey fark etmiş. O kız yaşadığı sürece aşık olduğu kızla mutlu olamayacaklarmış."
Korku... İlk defa bu denli bedenime işlendi. İlk defa böyle bir ihanet yaşamıştım.
"Yeter, sus artık!" yere eğilip başımı ellerimin arasına aldım. "Dinlemek istemiyorum."
"Ben de bunu istiyorum ya zaten!"
Bana laflarıyla işkence etmeye devam etti." öte yandan zorla evlendirileceği kızın babası bile o kızı sevmiyormuş. Tahtı ona vermek istemiyormuş, aynı zamanda kızının o adamla da evlenmesini istemiyormuş. Çünkü kızı o adama cidden aşıkmış kızının mutlu olmasına göz yumamazmış. Bu yüzden bir karar vermiş, kızını öldürmek istemiş. Ama her bunu düşündüğü günün akşamı kabuslar görüyormuş. Karısı ona durmasını, bir şey yapmamasını, aksi halde peşini bırakmayacağını söylüyormuş. Adamın eli kolu bağlanmış."
Endo'nun o lanet sesini duydum.
" işte olanlar bunlar. Bunları bilerek öl istedik."Bir anda omzumdan tuttu ve beni odanın öbür ucundaki cama sürükleyip yere attı. Kılıcını çıkarıp boynuma yaklaştırdı. Kafamı hareket ettirsem kılıç boynumu kesecekti.
Gözlerimi kapadım. Daha bitirmemiştim ki hikayemi. Daha tek başıma krallıklara gitmemiştim. Daha tahta oturmamıştım. Daha biri bana gerçekten aşık olmamıştı. Daha ormana gidip ağaçların arasında yürümemiştim bile. Hikayemin burada bittiğini kabullenemiyordum. Kirina ve Endo yüzüme bakarak gülüyorlardı.
Bir anda biri Endo'nun ensesinden tutup geri çekti. Bana doğrultulan kılıcı odanın diğer ucuna fırlattı. Endo'nun yüzüne yumruk atarken konuştu,
"Leydim, üzgünüm. Beni sarayınıza davet ettiniz ama krallığınız o kadar büyüleyici ki saraya gelmeyi unuttum. Umarım geç kalmamışımdır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güvenin Bedeli
Teen FictionGücü elimde tutmayı reddedersem boynumdaki kolye etmeyecek birinin otoritesi altında kalmam kaçınılmaz sonum olurdu. "Kaç!" "Prens Endo ve Leydi Kirina geldiler efendim." "Sadece iyiliğini istiyorum." 27.1.2024 gizem #40 24.2.2024 sahteaşk #1 20...