En güçlü büyüklerimiz sözlerimizdir. Hem inciten, hem iyileştiren sözlerimiz.
~Albus Precival Wulfric Brian Dumbledore
1 hafta sonra
"Leydim kalkmanız lazım." hizmetkarlardan biri sentilyonuncu kere aynı şeyi tekrar ederken sonunda pes edip yatakan dışarı çıktım. Yamulmuş bir suratla kadına baktım.
"Ne oldu bu kadar önemli de beni uyandırdın?"
Sonuçta bir uyku çekmek benim de hakkımdı. Bir hafta boyunca topyekün bir şekilde savaşa hazırlanmıştık ve dün saat ikide uyumuştum. Şimdi ise saat sabahın altısıydı."Leydi Kirina Sarayı terk etti. Babanız bu savaş hazırlıkları sırasında yeni ittifaklar arayışına girdi. Ve şu an sarayda bir kraliyet ailesi var."
Ne?
"Tamam, ben bir elbise giyip geleceğim ve sen de saçımı yapacaksın."
Hemen kıyafet odama girdim. Açık kırmızı renkli bir elbise giydim. Kıyafet kendinden korseliydi. Belinde altın işlemeler vardı. Düşük kol yırtmacı çok tatlı duruyordu. Dışarı çıktım ve saçımı yapmak için gelen üç hizmetkarı izledim.
" Hangi krallık biliyor musun?" dedim sağımdaki sarı saçlı kıza
"Sanel Krallığı kraliyet ailesi leydim."
Hemen beynimdeki bilgileri kurcaladım. Bildiğim kadarıyla kralın adı Gael'di, halk kralından memnun olacak ki ayaklanmalar neredeyse yoktu. Veliaht bir kızdı. Adı Açeldi. Onu bir iki kere görme fırsatım olmuştu. İyi bir kıza benziyordu.
" Saçınız bitti leydim. Şimdi makyajınıza geçeceğim." beni uyanıdan kadının sesiyle hayata döndüm.
Kısa bir süre sonra makyajım bitmişti. Hemen kraliyet ailesini karşılamaya gittim.
Drien'den
Bir buçuk haftadır görmüyorum onu. Duymuyorum sesini. Nasıl bilmiyorum ama atamıyorum onu aklımdan. Atmaya da çalışmıyorum zaten. Çoktan fark ettim çünkü. Ben onun yanında daha iyi biri oluyorum.
Mutlulukla kaplı tuhaf bir endişe. 'Ya ona zarar verirsem?' 'Ya bana davrandığı gibi başkasına da davranıyorsa?'
İki olasılık da çok kötü senaryolar canlandırıyor gözümde.
Ben aşkı arayan biri olmadım asla. Hiç benim için doğru olan kadını bulmaya çalışmadım. Ama aynı zamanda da kendi ayaklarımla gittim ona. Buldum onu ve bırakmak istemiyorum.
Onu yüz üstü bırakmak da istemiyorum. O yüzden babamla konuştum. İkna etmek zor olsa da savaşta Rusot Toguh'la beraber savaşacak.
Ben düşünürken annem odama girdi.
"Drien, hâlâ kitap mı okuyorsun? Bıkmadın mı oğlum?""Annecim, ben ne dedim? Kitap okumayınca deli gibi düşüncelere dalıyorum. Saygı duy bana."
"Drien, ben sana saygı duyuyorum. Ama oğlum bu gün aralıksız yirmi beş saat kitap okudun (!)"
Kahkaha attım. Annem hayatımın anlamıydı. Yataktan kalkıp yanına gittim. Kollarımı açıp ona sarıldım.
"Sen olmasan ne yaparım bilmiyorum."
Bir tek anneme karşı bu kadar samimiydim. Ta ki Amay'ı tanıyana kadar.
Anlamıyorum ki. Muhafızlara, hizmetkarlara falan bakıp salak gibi gülüyorum. Hatta dün kendimi tabağımdaki meyvelere bakıp ne kadar hoş göründüklerini söylerken buldum.
Annem kollarımdan ayrılıp bana baktı. "Ben gidiyorum. Sen de ne okuyorsan devam et."
Amay'dan
Aşağı indiğimde Açel'i gördüm. Sonra kafasını bana çevirdi ve göz göze geldik ve birbirimize gülümsedik.
Klasik bir karşılama muhabbetinden sonra hepimiz sarayın giriş salonundaki koltuklara oturduk. Babalarımız sohbet ederken Kral Gael'in eşi Fazel konuştu. "Amay, hadi Açel'i alıp odana çıkar. Siz de biz de daha rahat konuşuruz."
Dediğini yapmak için ayağa kalktım. Açel ile beraber odama çıktık.
Ona olduğumdan iyi davranmalıydım. Bu biraz çıkar ilişkisiydi.
"Size bir şey soracağım." dedim.
"sor."
"Çok merak ettim de... Şey... Sanel, Gael, Açel, Fazel. Bu benzerliğin sebebi ne?" aniden sorduğum bu saçma soru onun süzünde bir şaşkınlık ifadesi yarattı.
"Tam bilmiyorum. Ama halkımızdan kimse isminin sonuna 'el' ekleyemez. Soyluluk göstergesi falan galiba."
"Anladım, anladım."
"Bayan Amay, bu olası savaşta krallığımın yanınızda olacağından şüpheniz olmasın."
O işler senin demenle olmuyor.
"Minnettarız size. Ayrıca bir şey söylemeliyim. Ben krallığımıza hep bir sempati duydum."
Yoo. Minnettar değilim. Sempati de duymuyorum. Umarım yalandan çarpılmazdım.
Yüzünde kibirli bir gülümseme oluştu. Cidden sözlerime inanmıştı.
⚔️
Sanel kraliyet ailesi bir gün saryda konaklayıp sonra gitmişlerdi.
Saat 20.23 tü. Dışarı çıktım. Atıma binip saraydan uzaklaştım. Heryer, harkes bir kargaşa içindeydi. Hâlâ savaş için hazırlanıyorlardı.
Fakat korktuğum bir şey vardı. Kralından bu kadar nefret eden bir halk nasıl olur da tamamiyle sadık olurdu? İhanetler olacaktı. Bundan emindim.
Saraya geri döndüm.
Babamla konuşan bir adam savaş hazırlıklarının bittiğini söyledi
Savaş hazırlıkları tamamlanmıştı. Beklediğimiz tek şey bir kıvılcımdı.
Evett. En sevdiğiniz karakter hangisi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güvenin Bedeli
Teen FictionGücü elimde tutmayı reddedersem boynumdaki kolye etmeyecek birinin otoritesi altında kalmam kaçınılmaz sonum olurdu. "Kaç!" "Prens Endo ve Leydi Kirina geldiler efendim." "Sadece iyiliğini istiyorum." 27.1.2024 gizem #40 24.2.2024 sahteaşk #1 20...