08

776 47 9
                                    

30.01.2024

"Gidiyor musun cidden yani şimdi?" Asena'nın kurduğu anlamsız cümle ile gözlerinin dolması bir olmuştu.

Burukça gülümsediğimde Salih hiçbir şey söylemeden gözlerimin içine bakmış ardından beni ensemden tutup kendisine çekip sarılmıştı.

Ayrıldığımızda Enfal bu sefer yanıma gelip "Neden haber vermedin gideceğini?" Demişti.

"Dün akşam belli oldu zaten." Dediğimde onunla da sarılmıştık.

İlginin üzerimde olmasını sevmezdim, dün haber verseydim bugün bütün gün hepsinin ilgisi üzerimde olacaktı.

Burak'la da sarıldığımızda sıra Asena ile vedalaşmaya gelmişti.

"Canım benim..." dediğinde yanıma yaklaşıp sarılmıştı. Kollarımı sıkıca ona sardığımda ağladığını fark edebilmiştim.

"Sen olmadan ben bu ayılarla ne yapacağım?" Asena'nın kurduğu cümleyle hepimiz gülmüştük.

Bakışlarım arkasını dönen Salih'e çevirdiğimde onu omzundan tutup bana bakmasını sağlamıştım.

Kızaran gözlerini gördüğümde onunla bir tur daha sarılmıştık.

İnsanlara gereken sevgi zamanında hissettirilmeliydi. Beni bu kadar sevdiklerinden, olmazsa olmazları olduğumdan haberim bile yoktu.

Beşimizde birbirimize bakmaya başladığımızda alt dudağımı dişleyip kafamı toparlamaya çalışmıştım.

"Cepheye gitmiyorum arkadaşlar yani, sakin olabiliriz. Arada çıkışa gelirim, takılırız falan." Diyerek gidişimin çok da önemli olmadığına onları ikna etmeye çalışmıştım.

Salih kolunu omzuma attığında "Biz de geliriz, çekeriz ses sistemli cabrio Merso'mu okulun önüne burjuvalar müzik neymiş görür." Kendi ailesinin statüsünü önemsemeden insanları burjuva diye yargılamasına yüksek sesli kahkahalar atmıştık.

"Bu abi mevzusunu hala anlatmadın." Diyen Enfal ile derince yutkunmuş ne söyleyeceğimi bilemeyerek nefes alarak dudaklarımı aralamıştım.

"Özge." Yanımdan gelen Eren'in sesi ile varlığından ne kadar memnun olmasam bile beni bir şeyleri anlatmaktan kurtardığı için ona minnet duymaya başlamıştım.

"Konuşabilir miyiz?" Her ne konuşacaksak bu aile durumlarımı anlatmamdan daha kolay olacağı için Salih'in kolunun altından çıkmış Eren'i onaylayıp bahçede bizimkilere uzak kalan bir tarafa geçip karşımdaki Eren'in konuşmasını bekledim.

"Mesaja neden bakmadın?" Sorduğu soru ile ona "Doğruyu söyleyeceğim lafı dolandırmak gerçekten istemiyorum." Demiştim.

"Net olmayan hiçbir şeyin hayatımda yeri yok Eren, ben her şeyin net olmasını istiyorum. Ve sen net değilsin Eren, bir varsın, bir yoksun. Bu yüzden seninle ne yüzyüze konuşmak, ne mesajlaşmak içimden geldi." Kendimi doğrudan açıkladığım cümlelerimin ardından Eren derin bir iç çekmişti.

"Özge sen de net değildin, yani belki de nettin ben anlayamıyordum bilmiyorum ama arkadaşın mıydım yoksa flörtün müydüm anlayamadım ki. Sen eğer netsen ben zaten netim." Kurduğu cümleler ile hafifçe gülümseyip "Eren biz flörttük." Demiştim.

İki eli yanlarına düştüğünde yüzünde büyük bir hayal kırıklığı peyda olmuştu.

"Ne." Neye üzüldüğünü ya da neyin hayal kırıklığını yaşadığını bilmiyordum ama karşımdaki duruşu beni gülümsetmeye yetmişti.

"Neyse siz neden hala buradasınız?" Konuyu değiştirip daha coşkulu bir hale dönmüştü.

Okulun çıkış saatinden neredeyse yarım saat geçmişi, bahçenin boşalmasını bekleyip söylemiştim benimkilere.

Sil BaştanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin