15

345 37 2
                                    

02.06.2024

Dostlar oyları ve satır arası yorumları unutmayalım lütfen.

Özge Orhanoğlu'ndan

"N'oluyor sana kızım öl demeler, yaptın İnsta'dan bana göndermeler. Bıraktığımda bana dön demeler, dön demeler, bana dön demeler." söylediğim şarkının anla olan alakasızlığını umursamadan çalışma masamın üzerindeki not kağıtlarını derslerine ve konularına göre ayrıştırıyordum.

Yatağımın üzerindeki gruplanmış kağıtlardan Cümle Çeşitleri ile olanı bulup elimdeki A4leri onların üzerine bıraktım.

Senenin son sınavları iki hafta sonra başlayacaktı.

Hiç sınavlarına girmediğim bir okulda farklı bir dille girecektim sınavlara.

Her zamanki sınav haftası gerginliğini sekiz katına çıkartıyordu.

Üstesinden gelirdim sorun değildi ama kendimi sıkmaktan, stres yapmaktan kaçamıyordum.

İlkokula başladığımdan bu yana ortalamam en düşük doksan altıya düşmüştü bu kendimden beklentilerimi yükseltiyordu ve stres olmamı sağlıyordu.

Yine de senenin son sınavları olmasının verdiği rahatlıkta vardı.

Isınan hava, yaklaşan yaz tatili büyük heveslerle karşılanıyordu bende.

Tanzimat'ın ikinci dönemine ait yazar ve eserler ile ilgili notlarımı da diğer notların üzerine koyup, masamın sandalyesine oturmuştum.

Sıra Dünya Edebiyatı'na gelmişti, en önemlisi buydu Edebiyat sınavı için.

Ezberlemem gereken tonla, kimsenin bilmeyeceği, Avrupa ülkelerinin alt tabaka yazarlarına kadar ezberleyeceğim yazar-eser vardı.

Daha tanınır olanlarını ya da herhangi bir müzede, sergide hayatı sergilenebilecek yazarların neredeyse hepsini hayatlarına kadar biliyordum.

Üvey babamın bizi her fırsatta çıkarttığı yurtdışı kültür tatillerinin meyvesiydi bunlar.

Çalınan kapı ile yazım dillerine göre gruplandırmaya çalıştığım eser notlarından bakışlarımı odamın kapısına çevirip "Gel!" Diye kapının dışına seslenmiştim.

Fatih abim içeriye elinde green juicelar ile girdiğinde büyükçe gülümsemiştim.

Bugün için karnımı doyuracak son öğünüm olacağından haberi olsa getirmeyeceğinden emindim.

Benimkini bana uzattığında hiç beklemeden cam pipeti dudaklarımın arasına alıp tadına bakmıştım.

Limonun ekşiliğinin çok hissettirmeden gelen tadını, içinde var olduğundan emin olduğum nane dengeliyordu.

En baskın tadı olanlar bunlardı. Bir süre incelesem miktarlarına kadar tarifini verirdim.

Yemek yerine öğünleri detox sularıyla, green juicelerle atlamayı seviyordum.

"Çok lezzetli olmuş." Dediğimde abim gülüp "Ben yaptım, emin değildim yeni bir tarif denedim." Demişti.

"Ellerine sağlık gerçekten, ıspanak biraz daha az konulabilirmiş ama sanki." Dediğimde o da biraz içip beni onaylamıştı.

"Ne yapıyorsun?" Dediğinde yatağımın üstüne yayılmış kağıtları incelemeye başlamıştı.

"Edebiyat sınavı." Kısa açıklamamdan sonra o notlarımı incelemeye başlamıştı.

"Hepsini Türkçe yazmışsın Özge." Dediğinde onu sessizce onaylayıp "Hepsini bitirince çevireceğim." Demiştim.

"Özge!" İsyan eder gibi adımı sayıkladığında hafifçe gülmüştüm. Haklıydı ilk başladığımda bu fikir en mantıklı seçenek gibi gelmişti ama en mantıksızıydı.

Sil BaştanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin