06

1K 67 20
                                    

01.01.2024

Dostlar oyları ve satır arası yorumları unutmayalım lütfen, keyifli okumalarrr.

"Kuruduğunda kalbim, sığınırdım yağmurlarına. Sen böyle değildin, çok severdin. Seni kırmışlar onlar." Yüksek sesim şarkıya eşlik ederken sürdüğüm allığı dağıtıyordum.

"Ağlamazdın, hep gülerdin. İçmezdin bu kadar çok." Elimdeki fırçayı elime sabitleyip dudaklarıma yakın titreterek mikrofonla söyler gibi söylüyordum şarkıyı.

Kapalı olan göz kapaklarımı açtığımda kendim ile göz göze gelmiştim.

Gözlerimin en içine baktığımda ürperen vücudum ile başımı eğip gözlerimi sıkıca kapatıp açmıştım.

Elimdeki fırçayı lavabo tezgahına bırakıp ellerimi tezaghın üzerine bastırarak tezgahtan destek almıştım.

Uğuldamaya başlayan kulaklarım, hızla çarpıp yavaşlayan kalp atışlarım ve ayakta zor durmamı sağlayacak baş dönmem gözlerimi doldurmuştu.

Destek alabileceğim her yerden destek alıp lavabodan çıkıp odama geçtim.

Zorlukla yatağımın yanına vardığımda yatağıma oturup her şeyin geçip gitmesini bekledim.

En son doğru dürüst yediğim yemeğin dün sabah olmasındandı, alışkındım.

Dün bütün günümü naneli sakız ile idare etmiş, akşam yemeğinde de neredeyse hiçbir şey yememiştim. Bu sabahta kahvaltıya inmek yerine uyumayı seçmiştim.

Kulaklarımın uğuldaması durduğunda tıklatılan kapıya "Gir." Diye cevap vermiş dönen başıma rağmen oturuşumu dikleştirip odaya giren Fatih abiye durumu fark ettirmemeye çalışmıştım.

"Hazır mısın?" Diye sorduğunda "Allığım ve dudaklarım kaldı." Demiş ayaklanmaya çalışmıştım.

Ayağa kalktığım gibi artan baş dönmesi ile gözlerim saniyelik kararmıştı. Sendelediğimde Fatih abi hızla yanıma gelip tekrar yatağa oturmama yardım etmişti.

"Özge, iyi misin?" Dediğinde gözlerimi zorlukla aralayıp "İyiyim." Demiştim.

"Değilsin, neyin var söyle hadi." Dediğinde önümde dizinin üstüne eğilip ellerimi tutmuştu.

"Bir şeyler yemem lazım, ondan oldu." Diyerek kendimi açıklamıştım.

Yere bıraktığı telefonu eline almış aradığı kişiye hemen yiyecek bir şeyler hazırlamasını söylemişti.

Ayaklandığında bir kolunu sırtıma sarmış diğer kolunu bacaklarımın altından geçirip "Şimdi seni aşağı indiriyoruz, sonra yemek yiyoruz. Sen kendine gelince hazırlanmaya devam ediyorsun." Demiş beni kucağına alıp odanın kapısına doğru hareketlenmişti.

"Telefonum." Dediğimde yönünü odamın içindeki lavaboya çevirmiş lavabo tezgahından şarkı çalmaya devam eden telefonumu almış bana verip tekrar lavabodan çıkmıştı.

Odadan da çıktığımızda kucağında yokmuşum gibi bir rahatlıkla üç katın merdivenlerini inmiş ve beni salondaki ikili koltuğa bırakmıştı.

Biraz daha kendime gelmiş bir haldeydim.

Bir süre daha bayık bakışlarla, vuran derin baş ağrısıyla salonun her yerini incelemiştim.

Sil BaştanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin