7 🚌༄ Buldum Seni

237 36 24
                                    

Sena'dan

Bu sabah otobüste uyumayacağım diye söz verdim kendime. Kaşı yaralı bu çocuğu sabahtan bulacağım dedim... ama kendime hakim olamadan uyuyakaldım. İnsan bir kere otobüste uyumaya alışınca bırakamıyor.

Telefonumun titreşmesiyle uyandım

Görkem: 3 durak önce yazıyorum bak

Görkem: Yoksa uyanmıyorsun

Görkem: Uyan

Görkem: Şşt

Görkem: Hey

Görkem: 2 durak kaldı

Görkem: Arayayım mı yine

Görkem: Aloo

Görkem: uyan

Siz: Tamam ya uyandım

Görkem: gördüm

Uyanır uyanmaz etrafıma bakınmaya başladım ama otobüs çok kalabalıktı. Sadece bana yakında ayakta duran birkaç kişiyi görebiliyordum. Ama Görkem beni görebildiğine göre uzakta sayılmazdı.

Görkem: hadi hadi son bir durak

Görkem: etrafa bakınacağına inmeye hazırlan

Siz: Tamam ya aaa

Siz: Çok emir verir oldun bana

Görkem: Senin iyiliğin için

Siz: Teşekkür ettim

Görkem: Bir şey değil

Otobüsten indim ve karşıdan karşıya geçip okula vardım. Bir süre sonra telefonlar toplandı ve benim için sancılı bekleme süresi başladı

İlk teneffüste Beril hemen olanı biteni sordu. Dün Görkem'le yüz yüze geleceğimi söylemiştim ona.

"Ee nasıl biriymiş? Yakışıklı mı?"

"Göremedim ki. Acil bir işi olduğu için okuldan erken çıkmış."

"Yapma ya..."

"Maalesef. Ama bir şeyler öğrendim."

"Ne öğrendin?" diye sordu Beril bana yaklaşarak ve gözlerini açabildiği kadar açarak.

"Otobüste biri telefonda konuşurken duydum. Görkem'le kavga etmişler. Onu anlatıyordu." dedim fısıldayarak.

"Telefonda konuşan çocukla Görkem mi?"

"Evet."

"Ondan mı erken çıkmış okuldan?"

"Muhtemelen ondan."

"Ee ne kadar kavga etmişler?"

"Kafa göz dalmışlar benim anladığım. Telefonda konuşan çocuğun dudağı patlamış, Görkem'in de kaşı."

"Ay yazıık."

"Ama bu sayede onu bulabilirim."

"Nasıl?" dedi Beril şaşkınlık ve fısıltıyla karışık bir ses tonuyla.

"Bizim yaşlarda kaşı yaralı birini görürsen bil ki Görkem Karakuş o."

"Ayy tabii Görkem senin bunu bildiğini bilmiyor!" dedi Beril bağırarak.

"Şşt! Bağırmasana Beril." dedim işaret parmağımı dudağıma götürerek.

Beril sesini alçalttı ve beni soru yağmuruna tuttu "Dün Görkem'le konuştunuz mu? Ne dedi? Ona neden gelmediğini sormuşsundur herhalde? Yalan mı söyledi, cevap mı vermedi?"

"Ay Beril sakin ol. Konuştuk. Kötü bir gün geçirdim falan dedi."

"Ee?" diye sordu Beril heyecanla.

"Ne olduğunu sordum. Olanlar yüzünden değil karşına çıkamadığım için kötü hissettim, dedi."

"Neeee?!" dedi Beril yine bağırarak

Bu kez bir şey demeden sadece ellerimle sesini alçaltması için işaret ettim.

"Pardon, pardon... Cidden böyle mi söyledi? Açık açık?"

"Yani tam olarak böyle demedi ama böyle değil de demedi." diye itiraf ettim.

"İma etti yani?"

"Daha çok ağzından kaçırdı gibi sanki."

"Bu çocuk sana karşı hiç boş değil. Amanın enişte geliyor!"

"Sakin ol Beril. Ortada öyle bir şey yok. Hem ben..." cümlemin devamını getiremedim.

"Hâlâ Enes'i unutamadın."

"Öyle değil de..."

Bu kez cümlemi tamamlayacakken zil çaldı.

"Neyse ben anladım seni." deyip yerine geçti Beril. Günün kalanında da bana Görkem'le alakalı imalı şakalar yaptı. Çok komik bulmasam da gülüp geçtim.

Ve sonunda okul bitti. Telefonumu alıp hızla durağa yürüdüm. Durakta beklerken bir mesaj geldi.

Görkem: Otobüs geç kaldı

Siz: Evet biraz fazla bekliyorum durakta.

Siz: Sizin okulun durağına mı yürüsem diye düşünüyorum

Görkem: Yok ya sen yorulma

Görkem: Kaçırırsın falan otobüsü

Görkem: Bak geldi 2dk sonra sizin okuldayız

Gerçekten dediği gibi iki dakika içinde otobüs geldi. Bu kez otobüse binerken bulabildiğim ilk boş yere oturmadım. İlk kez otobüse biniyormuşçasına merakla etrafa bakınıyordum. Bir yandan da arkamdan otobüse binenler olduğunu için hızlı hareket etmeliydim. Bakınarak en arkalara kadar geldim. Her adımda onu bulma umudum daha da azalıyordu ki en arka koltukta elimdeki eşkale uygun bir sima yakaladım.

Sol kaşındaki yara bandından sonra en çok dikkat çeken özelliği yüzündeki benleriydi. Yanağında bir tane, çene hattında bir tane ve göz çevresinde küçük birkaç tane beni vardı. Kesinlikle yüzüne hoş bir hava katıyordu.

Kahverengi dalgalı saçları yanlardan kısa ortası biraz daha uzun olan klasik modeldi. Oturduğu için boyu hakkında yorum yapamıyordum ancak geniş omuzluydu. Üstünde daha önce tahmin ettiğim Anadolu lisesinin kapüşonlu forması, onun üstünde de düz siyah bir mont vardı.

Onu gördüğüm o kısa sürede dikkatimi çekenler buydu. Burnunu ve gözlerini yeterince inceleyemedim ama hiç de fena sayılmayacak bir tipti. Onu daha önce nasıl fark etmediğime şaşırıyordum.

Pek düşünmeden Görkem'in yanına oturdum. Tabii gerçekten Görkem oysa. Bunu anlamanın da bir yolu olabilirdi çünkü Görkem olduğundan şüphelendiğim şahıs telefonunu kucağındaki çantasının üstünde ekranı yukarı bakacak şekilde tutuyordu.

Siz: Gelmesi tam 2 dakika sürdü gerçekten

Mesajı atar atmaz yanımdakinin telefonunun ekranına baktım. Gelen WhatsApp bildirimini gördüm. O da fark etmiş olacak ki telefonunu arkası yukarı gelecek şekilde çevirdi. Bu şüphelerimi artırsa da küçük bir ihtimalle Görkem o değilse büyük rezil olabilirdim.

Aman Sena daha önce olmadığım şey mi? Diye düşünüp direkt onun yüzüne baktım. Ama inatla camdan dışarı bakıyordu ve sanki sınavdaymış gibi bacağını titretiyordu.

"Görkem?" dedim daha fazla beklemeden.

Dönüp yüzüme boş boş baktı. O değildi. Rezil oldum yine.

Yutkundu ve "Sena?" dedi.

Doğru kişiyi bulmuş olmanın sevinciyle ve rezil olmamış olmanın rahatlığıyla gülümsedim.

"Buldum seni Görkem Karakuş."

Hâlâ Otobüste Misin? | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin