13 🚌༄ Sinema

186 29 41
                                    

Görkem'den

Okuldan çıkar çıkmaz Sena'nın okulunun kapısına doğru yürümeye başladım. Sabahı tuhaf başlayan bugün buradan sonra iyi geçerdi umarım.

Pazar akşamı, ablam sağ olsun, erken yatıp pazartesi sabahı erken kalkmaya mecbur bırakıldım. Sabahın köründe duş aldım. Ablamın söylediğine göre sabahtan duş alırsam gün boyu terleyip kokma ihtimalim daha az olurmuş. Ha tabii bir de duş aldıktan sonra parfüm sıkmak kokuyu daha kalıcı yapıyormuş. Kulak arkalarına birer fıs, bileklere birer fıs, enseye bir fıs...

Tabii giyim de çok önemli. Okul kıyafetini değiştiremiyorsak bir şeyler eklememiz gerekiyormuş. Ablamdan boynuma takmam için düz zincir kolye... ama okul kıyafetimin rengiyle uyumlu bulmamış o yüzden kolyeyi kıyafetimin altına takmalıymışım. Böyle ne anlamı kaldığını sormuştum da Gökçe Sultan "Ensenden zincir çok az görünüyor, bu yeterli." demişti.

Ve elbette kaşım da unutulmamıştı. Yara yavaş yavaş kapanıyordu artık ve yara bandına gerek yoktu ama ablamın obsesif kompulsif bozukluğu "first date"imde böyle gözükmeme izin veremezmiş. O yüzden yara bandının da olması gerekiyormuş.

Sonrasında ablam, ben evden çıkana kadar nasıl davranmam gerektiğine dair bilgiler verdi: "Kızlar küçük detaylara dikkat ederler. Kaldırımda yürürken arabaların olduğu taraftan sen yürü. Otobüste de koridor tarafına sen geç. Bu ona kendini güvende hissettirir. Tavırlarına kesinlikle dikkat ediyorsun. Kız hepsinin notunu bir kenara alıyor olacak. Konuşma oranını tuttur, sürekli kendinden bahsetme. Gerilince ya da heyecanlanınca fazla konuşuyorsun, dikkat et. Ona sorular sor. Tanıyın birbirinizi. Ve kesinlikle ama kesinlikle gaza gelip aşırı yakınlaşma."

En başında tavsiye isteyen olmamıştı ama neyse. Ablamın bu kadar şeyi nereden bildiğinden emin değilim. Eğer gerçekten eski sevgililerinden aldığı veriler sayesindeyse bu kızın yolu yol değil. Ablamı acilen evlendirmemiz gerekiyor.

Umarım bu kadar emek meyvesini verir de güzel bir gün olur. Tabii Sena gelirse. Nerede kaldı bu kız? Zil çalalı 5 dakika oldu. Zilin çalmasıyla kapılarda biriken öğrenci kalabalığı bile dağılmaya başladı. Özellikle acele etmemiz gerekiyor demiştim.

Sena'yı beklerken gözüm başka bir yere kaydı. Başka bir yavruya. Nedir bu güzellik be? Ayrıca tanıdık.

Yamaha MT 125, hem de benim tamir ettiğim. Aynı kırmızı rötuşlar, aynı kozmetikler. Nerede görsem tanırım. Güzel motosiklet be. Tesadüfe bak, sahibi Sena'yla aynı okuldanmış. Motosikletle tekrar karşılaşınca sahibini merak etmedim desem yalan olur.

"Görkem!"

Sena'nın bana seslendiğini duyunca kafamı hemen onun olduğu tarafa çevirdim. Filmin başlamasına az kaldığını fark etmişti sanırım. Çünkü koşarak bana yaklaşıyordu.

"Yavaş, yavaş! Düşeceksin." dedim gülerek.

"Neye bakıyordun sen?" diye sordu bana.

Kafamı motosiklete doğru çevirdiğimde motorun sahibi kaskını takıyordu. Benden uzun olmasın ama uzun boylu, biraz yapılı, esmer, renkli gözlü, temiz yüzlü biriydi. Düz saçları 3 numaraya vurulduktan sonra biraz uzamıştı muhtemelen. Kirpi gibi görünüyordu.

"Şunun motosikleti güzelmiş." dedim kafamla motorcuyu işaret ederek.

Sena o tarafa birkaç saniye baktıktan sonra "Boş ver motosikleti. Hadi geç kalıyoruz." dedi ve beni kolumdan tutup sürüklemeye başladı.

Biraz koşar adım ilerledikten sonra başta beni çekiştiren o olsa da "Bekle biraz soluklanalım." diyen de o oldu.

Derin derin nefes alışlarının arasında zar zor "Kaç dakika kaldı?" diye sordu.

Hâlâ Otobüste Misin? | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin