°
11 Ocak 2006
Gece Saatleri;
Necdet Tarık, yıkık dökük evinde horlaya horlaya uyuyordu. Birden kapının teklenmesiyle yerinden fırladı. Üç yaşındaki oğlu Aslan ağlamaya başladı. Karısı Emel korkuyla Aslan'ı kucağına alıp eşine sığındı.
Necdet, üstünü giyip kapıyı açtığında korkuyordu çünkü pis bir dünyada yaşıyordu.
Bir anda gördüğü yüzlerle adeta donup kaldı.
Kumar borcu vardı ve gelenler de tefecilerdi.
Takım elbiseli yaşlı adam ve yanında ona benzeyen bir adam korkusuzca içeriye girdiler.
Arkada dikilen korumalar Necdet'in kollarından tutup içeriye götürdüler. Bu sıra hamile karısı Emel ağlıyordu kocasına ne yapacaklarını merak ediyordu.
Mustafa Arslantaş babasının oturduğu yere oturup Necdet'e bakmaya başladı.
"Ne istiyorsunuz benden?" Diye sayılıyordu Necdet.
Bu sıra Murat Aslantaş yaşlı kalın sesi ile konuştu.
"Kumardan biriktirdiğin borçların haddi hesabı yok. Şimdi sence ne istiyoruz biz Necdet?"
Necdet korkuyla ağlamaya başladı.
"Ödeyeceğim, söz. Babadan kalma arsam var. Satar öderim abi. Bırakın Allah için."
Murat Arslantaş güldü.
"Paran senin olsun. Bizim sana daha güzel bir teklifimiz var."
Şaşkınlıkla baktı Necdet. İçi korkuyla doldu. Kapıda bekleyen karısına dönüp git işareti yaptı fakat adamlar kadını kollarından tuttular.
"Korkma, korkma. Öyle bir şey değil."
"Senden istediğimiz şey, çocuk kaçıracaksın." Dediğinde Necdet şokla bakakaldı.
"İki gün sonra Beyza Şentürk diye bir kadın doğum yapacak. Duyduğumuz kadarıyla karın da doğum yapacakmış. Hemde bir kız çocuğu. Tarihin bu kadar iyi denk gelmesi bizi çok mutlu etti. Ve sen o tarihte çocukları karıştıracaksın." Dediğinde Emel çığlık atmaya başladı.
°
13 Ocak 2006
Gece SaatleriNecdet, korkuyla kucağında ağlayan bebeğin küvezini değiştirdi. Kollarında olan küçük bileklerin yerini değiştirip hızla odadan çıktı ve o iki genç kızın hayatını değiştiren en büyük olay oldu.
Biri eğer değiştirilmese öz ailesi ile mutlu mesut yaşayacaktı. Ama gittiği düşman ailede kıyameti yaşayacaktı. Diğeri hangi aileye giderse gitsin mükemmel bir hayatı olacaktı.
Olan Umay bebeğe olmuştu.
°
13 Ocak 2024
Öğle SaatleriO gün hastaneye çok farklı iki aile getirilmişti. Arslantaşlar'ın özel hastanesinin çok farklı konukları vardı.
Umay ve annesi Emel belediye otobüsü ile tek başlarına, Ela ve ailesi özel arabalarıyla bütün halde gelmişlerdi.
Labaratuvarın önündeydiler ve Umay bunun DNA testi olduğunu bilmiyor basit her zamanki testlerden biri olduğunu düşünüyordu.
O an yan tarafındaki aileye baktı. Üzerlerindeki lüks markalı kıyafetlere ellerindeki son model telefonlara...
O sıra biriyle gözleri buluştu.
Yeşil gözlü kumral bir çocuk. Belki de adam. 25-30 arası duruyordu ve Umay bir an kendini o adama benzetti.
Gözleri birbirinin kopyasıydı. İnsan insana benzer diyerek gözlerini kaçırdı.
Yanındaki Emel de yan taraftaki bir kıza bakıyordu. Annesinin baktığı kıza baktı. Tıpkı annesi gibi sarışın kahverengi gözlere sahip bembeyaz tenli bir kız oturuyordu. Üzerinde simsiyah bir şort, bu sıcakta uzun topuklu botlar ve askılı bir crop vardı.
Bir de kendi üzerindeki beyaz tişörtün üzerine milyon kez giydiği mavi gömleği, yıpranmış mom jeani ve beyaz converselerine baktı.
Çok farklılardı.
Bir anda gelen doktorla herkes oraya dönerken Umay'ı şoka uğratacak bir şey söylendi.
"Umay Ulusay, yüzde doksan dokuz Sadık Şentürk'ün kızıdır. Ela Şentürk, yüzde doksan dokuz Necdet Tarık Ulusay'ın kızıdır."
......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİLERİM Mİ?
Phiêu lưu17 yıllık hayatını geçirdiği ailesinin öz ailesi olmadığını öğrenen Umay'ın hikayesini anlatıyoruz. Klasik bir aile kitabı olabilir ama çok daha güzeli.