15. Bölüm
°J'Comprends pas - JNL
Asır tekrar yüzünü buruşturdu. Yerinden doğruldu.
"Sapık mısın sen, dakika başı çıkmasana bir yerden?" Bir kaşı havalandı.
"İlk ben buradaydım. Ben nereye gitsem oraya gelen sensin."
Sonra ekledi.
"Bu durumda sapığın kim olduğunu anlamak zor değil gibi sanki?" Cevap vermedim
İki elimi belime koyup ona ters bir bakış attım. Yüzünü bana çevirdi. Kollarıma baktığında dudağının kenarının kıvrıldığını gördüm.
"Neyse ne, dışarı çık."
"Ya sabır," diyerek derin bir nefes aldı ve beni takmadı.
Kendi halinde takılmaya başladı. Ben de neden öyle yapmıyordum ki? Adam benden nefret ediyor ve umursamıyor.
Ben neden umursuyorum bana ne ki.
Kemanı kutusundan çıkarıp oynamaya küçük bir şeyler çalmaya başladım. Gözlerim kapalıydı.
Parçayı bitirip gözlerimi açtığımda onunla göz göze geldik. İkimiz de aynı anda gözlerimizi kaçırdık.
Piyanonun yanında duruyordu. Yaklaşıp piyanonun önündeki koltuğa oturdum.
Yan yana durunca deve ile cüce gibi bir şey oluyorduk. Maşallah Allah bir boy vermiş bir de ters bakış vermiş. Akıl filan vermemiş.Kokusu burnuma dolarken onu aklımdan silmeye çalıştım.
Sahi neden bu kadar hoş korkuyordu?
Elimi piyano tuşlarında gezdirirken bakışları üzerimdeydi. Bakışlarını ona çevirdim. Ters bakışlarına ters bir şekilde karşılık verdim. Bu komiğine gitmiş olacak ki histerik bir şekilde güldüğünü duydum.
Hayret, paşamız gülüyormuş!
Kafama göre piyano ile oynarken onun da yanıma oturduğunu hissedince kalakaldım.
Vücudumu bir heyecan sararken kenara kayamadım ve bu vücudunun vücuduma yapışmasını sağladı.
Bir elini omzumun üzerinden sağ elime koydu ve başımın resmen boyun girintisine girmesine sebep oldu. Kalp atışlarım hızlanırken bu kolumdaki saatin ekranına yansımıştı.
Utanarak elimi elinden çekip saatin üzerine koydum. Utanmam daha çok yüksek sesle ötmesine sebep olmuştu.
"Şey, bozuk." Dudağının kenarının yukarıya doğru kıvrıldığını görürken odaklandığım tek şey yanağındaki çukurdu.
Gözlerimi gözlerine çevirdim. Aramızda bir karışlık mesafe varken yutkundum. Yüzünü incelemeye başladım.
Kalem ile çizilmiş gibiydi. Düzenli kaşları, iri kahverengi gözleri, biçimli burnu ve dolgulu dudakları tekrar yutkunmama sebep olurken öksürmesi ile utançla önüme döndüm.
Bir eli hala omzumun üzerindeydi. Saatin üzerindeki elimi tutup eline aldı.
Saat daha ne kadar hızlanacaksa o kadar hızlanırken içimden küfür ettim.
Bir parça çalıyordu. Burnu saçlarıma değiyordu. Çok yakındık! Kimseyle olmadığım kadar. O benim ellerim ile parçayı çalarken ona yardımcı oldum.
Güzel bir parça çalıyordu ama hayatımda hiç duymadığım bir parçaydı. Notalarını ezberlemeye çalışıyordum eve gider gitmez bulacaktım.
Parça bitti ama ne o geri çekildi ne ben ellerimi çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ABİLERİM Mİ?
Adventure17 yıllık hayatını geçirdiği ailesinin öz ailesi olmadığını öğrenen Umay'ın hikayesini anlatıyoruz. Klasik bir aile kitabı olabilir ama çok daha güzeli.