14

15 3 15
                                    

6 Şubat'ta vefat edenlerin anısına...

Kütüphaneye doğru giderken o anları tekrar anımsadım.

Leylein ders bittiğinde sırasından ayrılmadan Yijin ve benimle konuşmaya başlamıştı.
"Kızlar Vas*(Oradakilerin atalara söyledikleri bir saygı sözcüğü)Tin'in dediklerini duydunuz mu?"
"Hayır." Demiştik Yijin ile aynı anda fakat farklı tonlarda.
"Hani eskiden Toprakların atası olan Avi ile aralarındaki saf aşk sonucunda ikisinde de özel bir bağ ateşi oluşmuştu ve bunu verecekleri iki kişi arasında bağ kurulacak, onlara kimsede olmayan güçler bahşedilecek halüsinasyon gördürebilme,geçmişe gidebilme gibi. Bildiğiniz gibi Vas Avi bu bağın kendisindeki kısmını bir toprağa verdiğini söylemişti. Geçen günlerfe Vas Tin de yıllar önce bir suya vermiş olduğunu söylemiş. Bir gazetede gördüm."
Yijinin ışıldayan gözlerini görmezden gelip "umarım ben değilimdir." Demiştim.
"Sen olmak istemiyorsan ben olmaya gönüllüyüm." Deyip elini kaldırmıştı Yijin.
O an her ne kadar umursamıyormuş gibi görünsem de eve gidince bütün gazeteleri incelemiştim ve o'nun yazdığı gazeteyi bulmuştum ardından da tekrar ben olmamamı ummuştum.
Fakat şu ana dönersek umduğum gerçekleşmemişti.

Kütüphaneye doğru giderken kafam allak bullaktı. Gerçek değildi. Lütfen birisi bana gerçek olmadığını söylesin! Cidden bağ bizlere mi verilmişti? Niye ki? Çığlık atmak istiyordum.

Kütüphanenin kapısını zorlukla açtım ve Tarih rafına koşar adımlarla -başka birine göre kaplumbağa hızında- gittim. O kadar huzursuzdum ki rafı üçüncü tarayışımda ancak kitabı buldum. "Su'ların tarihi,özellikleri" kitabı büyük bir güçlükle elime aldım ve istediğimi bulabilmek için kitabın "içerikler" kısmına baktım. Sayfayı açtığımda başında "Vas Tin ve Vas Avinin arasındaki bağ" yazıyordu. Gözüme sayfanın sonlarına doğru olan bir cümle çarptı.
"Eğer bağa sahip iki kişiden biri ölürse diğeri de ölür. Bunun dışındaki olaylar karşılıklı hissedilmez."
Boğazıma bir yumru oturdu. Hayır bu mümkün değildi. Suikastçının dediklerini hatırladım ve o ana geri dönüp ona her şeyi söyleyip karşılık almayı istedim. Derken bir anda her yer beyaz oldu ve anda süzülmeye başladım.

Renkler geri geldiğinde o tahta evi gördüm ardından suikastçıyı ve ardından kendimi. Kapıya doğru gitmeye başlamıştım. O tarafa doğru gitmek için her şeyi yaptım ancak bir bariyer bana engel oldu. Görünmez bir bariyer. Adam kolumu sıktı. Ona bırakmasını söyledim. Bıraktı. Ona sordum. "Güven bana" lafına sinirlendim. Kapıyı çarpıp çıktım.

Pekâlâ hiçbir şey yapamıyorsam burada olmanın bir anlamı yoktu. Olduğum ana geri dönmek istedim ve her yer tekrar bembeyaz oldu. Ardından elimde kitapla duruyordum. Bunun olduğuna inanmak için birkaç saniye durdum ardından sayfayı tekrar açtım
"Vas Tin ve Vas Avi'nin dediğine göre Bağa sahip olacak kişiler insanlara halüsinasyon gördürebilir ve geçmişe seyahat edebilir fakat geleceğe gidemezler. Ayrıca ikisi kendi özelliklerini takas edebilir."
Tamam daha fazla dayanamam. Benim birileriyle konuşmaya ihtiyacım var ve sadece bir kişi beni anlayabilir.
Eliy.

Kitapla birlikte Eliyin odasına gidip her şeyi anlattım. Suikastçının beni götürdüğü gün ona yalan söylediğim için kızdı ama şuan bunu düşünmek için kafam fazla doluydu.
"Ne yapacağım Eliy?"
"Üzgünüm Em,elimizden hiçbir şey gelmez."
"O gün az kalsın kendimi öldürecekmişim. Haberim yokmuş." Acı bir kahkaha attım.
"Em..."
"Eliy bu savaş faslı bittiğinde o adamın idam edilmesi için her şeyi yapacağımı söylemiştim. Fakat o ölürse ben de ölecekmişim inanabiliyor musun?"
Eliy cevap vermedi. Kitabı okuyordu. "Neye bakıyorsun hâlâ?" Diye sinirle sordum.
"Em burada bağa sahip kişilerin karşıdakinin özelliklerinin birazına sahip olacağı söyleniyor."
"Nasıl yani?"
"Yani sen susun fakat bağ yüzünden toprak özelliklerinde var."
"Ben de yıllardır bacaklarımın neden bu kadar hassas olduğunu sorgulardım."
Eliy biraz daha konuştu fakat dinleyemedim. O an aklıma bir fikir geldi. Gidip suikastçıyla konuşmak.

Eliy'in yatağından kalktım ve odadan çıktım. Eliy arkamdan "nereye Em?" Diye sorarak geliyordu.
"O adamın yanına." Dedim dünyanın en normal şeyiymiş gibi.
Eliy bir anda kolumdan tutup beni geri çevirdi ve kısık sesle "lütfen suikastçıdan bahsetmediğini söyle."
"Tam olarak ondan bahsediyorum." Dedim tekrar merdivenlerden inmeye başlamışken.
"Em..."
"Sonuç olarak beni öldürürse kendini de öldürmüş olacak."
Bir süre ses gelmedi. Tam arkamı dönmeye karar vermişken...
"Ben de geliyorum."

Krallıkların SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin