Kemerlerinizi sıkın,çok uzun ve kaoslu bir bölüm olacak!
Refleksle bir adım geri gittim. Eliy'e çarptım ve ellerini destek amaçlı belime doladı. "Nasıl?" Dedim kraliçeye doğru. Dediği şeyin olumlu mu yoksa olumsuz mu olduğunu henüz anlayamamıştım.
Kraliçe bir of çekti "durun,size her şeyi anlatayım." Dedi ve açık pembe elbisesinin eteğini tutarak yere oturdu."Kraliçe olarak seçildiğim zaman çok mutluydum." Diye başladı. "Kralı şahsen tanımıyordum fakat insanlar güvenip onu seçmişse iyi biridir diye düşünmüştüm,yanılmışım." Kraliçe acı dolu şekilde güldü. "İlk tanıştığımızda çok soğuk davrandı,beni tanımamasına yordum fakat işin aslı öyle değilmiş." Derin bir nefes aldı. "Direkt olaya gireyim çocuklar. Eski yöneticileri biliyorsunuz değil mi?" Hepimiz başımızı salladık. "Louisin ailesini de öldürmüşler. O yüzden Louisin bize karşı çok büyük bir nefreti var, eski yöneticilerle aynı olduğumuz için yani o öyle olduğumuzu düşündüğü için. Louis bana bunu kral seçildikten çok kısa bir süre sonra anlattı ve eğer ağzımı açarsam beni öldüreceğine dair tehdit etti. Yıllardır ağzımı tutuyorum. 12 yıldır." Yaşadığım şoku bir kenara bırakıp onun adına üzüldüm. "Evet,suikastçıyla işbirliği yaptı ve bana yaptığı her kötülüğü söyledi. Bana işkence etmek amacıyla yaptığını düşünüyorum. Kızı öldürdüğünü söylemedi fakat benim durumumda olsaydınız anlardınız." Kraliçe kafasını yerden kaldırıp bize doğru baktı. "Ailelerinizi,arkadaşlarınızı,halkımı koruyamadığım için çok üzgünüm çocuklar." Yijin kraliçenin yanına doğru gitti. "Hiçbir şey sizin suçunuz değildi." Dedi. Kraliçenin gözünden birkaç damla düştü. Sonrasında tekrar bize döndü. "Yapabileceğim bir şey var mı çocuklar?" Diye sordu hâlâ gözleri doluyken. O an hayır demeliydim ama demem gereken şeyi söylemek zorunda gibi hissettim. "Bize anlattıklarınızı arkadaşlarımıza da anlatabilir misiniz lütfen? Ölüm konusunda kendilerini suçlayıp duruyorlar." Dedim. Kraliçe son bir kez eteğini düzeltti ve ayağa kalktı. "Tabii ki." Dedi.
Diğerlerinin anlamakta daha çok zorlanacağını o yüzden daha detaylı anlatmasını istedim.Kraliçe ile koridora geri dönünce herkes hâlâ koridordaydı fakat sessizlerdi. Ellerinde bir şey kalmamıştı. Kraliçeyi görünce oturan birkaç kişi ayağa kalktı. Kraliçe onları başıyla gösterdiği bir odaya davet etti.
Odaya girdiğimizde siren sesleri geldi. Mila pencereye koştu. "Yuri,Yuri geldi!" Dedi ve kapıdan çıkıp koşarak ardından gitti. Ben de peşinden gittim.Ciddi bir şeyi olmadığını öğrendikten sonra Yuriyi odaya kadar getirdik ve psikolojik olarak onu hazırlayıp Emmaya olanları anlattık. Tabii ki üzüldü fakat fiziksel bir tepki göstermedi.
Kraliçe olanları anlattığında kimse bizim gibi inanamadı. Hannah "kralı idam ettirme fikrini" öne sürdü ancak kraliçe reddetti.
Ondan sonraki gün kral ortalıkta yoktu ve biz savaşa hazırlanıyorduk. Saatlerce. Bedenimiz hâlâ acı çekiyordu fakat acının geçmesi için savaşıyorduk zaten. Kayıplarımız için savaşıyorduk.
Emmanın cenazesinin olacağı gün gelmişti. Hiç hazır değildim fakat gitmek zorundaydım. Babamın cenazesinde giydiğim şeyi üstüme çektim. Elbiseye dikkat edecek gücüm yoktu.
Emma ailesinin yanına gömülmüştü. Siyah mezarının üstünde beyaz harflerle
"Emma Daon" yazıyordu. Birkaç damla gözyaşım mezarına düştü. Iva başını toprağa gömmüştü ve Eliy onu teselli ediyordu daha geçen gün onu itmemiş gibi. Ama Eliyin onu teselli etmesi normal geliyordu çünkü kalbinde kin olmayan biriydi.
Yaklaşık yarım saat sonra kraliçe ortalıkta görünmüyordu. Biz Emmanın mezarında o'nun hakkında güzel sözler söylerken o yoktu.3. Kişi Bakış Açısı
Kraliçe çocukların gözlerinin önünde parçalanmasına göz yumamadı. Buna sebep olan kişiye cezasını çektirmeye karar verdi,sonucu ne olursa olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Krallıkların Savaşı
Fantasy"Seni çok seviyorum." Dedi. "Ve şimdi bu an,buna en çok emin olduğum an."