17

27 4 28
                                    

Odadan çıktığımızda yanda başka bir oda daha olduğunu gördüm. Tempoya o kadar kapılmıştım ki annemi görmediğimi yeni fark ettim. Hemen odaya girdim. Annem ve Charın babası oradaydı. Kendimi annemin kollarına attım.  "İyi misin?" Diye sordum gözlerimden bile belli olan bir endişeyle. "İyiyim kızım,asıl sen nasılsın? Sen daha küçüksün daha fazla ağrı çekmişsindir." Dedi. Bu soruya verebilecek bir sürü cevabım vardı fakat "iyiyim." Diye geçiştirdim. Charın babası "Char nasıl?" Diye sordu. Yaşadıklarını yumuşatmaya çalışarak "biraz kusmuş,serumla uyuyor şu anda." Dedim. Babasının suratında kızı adına endişelendiğini ve üzüldüğünü gösteren bir ifade oluştu. Ardından anneme döndüm ve yaşadıklarımı -benim aslında kim veya kimler olduğumu- anlatmaya karar verdim. "Anne sana söylemem gereken bir,hayır bir sürü şey var ve hiçbiri pekte mükemmel şeyler değil." Dedim. "Dinliyorum kızım."

Seçilmiş kişi olduğumu,gördüğüm cesetleri,suikastçıyla yaşananları anlattım ve annem her cümlenin sonunda küfür etmemek için zor durdu. "Nasıl olabilir?" diye tekrarlayan bozuk bir plağa dönüştü. Saf bağ kısmına geldiğimde birisi kapıyı tıklattı. Yijin kapı aralığından "gelmemizde bir sakınca olur mu?" diye sordu. Annem "gelin." Dedi uzun bir süreden sonra yüzü güldüğünde. Yijin dışında Eliy ve Leylein de oradaydı. Hepsi içeri girip yatakların yanındaki taburelere oturdu. Yijin konuştu. "Eliy her şeyi anlattı Emy,bir anda öğrendiklerin ve yaşadıkların çok ağır gelmiş olmalı. Hiçbir işe yaramayacak ama özür dilerim,dostum." Karşılık olarak gülümsemekle yetindim.

Anneme bağ olayından da bahsettim ve şoktan tepki vermemeye başladı. Anlatmayı bitirdiğimde annem bir süre gözlerini bana dikti. Garip şekilde boş görünen gözlerini. Ardından "gel buraya kızım." diyerek kollarını açtı ve ben de ona sarıldım. Saçlarımı okşamaya başladı. "Sana güveniyorum kızım, güçlü durabileceğine ve her şeyin üstesinden gelebileceğine eminim. Sana hep söylediğim bir söz vardır. "Her şey elbet geçecek ve elbet sona erecek." Çok kuru bir tavsiye gibi ama üzerine düşünüldükçe anlam kazanıyor." Elini saçımdan ve kollarını belimden çekti.

 Charın babasına baktım. "İsterseniz Char uyanmış mı diye bakabilirim." Dedim. O da kocaman bir gülümsemeyle "çok iyi olur." Dedi ve odadan çıkıp Charın yanına gittim. Uyanmıştı ve Alex ile konuşuyordu. "Char." Diye seslendim. "Ne oldu?" Dedi. "babanla konuşmak ister misin?" Dedim. Suratında bir gülümseme belirdi ve "Sence?" Diye sordu. Çıkıp diğer odaya geçtim. "Siz oraya giderseniz daha iyi olur." Dedim Charın babasına. O da "zaten öyle yapacaktım küçük hanım." Diyerek yanağımı sıktı. Güldüm ve odadan çıktı. Anneme döndüm. "Sen iyi olacak mısın?" Diye sordum. "Olacağım asıl siz kendinize dikkat edin." Dedi diğerlerine bakarken. Onların da burada olduğunu unutmuştum. "Ayrıcaa" dedi annem büyük bir neşeyle. "Yarın senin doğum günüün" "Ay evet!" Diye cıvıldadı Yijin. Yarın Mayıs ayının onuncu günüydü. Yani doğum günüm. "Siz ciddi misiniz?" Diye sordum. "16 yaşına gireceksin Emy,artık resmi olarak yetişkinsin." Dedi Yijin gereksiz bir neşeyle. "Niye bu kadar erken yetişkin oluyoruz ki?" Diye sitem ettim. "Bir yerde görmüştüm. Viqiyrada yetişkin olma yaşı yirmiymiş." Dedim. "Niye sitem ediyorsun ki?" Diye sordu annem. Utanarak itiraf ettim. "Büyümeyi sevmiyorum,korkuyorum." Yijin elini alnına vurdu. Leylein ve Eliye döndüm. "Siz niye bir şey demiyorsunuz?" Diye sordum. "Bence kutlamalıyız." Diye atıldı Leylein hemen. "Böyle bir zamanda mı?" Diye sordum. "Yapma Emy sadece kendi aramızda küçük bir kutlama."

Sabah uyandığımda Yijin yatağında değildi. Yüzünü yıkamaya falan gitmiştir diye düşündüm. Tam ben de gitmek için yataktan kalkmışken kapı çaldı. Garipsedim fakat açtım.

"Mutlu yıllar!" Cidden mi? "Sürpriz kutlama mı? Fazla demode değil mi?"Dedim "Demode şeyler de güzeldir Em." Em mi? Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Cidden Eliydi. Hayır! Beni cidden yeni uyanmış halimle mi görüyordu? Zoraki gülümsedim ve doğum günü yiyeceklerimi anneme vermiş olan Yijini kendime çektim. "Niye onu olaylara katıp duruyorsun? İki oldu!" Diye fısıldadım. O da karşılığında ilk seferde olduğu gibi çekilip güldü.

Yemekleri,tatlıları yedikten sonra annem çalışmak için odamdan çıktı. Kapıda onu uğurlarken Mila koşarak yanımıza geldi. "Yardım edin." Dedi çok belli olan bir endişeyle. Gözleri dolmuştu.

"Yuri uyanmıyor."

Krallıkların SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin