24-FİNAL

26 3 69
                                    

5 yıl sonra

Meydanda oturup insanların bu kara günü anmasını izlerken gözlerim dolmuştu. Elimdeki kağıdı biraz daha buruşturdum. Char yanıma gelip iyi olup olmadığımı sordu. İyi olduğumu söyledim ve Alexin yanına gitti. En azından bazılarımız aşk konusunda mutlu sona kavuşmuştu.

Mezarlığa geldim. Emma ve Sallynin mezarına bir buket çiçek koydum. Ardından o'na geldim. Eliyin mezarına. Yaralarım on yıl geçmesine rağmen tazeydi ve ben onun mezarına gelebilecek gücü ilk defa bulmuştum.

"Selam." Dedim aptal gibi. Mezarın yanına çömeldim. Kağıdı yere koydum. "On yılın ardından nasılsın sevgilim?" Diye sordum. "Yazın ilk günü bugün. Yani ölüm yıldönümün." İçimi bir üzüntü kapladı. "Hadi gel sana son on yılı anlatayım."

"Kollarımda can verdikten sonra kalbimdeki yere ulaşmışım." Dedim. "Bir anda her yeri su kapladı ve düşmanlar kaçtı fakat o an için benim tek umurumda olan şey bağrıma bastığım cansız bedenindi." O anları anımsadım. Kucağımda solmuştu teni. İstemsizce gözlerim ellerime kaydı. Her zamankinden daha soluklardı. Anlatmaya devam ettim. "Etrafımda bir sürü olay döndü ve ben senin cansız bedenin kollarımdayken İsetede saatlerde bekledim. O kadar suya rağmen kanın ellerimde duruyordu. Kanları temizlemek için elimi yıkadığım zamanda çektiğim zorluğu bir tek ben bilirim, cesedini verirken akan gözyaşlarım bende kalır."

"Savaştan sonra atalarımızın tutsaklığı son bulmuştu." Dedim konuyu öldüğü zamandan çevirerek. "Ben ise kahraman ilan edilmiştim. Suikastçının kimliğini ve saf bağı yetkililere ben anlattım. Atalar gelip bir şekilde bağımızı kesti. Çok acı dolu bir süreçti fakat sonucunda o kahrolasıca suikastçı idam edildi." Ona karşı hissettiğim nefret hala aynıydı. "Ülke yönetimine gelirsek... Üç yıl boyunca bir kralımız olmadı. Kraliçe Madra ülkeyi tek başına yönetti. O kadının gücüne hayranım." Siyah ince uzun hırkamın kolunu çekiştirdim. "İki yıl önceyse inanamayacağın bir şey oldu. Kraliçe emekliye ayrıldı ve görevini Yijin ve Leyleine bıraktı! Yijin bile halen inanamadığını söyler. Bir zamanlar mutlu olmaları için dua ettiğim arkadaşlarım kralıığı yönetiyor. Vay be." Güldüm. "Onun dışında... Savaş günü "tarihin kara lekesi" veya halk diliyle "en gereksiz savaş" olarak anılıyor. Seni kaybettiğim savaşa gereksiz diyenleri duydukça küplere biniyorum. Empati yapmak bazıları için maalesef ki çok zor. Bana gelince..." Duraksadım.
"Öğretmen oldum. Galiba hiçbir zaman pişman olmayacağım bir karar." Gülümsedim.
"Biliyor musun? Öğretmenliğini yaptığım ilk sınıfta sadece bir tane su öğrenci vardı. Ayrıca artık okulların üniformaları mavi ve turuncu. Ateş mi yoksa su mu olduğun belli olsun diye. Yijin bir yıl önce getirdi bu uygulamayı ve bence hatalı bir yanı yok." Yüzüme gelen bir tutam saçı geriye ittim. "Galiba bahsedecek bir şey kalmadı sevgilim." Yerde duran kağıdı gördüm.
"Doğru. Beş yıldır sadece bir kere okuduğum mektubun var. Onu okuduğum ilk zamanı nasıl unutabilirim ki?" Kağıdı aldım ve derin bir nefes alıp okumaya başladım.

"Selam Em,biliyorum bir veda mektubu için fazla tuhaf bir başlangıç ama umarım bunu hiç okumazsın. Eğer okuyorsan öldüğüm için özür dilerim. Eğer biri beni öldürmüşse aptallığım için özür dilerim. Ama eğer başkası özellikle seni kurtarmak için ölmüşsem özür dilemeyeceğim. İyiki yapmışım."

"Ahmak." Dedim garip şekilde gülerken.

"Ölmüş olsam bile seninle yaşıyor olacağım bu yüzden asla üzülme. Sen bende ve ben sende olacağım. Aramıza diyarlar girse bile seninle kalacağım. Ben olmasam bile hayatına devam et. Sen kendi ayakları üstünde durabilen birisin. Güven bana. Eğer ölmüş olursam üzüleceğim tek şey seninle daha fazla vakit geçirememek olacaktır. Gözümün önünden geçen anılar da seninle olanlar olacaktır. Unutma seni çok seviyorum. Her şeyden çok ve ölüm bile buna engel olamayacak."

Kağıda bir damla düştü fakat gözyaşım değildi. Bir tane de saçıma geldi. "Yağmur yağıyor." Dedim büyük bir neşeyle. "Bana açıldığın günde olduğu gibi." Mektubu beni hem sarsmıştı hem de çok iyi gelmişti. Mezar taşını öpmeden önce "ben bütün duygularımı sende kaybettim ve bundan hiç pişman değilim sevgilim." Dedim.
"Kendine iyi bak sevgilim." Kapuşonümü kafama geçirip fermuarımı çektim ve mezarlıktan çıktım.

TEŞEKKÜR NOTU(yazar olmadığımı biliyorum)

Öncelikle hayatımdaki herkese teşekkürler. Bu hikayeyi siz yarattınız. Fakat özel teşekkür ayıracağım birkaç kişi var.

Hikayenin her bölümünü tek bir lafımla okuyup yorum yapan Alya ve Nisaya teşekkür ederim. Ayrıca hikayenin en berbat halini okutmama rağmen beni hesaba yüklemeye ikna eden Zeynep'e teşekkür ederim. O olmasaydı şuanda bunu yazıyor bile olamazdım. Bu hikayeyi wattpad üzerinden okuyamamalarına rağmen kurguyu anlatırken beni dinleyen ve fikir veren Berra ile Elife ve en yakın arkadaşım Taneme teşekkürler. Ayrıca hiçbir şey anlamamalarına rağmen yine de hikayeyi dinleyen aileme de teşekkürler

Ve son olarak hikayeye şans veren, yazdığım iğrenç ve cringe  şeylere katlananan herkese evren dolusu teşekkür ediyorum. Siz benim en büyük motivasyon ve neşe kaynağımsınız!

Başka bir hikayede görüşmek üzere millet. Umarım hepimiz Eliy gibi biriyle karşılaşabiliriz.

Ayrıca npc de değilim.

Krallıkların SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin