Eliy tuhaf ve güzel bakışmamızın ardından ilk konuşan kişi oldu "o adamları almalıyız" dedi ve bu sefer daha rahat bir şekilde yürümeye başladık.öğrencilerin odasına girmiyorduk sadece bilmediğimiz odalar ve tuvaletlere bakıyorduk.bilmem kaç kapı sonunda elde sadece bir hiç vardı. Eliy kötü kokan bir odayı gösterip bakmak istediğini söyledi.kapıya yaklaştıkça kötü koku artıyordu.en sonunda Eliy kapıyı açmayı başardığında benim bakmama zaman bile kalmadan beni çevirip göğsüne bastırdı "ikinci bir travmaya ihtiyacın yok Emi"
ceset olduğuny öncesinden de biliyordum şimdi ise emin olmuştum ama görmeye meraklı değildim o yüzden sadece göğsünden Eliy'e birkaç soru sormaya başladım.
"Kaç taneler?"
"Şimdiye kadar gördüğümüz bütün kılıçlı adamlar"mırıldanarak saydı "on beş"
"Hepsi kalplerinden vurulmuş mu?"
"Evet,on altı tanesi"
"On beş değiller miydi?"
"Sen de beni kalbimden vurdun Emi."
ben bir şey diyemeden devam etti "ve sormadan bu bir aşk itirafı değildi sadece şakalaşıyorum"
"Sence böyle bir durumda şakanın sırası mı?" ne kadar sitem ediyor gibi görünsem de flörtöz Eliy çok hoştu.
"Tamam bayan sitem ama ortamı yumuşatmaktan başka elimden ne gelir?"
"Sen de haklısın,e o zaman bütün herkesi toplayıp cesetlere napacağımızı tartışalım?"dedim soru sorar bir sesle
"Amacın 30 kişiye travma yaşatmak mı?"
"Hayır sadece mantıklı davranmaya çalışıyorum bay düşünceli"
gülüşünün bir saniyelik sesi bile bir zafer gibi hissettirmişti.Koşarak merdivenlerden inmeye başladım. Eğitim odasının kapısına geldiğimde soluklandım ve kapıyı açıp "bayanlar ve baylarr!"diye bağırdım.galiba bayan sitem ve bay düşünceli repliği fazla aklıma kazınmıştı. herkesin bıkkın yüzlerine beni görünce küçük bir renk ve heyecan gelmişti.hiçbir şey sormasalar da çok şey sorduklarını biliyordum."görmesemde galiba bütün kılıçlı adamlar ölmüş"dediğimde bunu bu kadar normal bir şekilde dediğime ben bile şaşırmıştım. Herkes bir ağızdan "ne" dediğinde verecek doğru düzgün bir cevap yoktu.
"Ölmüşler işte" dudaklarını aralamaya fırsat vermeden devam ettim "yukarı çıkıp cesetlere napacağımıza karar vermemiz lazım ve Eliy orada o yüzden acele edelim başına bir şey gelmeden" kapıdan çekilip merdivene yöneldim. En sonunda yukarı çıktığımda Eliy'in hâlâ orada olmasının rahatlığıyla kimsenin duyamayacağı bir oh çektim. En yakın arkadaşım hariç.Yijin'in attığı bakış hiçbir şey demeyen ama çok şey diyen o "arkadaş yan bakışı"ydı. Herkes bakmamak için gözlerini kapamışken Hannah konuştu "peki dostlar gerçekten bu bilmem kaç cesetle ne yapacağız?" Eliy'le aynı anda "on beş" dediğimizde birbirimize bakıp güldük ve Hannah bir iç çekti.Jess"bence burada bırakalım" diyince Yuri "hayatta olmaz ton-" ben ve Eliy'e bir bakış attı "on beş cesetle aynı binada nefes bile alamam" dedi.
"Yuri şu an bile nefes alıyorsun"
"mecazen Jess."
Char "bunları gerçekten bahçe dışında hiçbir yere götüremeyiz ki bu daha çok rahatsız edici o yüzden en mantıklısı şey gibi geliyor..." sustu ve ne tepki vereceğimizi merak eder gibi hepimize baktı "onları yani cesetleri yakmak"
"hayatta olmaz" dedi Yuri
"Yuri lütfen ponçikliğini bir kenara bırak bu ciddi ve Char haklı" dedi Alex"yakma fikrini kimler onaylıyorsa el kaldırsın lütfen" dedi Eliy.Yuri hariç herkes el kaldırınca Yuri "tanrı aşkına" demekle yetindi.
"biz gidip bir kibrit ve yangın tüpü alalım"dedi Yijin beni göstererek.başımla onaylayıp "odadan çıkarmaya çalışmayın orada yanmaları daha iyi olabilir." dedim ve Yijinle merdivenlerden inmeye başladık. Mutfağa geldik ve Yijin kibriti aldı.Yukarı çıkarken yangın tüpünü 2.katın merdiveninden aldım.geri döndüğümüzde yangın tüpünü ceset dolu odanın kapısının önüne koydum ve Yijinin kibriti yakıp atmasını izledim. Yangın yavaşça büyürken Sam Julia'nın gözlerini kapamıştı. Yandıklarından emin olup yangın söndürücüyle söndürdüm. Daha 24 saat önce bizimle olan kişilerden geriye sadece külleri kalmıştı. Her ne kadar herkes onlardan nefret etse de şimdi onlarsız napacağımız konusunda da kimsenin bir fikri yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Krallıkların Savaşı
Fantasy"Seni çok seviyorum." Dedi. "Ve şimdi bu an,buna en çok emin olduğum an."