16

15 3 17
                                    

"Pekâlâ" dedi gülmemeye çalışarak. "Fakat benim bir ceza çekme ihtimalim şuan için olası değil."
"Ne?" Dedik Eliyle aynı anda.
"Detaya gerek yok." Dedi.
Tekrardan "ne?" Diye soracakken birden bedenim uyuşmaya başladı. Her tarafım karıncalandı ve kalbim de bıçaklanıyormuşum gibi bir ağrı oluştu. Eliy'e baktığımda elinin kalbinin üzerinde olduğunu gördüm. O da aynı şeyleri hissediyordu. Ama nasıl? Karıncalanmanın geçmesi için ellerimi havada salladım. Suikastçının kahkahasını duyunca anladım. Biz ölüyorduk. Atalarımız yavaş yavaş güç kaybediyordu ve biz de ölüyorduk.
"Eliy..."
"Biliyorum Em,anladım."
"Ne yapacağız?"
"Geçmesini bekleyeceğiz,başka şansımız yok."
Suikastçı silahı aldı. Kulübeye girdi ve kapıyı çarptı.
Acımın azalması ve güç sarf etmemek için yere çömeldim. "Bize "acı dolu bir ölüm" olacağı detayını vermemişlerdi." Dedim çaresizce.
"En kötü şeyler genellikle söylenmeyenlerdir." Dedi o da çömelirken. Dudaklarında acı bir tebessüm belirdi.
"Bence onlar bile bilmiyorlardı." Dedim.

Bir süre sonra "şimdi ne yapacağız?" Diye sordu Eliy.
"Dağdan yuvarlana yuvarlana inmeye ne dersin?" Dedim sahte bir neşeyle.
"Sırası değil Em."

"Hâlâ yürüyemeyecek gibi misin?" Diye sordum.
"Yürürüm fakat bu yol boyu aralıksız yürüyebileceğimi sanmıyorum. Karıncalanma hissi hâlâ bedenimde geziyor."
"Bazen ara vermekte bir sakınca görmüyorum." Dedim.
Ayağa kalktım ve elimi ona uzatıp onu da kaldırdım.

5 kere ara verdikten sonra sonunda saraya ulaşmıştık.
"İçerideki karışıklığı tahmin edebiliyor musun?" Dedim.
"Biz gelene kadar biraz dinmiştir belki."
Kapıyı açtık fakat görünürde kimse yoktu.
"Kütüphanenin yanında hasta yatakları var. Orada olabilirler." Dedim.

"Emy!" Yijin kapıdan içeri girdiğim gibi beni gördü. Beyaz yatağın üzerinde oturuyordu. Bakışlarını Eliy'in olduğu tarafa doğru çevirdi "siz ikiniz neredeydiniz? Çok korktum!"
"Korktuk." Diye düzeltti orada olduğunu yeni fark ettiğim Leylein. Onlara doğru koştum.
"Siz iyi misiniz? Müdahale almadınız. Hâlâ canınız yanıyor mu?" Yijin büyük ihtimalle devam edecekti fakat arkamdan yürüyen Eliy "iyiyiz Yijin." Diyerek onu durdurdu. Diğer yataklara baktım. Eliyle yolda konuşurken o'nun biraz daha fazla şey yaşadığını fark ettim. Midesi bulanmış,gözleri ağrımıştı. Göz ağrısını benim bağ yüzünden yaşamadığımı düşündüm. Evet diğerleri gibi benim de gözlerim hassastı fakat onlar kadar değildi. Bunu da Eliyle yolda yürürken fark ettim.
Odanın diğer köşesinde serum yemiş Char'ı gördüm. "Ona ne oldu?" Diye sordum Yijin'e doğru fakat Leylein cevapladı.
"Alex midesinde bir şey kalmayana kadar kustuğunu söylüyor,Onun yanındaymış." Şu anda da öyleydi. Charın yatağının başında yere çömelmiş duruyordu.
"Bunların yaşandığına inanamıyorum." Dedi elleri saçlarında olan Eliy. Tipik alışkanlığı.

Sonra Yuriyi gördüm. Bir serumdan su almak yerine kan alıyordu. Çekinerek "Yuriye ne oldu?" Diye sordum. Bu sefer Yijin cevapladı.
"O sırada koridorda konuşuyorduk. O uyuşma hissi geldiğinde. Ben ağrıdan dolayı karnımı tutuyordum ve o bir anda kan kusmaya başladı." Görüntüyü görmüş gibi gözlerini sertçe yumdu. "Dakikalarca kan kustu çekildim ancak bir kısmı üzerime geldi." Kolundaki kan lekelerini gösterdi. "Çok korkunçtu." Leylein'e döndü. "O sırada Leylein yanımızda bitti. Ne olup bittiğini anlamadı fakat Yuri kan kusmayı bıraktığında onu sırtına alıp buraya getirdi. O anda diğerlerini gördük ve ne olduğunu çaktım."

Kraliçe Madra etrafta koşuşturup doktorlar olmasına rağmen hepimizle ilgilileniyordu. Ateşler de buraya gelmişti. Sara Alex ile birlikte Charın yanındaydı. Mila da Yurinin başındaydı. Arkadaşının alnına düşen saçlarını geriye çekiyordu. Kalanlarda doktorlar ve Kraliçe Madraya yardım etmeye çalışıyorlardı. Kral Louis hâlâ gelmemişti. Tamam Kral olabilir ve önemli işleri olabilirdi fakat buraya yine de bir şekilde gelmesi gerekiyordu. Eliy beni dürtüp kulağıma "onlara bağdan ne zaman söz etmeliyiz?" Diye sordu. Ben de aynı kısık sesle "bilmiyorum ama şuan pek iyi bir zaman gibi görünmüyor. "Acı dolu bir ölüm" bilgisi Yijini çoktan sarsmıştır." Dedim.
"O zaman Leylein'e söyleyelim." Dediğinde gözlerimi devirdim. "Okulda onu nasıl biri diye tanıyordun bilmiyorum ama "aptalın teki" değil." Dedi.
"Pekâlâ sen öyle diyorsan açıklayalım o zaman."
Şaşırdı. "Çok çabuk ikna oldun."
"Senle laf dalaşına girmek şuan yapmak istediğim son şey ayrıca bana bağın verildiğinden ilk bahseden kişi Leyleindi."
Yijin'in dikkati dağıldığında Leyleine seslendim fakat Yijin hemen duydu.
"Ne oldu?" Diye sordu gözlüğünü düzelterek.
"Leylein'e bir şey söyleyecektim de-"
"Ne diyecektin ben de duymak istiyorum."
"Burada olmaz." Dedim en sonunda pes ederek. "Dışarı çıkalım."

Krallıkların SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin