Ellerim titrerken yüzüstü yatan cesedi ters çevirdim ve o tanıdık yüzü gördüm.
"Emma!" Diye haykırdım sanki beni duyabilecekmiş gibi. Elimi cesetten hızlıca çektim. Hayır.Hayır.Hayır. Bu gerçek değildi. Eliy iki eliyle omuzlarımı tuttu. Emmanın beyaz kıyafeti kanla lekelenmişti ve öldürüldüğü bıçak hâlâ üstündeydi. Kalbine yakın yerlerde duruyordu. "Eliy..." Dedim sanki ölmeden önceki son sözlerimmiş gibi. "Beni buradan çıkarır mısın?" Bir tane gözyaşım dudağıma geldi. Tuzlu tadı hissettim. Eliy omuzlarımdaki ellerini çekti ve kolunu koluma doladı. Beni odadan çıkardı ve yemek yediğimiz masaya kadar getirdi. Beni bir sandalyeye oturtturdu. "Burada bekle,ben birilerini çağıracağım." Başımı salladım ve Eliy koşarak merdivenlerde kayboldu. Lanet olsun ki Emmayla olan anılarım aklıma geldi. Yarışmada finale kalmıştık. Bir matematik yarışmasında. Beni yenmişti fakat kendi başarısını kutlamak yerine önce gelip bana sarılıp tebrik etmişti. Okula ilk geldiğim gün benimle konuşan ilk kişi oydu. Bana bir kurabiye uzatıp isteyip istemediğimi sormuştu ve nasıl olduysa sonrasında dakikalarca konuşmuştuk. Çok iyi kalpli biriydi. Başına her ne geldiyse hak etmemişti. Gözyaşlarım bir bir düşüyordu. Hayatın iyi kalplilerle ne alıp veremediği vardı ki?
Ceset gözümün önünde sarılıp taşınırken elimden yalnızca ağlamak geliyordu. Eliy yanımda yere çömelmişti. Elimi sıkıyordu. Emmayla pek fazla ilişkisi yoktu fakat üzüldüğü her halinden belliydi. Ceset saraydan çıktıktan sonra kraliçe bize döndü. Bir şey biliyormuş ya da en azından tahmin ediyormuş gibi bir hali vardı. "Bir şey gördünüz mü?" Diye sordu bize. Aynı anda başımızı olumsuz anlamında salladık. Kraliçe hiçbir tepki vermeden yukarı çıktı. Davranışları garipti fakat bellidir ki o an bunu sorgulamadım. Yaşadığım kayıp tuğla bağlayıp suya atlamışım gibi hissettiriyordu. Zaten çok duygusal bir insandım ve son zamanlarda yaşadıklarım çok ağırdı. Kendi ağırlığımdan ağır bir yük taşıyormuşum gibiydi. "Em." Dedi Eliy. "Hareket edebilir misin?"
"Evet." Dedim. Artık şokta değildim. Sadece üzgündüm. "Odana çıkmak ister misin?" Diye sordu Eliy. Tekrardan "Evet." Diye cevapladım. Yijin ile konuşmak iyi gelebilirdi. Eliy tek elimi omzuna attı ve beni odama kadar götürdü.Yukarıya çıktığımda hiç kimsenin odasında olmadığını gördüm. Herkes koridorda şok geçirmiş bir şekilde duruyordu. Hatta Jess merdivenlerden eğilmiş aşağıya bakıyordu. Yijin beni görünce yanıma geldi. "Doğru mu Emy? Sirenler,çıkartılan beden. Gerçekten biri daha mı öldü?" Güçlükle başımı salladım.
Biri daha. "Ve o..." Dedi güçlükle Char.
"Evet,Emma." Dedi Eliy titreyen sesi ile.Kalbinin altındaki bıçaktan bahsettik onlara. Herkes tahmin yürütüp durdu. Hannah suikastçinin bile öldürmüş olacağı fikrini ortaya attı ve hepimiz ona dik dik baktık. İntihar fikrini de çürüttük çünkü şu zamanda bile Emma bizi teselli ediyordu. En sonunda kendimizden bile şüphelenmeye başladık -Hatta Jess Emma 2 yıl önce İvaya "seni sevmiyorum" dediği için İvayı bile suçladı- fakat Jessin yersiz suçlamasını göz önüne almazsak hiç kimsesin Emmaya karşı bir kini, düşmanlığı yoktu.
Artık Emmaya ne olduğunu çözmeye çalışırken delirmiştik.
İva Eliy ve beni suçladı. "Onu siz öldürdünüz! Niye kimsenin kullanmadığı bir odaya bakma gereği hissettiniz?" İva sert adımlarla bana yaklaştı ve "sen öldürdün benim Emmamı!" Diye haykırdı. Beni omuzlarımdan tutup ittirdi. Yere düştüm. Eliy İva'nın üstüne yürüdü ve kolundan sertçe ittirdi. İva da yere düştü. "Bir daha sakın ona dokunma cüretini gösterme." Dedi Eliy şimdiye kadar hiç duymadığım bir ses tonu ile. Ardından bir sessizlik oluştu ve Eliy ekledi. "Sadece odanın kapısı açık olduğu için gittik seni manyak,takıntılı psikopat!' diye kükredi. Ardından bana doğru geldi. Elini uzattı. Tuttum ve beni kaldırdı. "İyi misin?" Diye sordu gözlerimin içine bakarak. "İyiyim." Dedim güç bela. "Ben bir lavaboya gideyim." Dedim. Eliy başıyla onayladı ve elimi bıraktı. Bu koridordaki tuvalet çok uzak kaldığı ve merdivenlerin yanında olduğum için alt kattaki tuvalete yöneldim.
Kralın odasına yaklaşmışken tanıdık bir ses duydum. Suikastçının sesi. Delirdiğimi söyleyip kendimi avuttum. Fakat kralın sesini de duydum. Hem de suikastçının sesinin geldiği yerden. Kralın odası. Hâlâ inanamadığım için kapıya yaklaştım ve dinlemeye başladım.
"Cidden bunu yaptın mı?" Dedi suikastçı.
"Yaptım." Dedi Kral.
"Kendine hakim olmalıydın. Anlaşmanın kurallarından biriydi bu." Dedi suikastçı.
Anlaşma. Kral ve suikastçı arasında. Kendime tokat attım ve acıyı hissettim. Bu bir kâbus değildi.
"Olamadım,o kızın kimliğini öğrenince olamadım." Kız.
"Kimliği mi?" Diye sordu suikastçı.
"O aşağılık yöneticilerle kan bağı varmış." Dedi kral.
Emmanın eski kralla kan bağı vardı. Hatta bu yüzden ateşler tarafından zorbalık görmüştü. Sanki ırklarını yok eden kişi oymuş gibi davranmışlardı Emmaya.
"Yine de..." Dedi suikastçı fakat devamı gelmedi. "Kızın adı neydi?" Diye sordu suikastçı cümlesini değiştirip.
"Emma." Dedi kral büyük bir sakinlikle.
Kral,Kralım,Kralımız Emmayı öldürmüştü. Göğsüm daraldı. Az önce öğrendiklerimle beynimden vurulmuşa döndüm. Diğerlerine söylemeliydim.Koşarak üst kata çıktım. "Arkadaşlar!" Diye bağırdım soluk soluğa. "Emmayı kim öldürmüş biliyorum." Kimsenin ağzından tek kelime çıkmadı gözleriyle konuştular. Soluklandım. "Kral." Dedim ardından. Herkes gözleri bomboş bakıyordu.
"Kafayı yemişsin Em." Dedi Jess.
"Lütfen,inanın bana!" Dedim çaresizce fakat kimse tepki vermedi. Benden tarafa bakmadılar bile. Kendi aralarında konuşmaya başlamışlardı çoktan.
"Yijin." Dedim ona yalvaran gözlerle bakarak. Yijin yanındaki Leyleinin koluna dokundu ve ikisi de yanıma geldi. Eliy zaten yanımdaydı
"Dediklerin doğru mu?" Diye sordu Leylein.
"Gerçekten doğru,duydum." Dedim.
"Her şeyi anlatır mısın?" Diye sordu Yijin.
Her şeyi anlattım fakat hiçbirimizden ses çıkmadı. Bana inandıklarını biliyordum fakat ellerinden bir şey gelmiyordu. O anda aklıma bir fikir geldi.
"Kraliçeye söylemeliyiz." Dedim ve hiç zaman kaybetmeden merdivenlerden en alt kata doğru indim. Diğerleri de arkamdan geldi.Lara sandalyede oturuyordu. "Kraliçe nerede?" Diye sordum. Gözleriyle o odayı işaret etti. Emmanın öldürüldüğü odayı. Kapıyı çalma tenezzülü duymadan odaya girdim. Zaten yarısı açıktı. Kraliçe bir anda gözlerini bana çevirdi.
"Kral..." Dedim fakat diğerleri odaya girince cümlem kesildi. Devam ettim. "Emmayı kral öldürmüş." Dedim kraliçeye. Kraliçe bir süre cevap vermedi. Düşünceli gözlerle bizi süzdü.
Ardından sadece tek bir kelime söyledi."Biliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Krallıkların Savaşı
Fantasy"Seni çok seviyorum." Dedi. "Ve şimdi bu an,buna en çok emin olduğum an."