...
12.03.2022
"Bazı sonlar baştan bellidir..." diye bir söz duymuştum. "Öyleymiş..."
Şimdi ise benim sonum belliydi. Ne bekliyordum ki!
Böyle bir ihtimalin olacağını biliyordum. Olmaması için çok dua etmiştim ve Tanrı ettiğim duayı yine kabul etmemişti. Üzerimdeki lanet bir türlü gitmiyordu. Tanrıya çok dua etmiştim. Tanrı reddetmişti, dualarımı kabul etmemişti. Hiçbir zaman Tanrı tarafından istenilmeyen bir çocuk olduğumu kabul etmemiştim. Annemi haklı çıkartmayacaktım bu konuda ama ilk defa haklı olduğunu gördüm gerçekten Tanrı tarafından istenilmiyordum. Bunu kabullenmiştim artık. Ve kabullenmem biraz geç olmuştu...Şimdi ise hiç bilmediğim bir yerdeydim. Buraya nasıl geldiğimi bilmiyordum, hiç hatırlamıyordum. En son hatırladığım şey ise Korel ile birlikte arabada olduğum ve Korel'in elinde gerçek kimliğimin olmasıydı. Sonra ise uçaktaydık Korel karşımda telefon ile oynuyor.
Sonrası hayal meyal bişey en son arabanın içinde yüzüme bile bakmayan bir Korel vardı. Uzun bir yolda gidiyorduk Korel bir şeyler söylüyordu ne olduğunu hatırlayamıyordum fakat hararetli bir şekilde konuşuyor ve bağırıyordu. Ardından bi anda araba durmuş arabadan inmiştik beni arabaya yaslamış çenemi sıkıyordu ama neden?Daha sonra benden uzaklaşmış ayağıyla yerdeki taşlara vuruyor ve ağzının içinde birşeyler söylüyordu.
(küfür olma ihtimali çok yüksek 😂)
Sonrasında ise silah sesleri ve korkunç bir acı...
Şimdi ise gözlerim kapalı zihnimin içinde kocam bir sis ve bedenimde kocaman bir ağrı vardı.
Kapalı gözlerimi yavaş yavaş açtığımda hiç beklemediğim bir şekilde şiddetli bir ağrı bir an da buz gibi bütün bendemi sarmış ölmek üzere can çekişiyor ama ölmüyordum . Bu ağrı sağ göğsümün üstünden geliyordu. Benim can çekişmemi sağlayan bir kurşun yarasıydı bu...
Hastanede miydim? Hayır..! Kesinlikle burası hastane olamazdı.
Peki ya neresiydi burası, neredeydim ben? Derken bedenimde olan ağrı yüzünden tekrar gözüm kapanmış kocaman bir karanlığın içine düşmüştüm. Yoksa Tanrı beni yanına mı çağırıyordu..?05.03.2022
Gölge'nin ağzından,
İn arabadan ve sakın bir yere kaçayım deme. Her şeyi ama her şeyi anlatacaksın Mehmet Şahin ile birlikte nasıl bir oyun oynadığınızı herşeyi öğrenmek istiyorum ama öncesinde İstanbul'a dönmemiz o yüzden şimdi sakın bir yere kaçayım deme kaçamazsın zaten ve bu senin için daha kötü olur.
Uçağa binmiş yarım saat sonra İstanbul havalimanına varmıştık.
Aferin dedim uslu durdun. Oysaki konuşmasını istemiştim, susmamalıydı...Uçaktan indikten sonra ise arabaya binmiş hızlı bir şekilde ordan uzaklaşmış kimsenin arkamızdan gelmesini istememiştim. Ve bu hayatımın büyük bir hatası olmuştu.
Konuş şimdi dedim ciddi bir tavırla anlat planınız neydi her şeyi ama herşeyi en baştan en sonuna kadar bilmek istiyorum.
Başını önüne eğmiş, gözlerini kapatmış, ellerini birbirine geçirip çıkarıyor bacağını sallıyor ama hiçbir şekilde cevap vermiyordu.
Sana diyorum Asrın ya da Gece artık her ne isen her kimsen herşeyi anlat, herşeyi bilmek istiyorum.Yine cevap vermiyordu...
Üstelik bu sefer bacağı daha hızlı sallanmaya başlamış tırnaklarını birbirine geçirmişti. Bu kadar korkmasının stres altında olmasının sebebi ben miydim? Yoksa, altında başka birşey mi vardı? Hiçbir şekilde tahmin edemiyordum ve bu beni daha çok kızdırmamaya başlatmıştı.
Bu sefer sesimi yükselterek sana diyorum Asrın mısın, Gece misin her misin bilmiyorum ama oratada ne boklar döndüğünü anlatacaksın başka şansın yok anladın mı?"Bağırma bana..!"
O zaman sende ortada ne boklar olduğunu söyleyeceksin ve sesimi daha fazla yükselterek.
Oturduğu yerde irkilerek korkak ve kısık bir sesle anlatamam dedi.
Bu sefer sesimi hafif yumuşatarak neden anlayamazsın? Ne işler çevirdiğinizi? her şeyi bir bir anlatacaksın, anlatmak zorundasın.
"Anlatamam, anlatamam..." Dedi gözleri dolmuş bir şekilde. İnanmazsın bana anlatamam, bana kimse inanamaz, anlatamam sende bana inanmazsın diyordu gözyaşları içinde.
Aniden frene basıp bana duygu sömürüsü yapma diye bağırdım. Elini direk kulağına götürüp kulağının üstüne koyup kapattı ve gezilerini kapatarak bağırma bana diye sayıklamaya başladı.
Arabadan in dedim sert bir sesle.
Direk kapalı gözleri korku içinde beni buldu. Evet gözlerinde korku vardı ve bu kadar korkmasını sağlayan şey neydi anlamıyordum ve bu beni daha çok sinirlendiriyordu.
Tekrar aynı ses tonunda arabadan in dedim. Başını sallayıp arabadan indi. Ardından bende inerek onun olduğu tarafa yürüdüm.
Şimdi dedim bu korkunun sebebi ne? Ben miyim seni bu kadar? En azından bunu anlat dedim.
Başını önüne eğdi yavaş bir şekilde ve herkes dedi ardından gözlerini kapatıp ağlamaya başladı.
"Güzel", dedim şimdi sıra diğer sorularda.
"Gerçek ismin ne?"
"Gece.."
"Güzel"
Şimdi sıradaki soru bu sahte kimlik ne için?
Bişey demedi sadece başını önüne eğdi.
Tekrar soruyorum üçüncüde sormam gerisini sen düşün dedim ve tekrar sorum. Bu sahte kimlik ne için?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Gölgesi
General FictionTanrı bize hayatını kabul ediyor musun diye sormaz. Seçim şansı yoktur, kaderin zaten en başından beri yazılmıştır. Sadece nasıl yaşayacağını seçebilirsin veya yaşamayacağını... Ne geçmişin ne de geleceğin... Gece Gölgeye baktı ve dedi ki, belkide...